16- to keep you here

5.5K 553 699
                                    

bebe rexha - atmosphere

kulağıma dolan tıkırtıların rüyamın bir parçası olduğunu düşündüğüm sırada gerçek dünyaya dönercesine gözlerimi araladım, gürültülü seslerin dolabın önüne eğilmiş olan jungkook'tan geldiğini gördüm.

gözlerimdeki şişliği az çok hissedebiliyordum, bacaklarım çıplak olduğu için azıcık üşümüştüm ve havanın aydınlanmasına rağmen kesinlikle hala uykudan ölecek haldeydim.

"jungkook?" mırıldanışım ona ulaştığında başını bana çevirdi.

"çok ses mi yaptım? üzgünüm.." tekrar önüne dönüp bu sefer elinde çantayla ayağa kalkmış ve bana dönmüştü.

yatağa yaklaşıp çantayı yatağa bıraktıktan sonra giyinmil olduğunu fark ettim. üzerinde deri ceket vardı ve yatağın ucunda, çantanın yanında şapka duruyordu.

"bir yere mi gidiyorsun?" kendimi yatakta kaydırarak ona yaklaştım, üzerimdeki örtüyü çekerek bacaklarımı açıkta bırakmış ve yüzündeki küçük sırıtışla elini kalçamın altına, üst bacağıma yerleştirmişti.

başıyla beni onayladı. "evet güzelim, chanyeol ile olan buluşma için çıkıyoruz."

"neden bu kadar erken?" saati bilmiyordum fakat vücudumun haline, hatta havaya bakılırsa saat altı bile olmamıştı.

"birkaç saat erken gideceğiz. güvenlik için." kendimi biraz daha kaydırarak bacaklarımı yataktan sarkıttığımda elimi jungkook'un ensesine yerleştirdim.

"ben ne giyeceğim?" dudaklarımı ıslattıktan sonra etrafa bakındım, kalın bir şeyler giyinmeliydim.

"sen gelmiyorsun," başını bana uzatarak ıslattığım dudaklarıma uzun bir öpücük kondurdu, "güvenli bir şekilde evde oturacaksın."

başımı iki yana sallayarak benden uzaklaşmaması için ensesini sıkıca tuttum, yüzlerimiz karşılıklıydı. "gelmek istiyorum, ben de geleyim, lütfen."

başını iki yana salladıktan sonra tekrar yüzüme uzanarak burnunu burnuma sürttü, mırıldandı. "seni güvende tutmalıyım, o yüzden kai ve jennie seninle kalacak."

"kimse beni senden daha iyi koruyamaz." şımarık bir ses tonuyla mırıldandığımda sırıtarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı, ikimizi de yavaş bir öpücüğün içine sürüklemişti.

parmaklarımı usulca ensesinde gezdirerek bir süre ona karşılık verdim. çekildiğinde gözlerime baktı, derin bir nefes aldıktan sonra konuştu. "silahlardan korkar mısın?"

kaşlarım hafifçe çatılırken cesur durmak adına başımı iki yana salladım. "sanırım korkmuyorum, neden?"

geri çekilip yanımdaki çantayı açtıktan sonra dikleşti, çıkardığı silahı üstündekileri kaldırarak arkasından beline yerleştirdi. üzerini düzelttikten sonra çantayı eline alarak diğer elini bana uzattı.

sesimi çıkarmadan elini tutarak ayağa kalktım. elime minik bir öpücük kondurduktan sonra odadan çıkmadan önce konuştu. "üzerini giyinip aşağı gel." kısaca gülümsedikten sonra odadan çıkmıştı.

silahlardan tabii ki korkardım, kim korkmazdı ki?

bana tutulmadığı zamanlar hariç pek sorun olmazdı, bunu kabul ediyordum fakat yine de sakar bir insan olduğum için asla dokunmaya cesaret edemezdim. neredeyse her gece beraber uyuduğum kişi ise belinde bir silah taşıyordu.

mørk. || jikook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin