30 - why you play these games

5.3K 440 150
                                    

demi lovato - games

kulağıma dolan rahatsız edici alarm sesiyle kıpırdanırken mırıltılar çıkardım. birkaç saniye içinde ise alarm sevgilim tarafından kapatılmıştı.

tekrar aklıma geldiğinde gülümseyerek elimi ona uzattım. anında beni tutmuş ve yanına çekmişti. çıplak bedenlerimiz birbirine değdiğinde rüyada olmadığımı onaylamak adına gözlerimi açtım. uykulu gözleri ve dağınık saçlarıyla hemen yanımda yatan jungkook tam bir tanrı gibiydi.

dün akşam çok mükemmeldi, her şey olabileceğinin en iyisiydi. hiç olmadığım kadar mutlu olmuştum, sevgiyi tenimin her bir yanında hissetmiştim ve bunların hepsini jungkook yapmıştı.

onunla sevgili olmamı istemişti. artık sevgiliydik, bir şeylerin adı vardı ve taşlar yerine oturmuş gibi hissediyordum. hayatımda eksik bir şeyler vardı ama dün gece hepsi tamamlanmıştı.

akşam baya uzun geçmişti. biraz öpüşmüş ve birbirimizi sevmiştik ki jungkook'un uyarısıyla durmuştuk. sonrasında uzun bir yemek vardı. hoşuma giden o uzun konuşmalarımızdan birini yapmıştık, jungkook arada elimi tutmuştu ve en önemlisi yemekten kalkarken bana sevgilim demişti. o an karşımdaki kişinin etrafındakilere kendini gösterdiği biri gibi olmadığını anladım. o her şeyiyle çok iyi biriydi, düşünceliydi ve ilk tanıştığımızda bunu söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim ama fazlasıyla kibardı. dün gece güleyim diye yapmadığı şey kalmamıştı, bu halleriydi beni ona hayran eden.

"saat kaç?" uykulu sesimle mırıldanırken gülümsememi eksik etmemiştim, jungkook bana dönüp tam gülücüğümün üzerine uzun bir öpücük kondurmuştu.

"sekize geliyor bebeğim." elini çıplak belime atıp beni kendine çekmiş, tek kolunu ise uzatarak başımı yaslamamı sağlamıştı. birbirimize dönük yatıyorduk ve yüzlerimiz çok yakındı. yeni uyanmış haliyle bile baş döndürücü görünüyordu.

dudakları burnumu bulunca kondurduğu öpücüklerle sırıttım. öpücükleri sabit değildi, alnıma doğru çıkmıştı ve daha çok sırıtmamı sağlayan mırıltıları çıkmıştı şimdi de. "sevgilim bu sabah çok öpülesi görünüyor, öpeyim onu doyana kadar."

"jungkook.." gülerek elimi göğsüne yerleştirdim, parmaklarımla göğsünü okşarken tekrar mırıldandım, "doymazsın ki sen."

gülerek başını eğdi ve alnını alnıma yasladıktan sonra gözlerimin içine baktı. yüzünde çözemediğim bir ifade vardı, jungkook hiç görmediğim kadar mutluydu.

"doyamam sana, bu doğru.. o yüzden öpücüklerimize sonra devam edeceğiz." konuştuğu sırada da öpücüklerini ihmal etmemiş, kuru dudaklarımı ıslatmıştı. ne kadar hoşuma gittiğini ifade etme yolu bulamıyordum, tek yaptığım gülümsemek ve onu izlemekti.

yarım saate toplantı yapacaktık. jungkook eve geldiğimizde uyumadan önce bahsetmişti, lisa ve ekibi de görüntülü bir şekilde bize katılacaktı. o kızdan her ne kadar hoşlanmasam da jungkook için katlanacaktım. bir bakıma bu işimdi, bu yüzden olgun bir şekilde karşılamalıydım.

jungkook dudaklarıma son bir öpücük kondurup yataktan kalktıktan sonra üzerine bir tişört geçirmişti. gece uyurken üzerimizde sadece iç çamaşırlarımız vardı, bu yüzden uyandığımızda jungkook'la tüm gün sarmaş dolaş olma isteği büyümüştü içimde. yataktan çıkmak istemiyordum.

jungkook aklımdan geçen düşünceleri tahmin etmişçesine yatağın başında dikilerek üzerimdeki yorganı çekmiş, bakışlarını bacaklarımda gezdirerek mırıldanmıştı. "jimin hemen kalkmalısın yoksa beni de ikna edeceksin."

kıkırdayarak dikleşip bacaklarımı kendime doğru çektim. bu sefer gözleri gözlerime çıktı ve dudaklarını ıslattı. bunu her yapışında heyecanlanıyor, onu öpmek istiyordum.

mørk. || jikook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin