taylor swift - end game
perdenin açık aralığından gelen güneşi engellemek adına ayaklanıp perdeyi tamamen çektikten sonra tekrar namjoon'a döndüm. masaya eğilmiş şekilde önündeki evin, etrafındaki bulunan diğer şeylerin ve tam anlamıyla yer altının haritasına bakıyordu.
tekrar yanına oturdum, jungkook'un salonunun mayıştırıcı hissiyle gözlerim kapanmak üzere olsa da ellerimi pantolonuma sürterek önümüzdeki kağıt yığınına baktım.
benim için pek anlam ifade etmeseler de namjoon birkaç şey söylerken baekhyun not alan kişiydi. jennie ve jungkook birkaç saat önce çıkmıştı.
sabah geldiğimde hep beraber kahvaltı yapmıştık, jennie hazırlandıktan sonra beraber evden çıkmışlardı.
jungkook'la hiç yalnız kalamamış olmamızın verdiği hüzünle onlar evden çıktıktan sonra sessizleşmiş, kahvaltıyı toplamama yardım eden kai'yle beraber hepimize kahve hazırlamıştım.
tekrar elimizdeki kahvelerle salona döndüğümüzde salondaki tahtayı açtıklarını görünce yerime yerleşmiş ve arada fikirlerimi söylemiştim.
şu an ise önümüzdeki haritalarla oturuyorduk, en ufak olasılığa sahip olan durumlarda bile yapılacak şeyleri, çıkabileceğimiz yolları, yürüme mesafesinden eve en kısa dönüş yolunu bile konuşmuştuk.
etrafımızda taehyung varken o ortamda bulunan en güvenli kişiler biz olacaktık. tabii bu, partinin içeriğinin masum olmadığını bildiğim zamandan önceki düşüncemdi.
partinin asıl amacı, insanları orada toplayan uyuşturucunun büyük kaynağı taehyung'tu.
namjoon ona çok yaklaşmamamı önerse de ben en büyük yardımı sağlamaya çalışacaktım.
baekhyun'u taehyung aracılığıyla chanyeol'la tanıştırdıktan sonra onların kaynaşmasını sağlamalıydık. baekhyun üzerinde çalıştığı projenin değiştirilmiş bir halini chanyeol'a gösterip ona fikrini soruyormuş gibi görünürken biz namjoon'la onun arabasına girmeye çalışacaktık.
arabasını ayaklı bilgisayar olarak kullanan chanyeol, aptal denebilecek bir insan olmasa da bizim bunu öğrenmemiş olmamız onu pek de zeki yapmıyordu. arabasına ulaştığımızda henüz yerlerini bilmediğimiz vericileri bulacaktık. alıp oradan ayrılamayacağımız türden oldukları için baekhyun'un onu uzun bir süre oyalaması gerekecekti.
devreye ikinci olarak girdiğim kısım ise, arabanın dışında elimdeki etraftaki kameraları görebileceğim bir ekranla sadece ayakta durmaktı.
yaklaşan biri, arabaya yönelen biri olursa halletmeye çalışacaktım ki tatlı dilim bunun için yüzde yüz uyumlu olduğumu gösteriyordu.
plan şu anlık böyleydi, parti yarın gece on bir gibiydi ve ben kendimi hazır hissediyordum.
tek sorun jungkook'tu. jennie ile olan işleri hakkında en ufak bir fikrim yoktu. kıskançlıktan öte bir şeylerin benden gizlenmesi hoşuma gitmediği için yine ona kızmıştım. bu sefer ona açık olamayacağım çok açıktı. kim olarak açıklama hak ettiğimi savunacaktım ki?
"biletleri nereye koydun?" namjoon bana döndüğünde ayağa kalkıp masadaki diğer kağıt yığınlarının altına bakınırken kısa sürede bulduğumda ona uzattım. biletlere uzanan kai üzerlerindeki bilgilerle ilgilenirken tekrar yerime oturdum ve masanın üzerinde bulunan kahvemden birkaç yudum aldım.
"jimin, iyi olduğuna emin misin?" namjoon kulağıma yaklaşarak söylediği için ona döndüm, kulağına yaklaşarak oyuncu bir tonla fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mørk. || jikook.
Fanfictionbarın en gözde çalışanı park jimin, jeon jungkook için yanmayı göze alır ve ekibine katılır. /2404