34- do things my own way

3.4K 377 66
                                    

rihanna, SZA - consideration

Jungkook

26 Aralık 21.24
18 saat öncesi

etraftaki adım sesleri hızlanırken ellerimi nereye koyacağımı bilemeyerek etrafa bakınıyordum. hapishanede tüm koğuşların kontrolü yapılıyordu, ben burada tıkılı kalalı bir saat olmuştu. bu bir saat içinde tüm hapishane ayağa kalkmıştı, yakalanmam an meselesiydi ama ben herkese ayak uydurarak etrafı geziyor, kaçabilecek bir delik arıyordum.

dakikalar geçtikçe her şey daha imkansız oluyordu. odada bıraktığımız adam bulunmuş olabilirdi, yüksek dozda bir uyutucu versek de onu birinin bulması muhtemeldi. sonrasında her yerde önlüğümde yazan isim aranırdı ve ben yakalanırdım.

bizimkilerden hiçbir haber alamamıştım, kulağımdakileri çıkarıp atalı çok olmuştu. yakalandığımda üzerimde bir şey bulunması ihtimali her şeyi kötüleştireceğinden yapmıştım bunu.

"baksana, müdürden haber aldın mı? eksik kimmiş?" biri omzuma vurduğunda başımı iki yana salladım. kayıp kişiyi bulmuşlardı çoktan fakat kim olduğunun yayılmasını istememişlerdi. bu yüzden tüm polisler bir merak içindeydi, herkes birbirini soruşturuyordu.

"hayır, haber almadım henüz." konuşmayı uzatma niyetim yoktu, bu yüzden ona kısaca gülümseyip merdivenlere yöneldim. bina kısa süre önce açılmıştı, içeride kalanlar tek tek kontrol edildikten sonra herkesi salmışlardı.

çıkış yapabilir miydim bilmiyordum fakat bunu herkes garipserdi. böyle bir durumda binadan çıkmak değil, bir yere oturmam bile dikkat çekerdi.

adımlarımı rastgele alt koridorda gezdirirken tanıdık bir yüze rastladım, kim jisoo. lisa'nın ekibinden ve yakından tanıdığım biriydi. anlık gelen rahatlama hissini beni görünce garipsememesi desteklemişti. benim için buradalardı. ekibim sözümü çiğneyip lisa'ya haber vermiş olmalıydı yine de bu kızacağım son şey olurdu. lisa tek çıkış biletimdi, bunu hızlı yapmam gerektiği içindi bu.

jisoo'nun birine seslendiğini gördüğümde önce lisa, sonra da arkasında birkaç polis memuru gördüm. lisa kaşlarını kaldırarak bana bakarken ona başımla selam verdim.

"istediğin ekibi topladın mı?" lisa'nın yanındaki takım elbiseli adam konuştuğunda lisa başıyla onu onayladı, bakışlarını üzerimdeki isme kaydırdı.

"soo kyung da burada olduğuna göre tamamız, çıkabiliriz." nereye çıkacağımızı anlamasam da jisoo başıyla yolu işaret edince öndeki polislerin arkasından ilerledim. hep birlikte çıkışa ilerliyorduk. arkadan birkaç vedalaşma sesi duysam da takılmayarak önümdeki kalabalığın arkasından ilerledim. oyalanmaya niyetim yoktu.

bahçeye çıktığımızda polis araçlarından büyük olana bindim önümdekileri takip ederek. koltuğa oturup da yanımdakileri kısaca inceledikten sonra karşımdaki boş yere oturan lisa'ya baktım. kapıyı gürültülü bir şekilde kapattığında araç hareketlenmişti.

"sizi buraya toplama amacım hapishaneden kaçan kim taehyung'u bulmak. hepiniz özel yetiştirildiniz," bakışları bana kayınca hafifçe sırıttım, "bu yüzden en uygun ekipsiniz. fazla uzaklaşmış olamaz, sizi gruplar halinde araçlarla dağıtacağız. gerisi bildiğiniz gibi."

yanımdakilerin rütbesi yüksekti. kıyafetlerinde değişik bir arma vardı ama benimkinde yoktu. kimse bunu sorgulayacak değildi, bu yüzden çok göze batmadığımı umarak lisa'yı başımla onayladım.

lisa güçlü bir kadındı. kimsenin sözünden çıkmaya cesaret edemeyeceği, kararlarını sorgulayamayacağı bir liderdi. ona bazı özellikleri ben katmıştım, böyle söylerdi hep. birlikte geçirdiğimiz vakitlerden çok şey almıştı. bunu ben de zamanla fark etmiştim.

mørk. || jikook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin