13- i'm so sick of myself

7K 608 673
                                    

olivia rodrigo - jelousy, jelousy

jungkook'un evinde yaptığımız her kahvaltı hiç susmadan ve gülmeyi bir saniye bile bırakamadan geçiyordu. ekiptekiler birbirleriyle dalga geçiyor ve genelde direkt olarak bana eski anılarını anlatıyorlardı.

bu sabah öyle olmadı.

gözlerimi jungkook'un yanında açmıştım. uyanmasını beklerken onu izleyeceğim sırada gözlerini aralayıp bana gülümsemişti. çoktan uyandığını, diğerleriyle olan işlerini hallettiğini ve yarım saat önce yanıma geldiğini söylediğinde ise sırıtarak dudaklarına minik bir öpücük kondurup yataktan kalkmıştım.

sabah oynaşması denen şeyden yapmaya vaktimiz olmamıştı, jungkook vücudumdan pek de uzak durmamıştı fakat vaktimizin olmadığını öpücüğüme karşılık vermemesiyle anlamıştım.

ben duş alırken jungkook aşağı inmişti. kahvaltı hazırlanmasına yardım edemesem de yerime geçip onlara katılmıştım.

şimdi ise hala masadaydık. namjoon jungkook'u itip gerginlik başlatalı sadece on dakika olmuştu.

önceden nasıl olduklarını bilmesem de hayatlarına girdiğim süreden beri epey yakın duruyorlardı. ilk tanıştığım kişi namjoon'du, bu da jungkook'la olan ilişkilerinin artısı gibiydi.

namjoon kapıdan geçerken yanından geçen jungkook'a tam anlamıyla omuz atmıştı, buna ben dahil diğer üç kişi de şahit olmuştu. jungkook'un hiç bozuntuya vermeden geçeceğini düşünsem de önce sert bakışlarını namjoon'a doğrulttu, sonrasında ise her zamanki derin nefesinden alarak mutfağa ilerledi.

o anların üzerinden dakikalar geçmiş ve masaya oturmuştuk. yine de pek bir şey değişmemişti. jungkook karşımda oturuyordu ve tam anlamıyla yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu.

"bugün işimiz var mı?" jennie ortamı yumuşatmak adına konuştuğunda ona katıldım.

"bence hep beraber bir şeyler yapabiliriz, mesela.." herkes değişik yüzlerle bana baktığında saçmaladığımı fark ettim. hep beraber ne yapabilirdik ki?

"güzel fikir jimin." namjoon beni onayladığında elimi ona doğru uzattım, elime çaktıktan sonra devam etti. "diğerleri sıkıcı, bize katılmazlar eminim."

sıkıcı değillerdi, büyük ihtimalle evde vakit geçirmekten daha fazla hoşlanıyorlardı. yine de namjoon'u başımla onayladım. "benim çok güzel fikirlerim var. mesela piknik yapabiliriz. çok güzel olur."

"evet, ya da kampa gideriz. gece çok güzel oluyor." namjoon bana bakarken gülerek konuştuğunda diğerlerinin de fikrini öğrenebilmek adına herkese tek tek baktım.

jungkook tek kaşı havada, dili yanağının içinde gezerken bana bakıyordu. arkasındaki sandalyeye yaslanmıştı ve güçlü kolları masaya doğru uzanmıştı.

elinde kahvaltı bıçağını döndürerek beni izlemeye devam ederken alt dudağımı ısırarak ona baktım. "senin yapmak istediğin bir şey var mı jungkook?"

"var," başıyla beni onaylarken elindeki bıçağı masaya bıraktı, "odama gitmek."

izin alırmışçasına hepimize baktığında kimsenin sesi çıkmadı. jungkook ayağa kalkarak merdivene yönelirken önünden geçtiği kai'nin saçlarını dağıttı, bana küçük bir bakış attıktan sonra salondan ayrılarak odasına çıktı.

o bakış büyük ihtimalle odasına çağırmasının sessiz haliydi.

herkes yerinden kalktığında ben de kalktım ve masadan birer parça alarak mutfağa götürürlerken onlara yardım ettim.

mørk. || jikook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin