all time low, d lovato, blackbear - monsters
part 1, jimin
merak ediyorum da neden bütün canavarlar gece ortaya çıkıyor?
yumruklarımı önümdeki kum torbasına geçirirken çok şey düşünüyordum. duruşumu dik tutarak tam namjoon'un öğrettiği gibi onun ellerinin arasındaki kum torbasına vururken öfkeliydim.
neden uyuyoruz, nerede saklanmak istiyoruz?
jungkook dün gece yanımda uyurken telefonuna gelen mesajla uyanmış, gülerek kısa bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra geri uyumuştu. dudaklarından dökülen lisa ismi ise kusmak istememi sağlamıştı.
neden hayatımı sikeceğini umursamazmış gibi sana geri dönüp duruyorum?
tüm olanlar beni çok sıkmıştı. bir şeylerin net olmamasından nefret ederdim, ipler elimde olmadığında canım çok sıkılırdı. jungkook da böyleydi ve her kavgamızın ucu buna dönüyordu. işleri öyle bir hale getiriyordu ki kavganın sonunda sanki ben çocukmuşum da o yetişkinmiş gibi duruyordu.
oysa her şey çok güzeldi. otel odasındaki sarmaş dolaş hallerimiz, bizim için tuttuğu kahvaltıya gittiğimiz mekan, uzun konuşmalarımız.. onun hakkında çok şey öğrenmiştim, o da benim hakkımda çok şey öğrenmişti ve birbirimizi daha iyi tanımıştık. sonra odaya dönüp canımız istediği kadar sevişmiştik. birkaç gün önce bunları yaşadığım insanla şu an bu halde olmak mantıklı değildi. içim içime sığmıyordu ve belki de hiç olmadığı kadar öfkeliydim.
jennie'ye lisa konusunu söylediğimde iş ile ilgili olduğunu söylemişti. büyük ihtimalle de öyleydi ama abartmadan edemiyordum. gözümün önüne jungkook'a olan bakışları geliyordu.
bugün jungkook'un ikinci günüydü. jennie'nin dahi planını uygulayacak, ondan itirafımı kapacaktım. her şeyin ters gittiği ihtimali düşünmedim, kendimi daha fazla üzemezdim.
"çok iyi gidiyorsun." namjoon beni motive etmek istercesine konuştuğunda çalan şarkıyla daha çok motive oluyor, nefessiz kalana kadar yumruklarımı geçiriyordum.
göğsümden akan terlerin her birini hissediyordum, kollarımdaki küçük ağrı ise bana durmamı söylüyordu.
bir süre sonra nefeslenmek için geri çekildiğimde namjoon'un eline özel eldivenleri taktığını görmüştüm. hareketli vurmam içindi, şimdi başka bir alıştırmaya geçiyorduk.
dün yorulmamam için buraya gelmemiştik fakat evde boş durmadan kendi kendime çalışmıştım. jungkook öğlen dışarı çıktığı zaman mekik çekmiş ve odada eskiden aklımda kalan dansları yapmıştım. paslanmamış, aksine yaratıcılığımı katarak daha hoş durabilecek kareografiler yapmıştım. arada bir dansa dönmeliydim, kendimi iyi hissettiriyordu.
"yoruldun mu?" yerdeki suya uzanıp uzun bir yudum aldıktan sonra şişeyi yere bıraktım, gülerek namjoon'a döndüm.
"pek değil." gülerek bana yaklaştıktan sonra boynunu geriye yatırarak kısa bir bakış atmış, derin bir nefes aldıktan sonra ellerini bana dönük tutmuştu. sabah yaptığımız gibi ona uydum. arada yumruğunu bana yönlendirerek kendimi savunup eğilmemi sağlıyor, sonrasında tekrar ipleri elime vererek başa döndürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mørk. || jikook.
Fanfictionbarın en gözde çalışanı park jimin, jeon jungkook için yanmayı göze alır ve ekibine katılır. /2404