little mix - down & dirty
şarkıyı kulaklıkla, sesi tamamen açıkken dinlemenizi öneririm. iyi okumalar
gözlerimi açtığım gibi yanımda jungkook'u görmeye alışmış olacaktım ki, uyandığımda tek olmak yataktan kalkıp direkt onun yanına gitmek istememe sebep olmuştu. normalde onunla yatakta saatlerce uzanabilirdim fakat şu an kendimi rahatsız ve tembel hissediyordum, bu yüzden ayaklanarak aşağı indim.
sabah her zamanki gibi erken başlamamıştı, yediye doğru eve geçtiğimiz için on ikiye kadar uyumuştuk ama ben her zamanki gibi kurala uyarak onlardan farklı bir saatte uyanmıştım.
koltukta uzanan ve televizyona bakınan jungkook merdivenlerden inişimi gördüğünde bakışlarını hızlıca bende gezdirmişti. kısa süre göz göze gelmiştik ve yüzümdeki küçük tebessümle içeri girmiştim.
kahvaltı hazır sayılırdı, tam yardım edeceken jennie oturmamı söylediğinde jungkook'un yanına oturdum. ona dönüp dudaklarımı ıslattığımda hala bana bakıyordu. "günaydın.."
mırıldanışımın ardından elini boynuma doğru uzatıp parmaklarının tersiyle boynumu okşadığında dudaklarımı birbirine bastırdım. "günaydın." bu süreçte yalnızdık, yalnız olmasak böyle bir temasın gerçekleşme olasılığı sıfırdı.
"diğerleri nerede?" gözleriyle salonun bahçeyi gören camını işaret ettiğinde o tarafa döndüm. baek, kai ve namjoon bahçede ellerindeki kumandayla dikiliyorlardı.
"drone testi yapıyorlar." açıklamasından sonra boynumdaki parmakları çekilmişti, ona dönüp gülümsedim, eli tekrar karnına yerleştiğinde ise koltukta hafifçe yayıldı.
"yorgun musun?" başıyla beni onayladı, tişörtünü hafifçe yukarı kaydırarak parmaklarını hızlıca karnına sürttü.
"evet, sayılır." o an için parmaklarımı aynı onun gibi karnına sürterek okşamak istesem de tek yaptığım karnını izlemek oldu. bakışlarım sonrasında hızlıca kasıklarına inip çıktığında ikimiz de konuşmadık.
jennie bir anda elindeki içeceklerle içeri daldığında başımı hızla ona çevirdim. masaya geçme vaktiydi, ayaklanıp masaya ilerleyeceğim sırada jungkook benden önce davranmış ve yanımdan geçerken mırıldanmıştı. "çok özlemiş duruyorsun, fark etmedim sanma."
önümden ilerleyip masadaki yerine geçtiğinde sırıttım. dün düşman gibiyken bugün yine eski halimize dönmüş gibiydik.
özleme konusuna gelirsek, tabii ki özlemiştim. yanımdaki varlığı içimi ısıtıyor, kendimi güvende hissetmemi sağlıyordu. nasıl özlemezdim ki?
masada jungkook'un karşısına oturduğumda küçük bakışmalarımız gerçekleşirken herkes bahçedeki işini bırakarak masada toplanmıştı. aralarında bir şeyler konuşuyor ve gülüşüyorlardı.
"jeon, kai sözümü dinlemiyor." baekhyun somurtarak yanıma oturduğunda jungkook dolu ağzıyla ona döndü.
"neyi dinlemiyor?" kai gülmeye başlayarak önündeki tabağa bir şeyler almaya başlamıştı, jennie de kıkırdayarak yemeye başladığında ne olduğunu anlamak için etrafıma bakındım.
"kai, chanyeol konusunda baek'le dalga geçiyor." namjoon açıkladığında baekhyun uzanarak kai'ye vurmuştu. jungkook hafifçe gülümsediğinde gözlerimiz buluştu.
dilimi dudaklarımın arasına yerleştirerek ona baktığım sırada hafifçe alt dudağını ısırdıktan sonra tekrar yanında oturan kai'ye döndü.
"baekhyun hoşlanmıyorsa yapmaya devam et." hep beraber güldüğümüzde tüm yemek böyle devam etmişti. her geçen gün yakınlaştığımızı hissediyordum ve gerçek arkadaşlara sahip olmak çok güzel bir histi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mørk. || jikook.
Fanfictionbarın en gözde çalışanı park jimin, jeon jungkook için yanmayı göze alır ve ekibine katılır. /2404