james arthur - say you won't let go
medyayı ikinci kez jimin'in anlatımı geldiğinde dinlerseniz çok güzel olur, iyi okumalar.
kafamı yastığa bırakıp derin bir nefes aldığımda bacaklarımın arasında uzanan jungkook duracak gibi değildi.
uyandığımdan, beni sarsarak uyandırdığından beri beraber uzanıyor ve öpüşüyorduk. sabah olalı çok olmuştu, öpüşme kısmı benim isteğimle başlamıştı ve şimdi duramayan oydu.
beni uyandırdığında bir şey oldu sanmıştım, gözleri endişeli bakıyordu fakat sonrasında bir şekilde beni sakinleştirmişti. beni her zaman sakinleştirirdi, fakat şu an tek yaptığı vücudumun hareketlenmesini sağlamaktı.
"jimin." nefes nefese bir şekilde dudaklarıma doğru mırıldandığında yavaşça erimeye başlamıştım. birazdan yatağa karışacak ve yok olacaktım.
"hm?" ipleri elimde tutmaya çalışırcasına net gözlerle ona bakarken başımı hafifçe sallayarak saçlarımı gözümün önünden çektim, ellerim bizzat jungkook tarafından ellerine kenetlenmiş ve yatağın iki tarafına bastırılmış durumdaydı.
"canın bir şey istiyor mu?" kaşlarımı çatarak istemeden sırıtmaya başladığımda jungkook önce afallamış, sonrasında o da arsızca sırıtmaya başlamıştı.
"ne gibi bir şey?" şımarık mırıltılarımı katarak söylediğim şeye karşı dudaklarını önce çeneme, sonra da dudaklarıma bastırdı. bir süre öyle durduktan sonra çekilip dudaklarıma baktığında gülümsedim.
başını tekrar yüzüme eğip burnunu dudaklarıma bastırdı, gülerek burnuna öpücük kondurdum. "yani, sordum sadece.." başını kaldırırken devam etti, "yiyecek bir şey olabilir, içecek bir şey olabilir.."
"sen olamaz mısın?" dilimi büyük ihtimalle şişmiş dudaklarımın arasına koyarak ona bakmaya devam ettiğimde derin bir nefes aldı, yavaşça kasıklarıma bastırılan kasıkla hafifçe inlediğimde tekrar yüzüme yaklaştı.
"olabilirim," başı hafifçe yana yattı, "ama birazdan gitmem gerek." kaşlarımı çatarak ona baktığımda üzüldüğümü belli etmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"neden? hani hep beraber olacaktık?" ellerimi ellerinden kurtarmaya çalışsam da bırakmıyordu, oyuncu bir tavırla başımı yana çevirerek bakışlarımı etrafta gezdirmeye başladım.
"bebeğim, sadece birkaç saatliğine." ellerimin hareketini kesip odayı izlemeye devam ettim, "küçük bir işim var ama sonrasında hemen geleceğim."
bakışlarımı ona çevirdiğimde sevimli bir şekilde gülümsemişti, yüzünün güzelliğine dayanamayarak gülümsemeye başladığımda devam etti. "baekhyun gelecek yanına, birazdan burada olur."
ona cevap vermek yerine tekrar dudaklarına uzandığımda saniyesinde karşılık vermeye başladı. ondan o kadar uzak kalmıştım ki, tek hissetmek istediğim oydu.
öpüşlerimizin arasında duraksayarak aldığımız küçük nefeslerin arasında bulduğum bir boşlukta alt dudağımı ısırdım. jungkook bunu yapmama bayılıyordu ve demek istediğim her şeyi bu hareketimden çıkarıyordu.
ellerimdeki elleri çözülerek önce belime, ardından kalçama indiğinde istediğim şeyi almışçasına sırıtırken kollarımı boynuna sardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mørk. || jikook.
Fanfictionbarın en gözde çalışanı park jimin, jeon jungkook için yanmayı göze alır ve ekibine katılır. /2404