50 BÖLÜM

354 11 0
                                    

Her sene gibi düzenli olarak gittim annemin mezarına. Hiç gücüm yoktu,ama gitmek zorundaydım. Beni büyüten,ayakta tutan,hep koruyan annemdi o benim. Canım annem,yanımda olsaydı keşke. Yüzünü görebilseydim keşke. Zor adımlarla annemin mezarına kadar gelmiştim. Elimdeki en sevdiği çiçeği, yavaşça o toprağa bıraktım. Mezarın ucuna oturdum. İstemsizce gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Tutamadım. O soğuk mezar taşını zayıf elimle okşadım. Kalbime ağrılar girmişti.

"Canım annem..Keşke yanımda olsan şu güzel günde..Bak kuşlar nasıl da güzel ötüyor.."

Kelimeler boğazımda düğüm düğüm olmuştu artık.

"Yokluğun o kadar koyuyor ki..Nasıl anlatacağımı bilemiyorum.. Hani derler ya gidişinle dünyam yıkıldı.. İşte tam olarak da öyle..Hem yetim hem öksüz kaldım gidişinle..Biliyor musun? Çok yanlış şeyler yapıyoruz..El kadar çocuğu alıp kaçırdık ya.. Batsın insanlık"

Gözlerimden akan yaşları hızlıca silmeye çalışıyordum yere düşmeden. Pek başarılı olamamıştım. İçim yangın yeriydi. Babamın, annemin katilini bulacağım diye,canavar olmuştum. Yavaşça ayağa kalkıp getirdiğim çiçeği düzelttikten sonra mezarlığı rahat bıraktım. Arabaya binip eve gitmiştim. Üst kata çıkmıştım. Çekmeceden anahtarı alıp kapıyı açtım ve içeriye girdim. Küçük çocuk beni gördüğü an tekrar annesinin arkasına saklandı.

"Köpek iyi mi,küçük kız?"

Gülümseyerek baktım ona. Hiç bir zaman çocuklara zarar veremezdim. Çocuğun korkması, üzülmesi kadar kötü bir şey yoktur bu dünyada.

"İyi.. Ağlamıyor artık"

"Ama senin gözlerin yine kırmızı.. Ağladın mi sen yine yoksa?"

Yavaşça yaklaştım yanına. Annesi onu ne kadar korusa da elimi uzattım çocuğa. Korkarak tutmuştu. Yanıma çekmiştim onu.

"Ben senin adını öğrenemedim hâlâ..Adın ne,küçük hanım?"

Köpeğini severek bana baktı.

"Rüya.."

"Ne kadar da güzel bir isim,sana çok yakışıyor..Ama gözyaşlar yakışmıyor..Sen üzülürsen, ağlarsan bu köpek de ağlar Rüya ağlıyor diye"

"Senin adın ne?"

Diye sordu bana karşımdaki kız. Kimseye söyleyemezdim adımı. Ama o sadece küçük bir çocuktu ve hiç bir şey yapamazdı.

"Akın"

Söylemeye karar verdim. Annesi bana baktı. O da adımı öğrenmiş oldu. Korkarak bana bakıyordu.

"Bizi niye getirdiniz buraya?Ne istiyorsunuz bizden?"

Kızıl saçlı kadına cevap vermeden dönüp odayı terk ettim. Karşıma amcam çıkmıştı. Onu bekliyordum ama,bu kadar hızlı geleceğini beklemiyordum. Sertçe kolumdan çekerek evin salonuna götürmüştü. Yanağımda acı hissettiğimde,bana tokat attığın farkına vardım.

"Ananı,babanı öldüren insanlarla muhatap mi oluyorsun lan?!Bu kadar mı küçük düştün alçak!?Ben sana giderken ne demiştim?Bunlara acımayacaksın demiştim!En kötü günlerini burada yaşayacak bu orospular!"

Başımı kaldırıp gözlerinin içine bakmıştım.

"Bizim derdimiz o ailenin kadınlarıyla değil,bizim derdimiz o ailenin erkekleriyle..Yahu çocuk.. Dört yaşındaki bir çocuğu bile almışız,sen neyden bahsediyorsun? Çocuğun da o kadınların da hiç bir günahı yok.. Çocuğun gözleri ağlamaktan şişmiş..Yazık değil mi?Bunun hesabını sormayacaklar mi? Bari çocuğu bırakalım amca.. Yazıktır, günahtır"

DelalîmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin