Gerçeği öğrenmek için kimi kendini
ortaya atar, kimi de başkasını ateşe atar. Ama çaresizce aradığın şey gerçek değil, sen bir kuytuda bırakıp gittiğin kendini arıyorsundur aslında.
Şimdi Behram da kaybettiği benliğini arıyordu. Körelttiği masumluğunu..... Günlerdir uyumuyordu. Gözlerini kapattığı an eceli olmaya hazırlanan adamlar gölge gibi ensesinde geziyordu.
O uykusuz gecelere alışkındı ama nereye kadar bir gözü açık, eli yastığının altında ki bıçakta olacaktı? Haşim ağanın her ne kadar parası burada da geçerli olsada ona içten kin besleyen insalarda, avını bekleyen avcı misali pusuda bekliyordu onu.Uykusunu kaçırmak için ayağa kalkıp derin bir nefes aldı. Bu dört duvar arasında ne kadar alabilirse. Zaman, düşündükçe ne ileriye sarıyor nede
kaldığı yerde sayıyordu.
Etrafına baktı bir kaç saniye. Sıra üzerine dizilmiş altlı üstlü paslanmış ranzalar, onların içinde ise ölüm uykusuna yatan
günahlarının bedelini ruhlarını çürüterek ödeyen kervan yolcuları vardı. Şimdi o kervana Behram da katılmıştı. Alışmak mızordu onun için? Yoksa bu manzarayı yadırgamak mı?
Günden güne bu cevapsız sorularla kendini yiyip bitiriyordu. Ona teselli olmak için gelen ailesini yok sayıyor, görüşlere artık çıkmıyordu. Çünkü en son çıktığında, ona sevgi değil acıma duygusunu hissetirmişlerdi.
" BİR HAFTA ÖNCE"Behram'ın görüş alanına girmesiyle beklemekten gözleri dört olan Filiz hanımın gülümsemesi, oğlunu perişan bir halde görmesiyle yarım kaldı. Bu bir kaç ayda ne kadar da zayıflamış çökmüştü böyle.
Gorüşme odasına girdiğinde, karşısında annesiyle babasına gördüğünde direk plastik sandalyeyi çekip oturdu. Donuk bir yüz ifadesiyle baktı.
"Neden geldiniz?"
Yaşlı kadın oğluna bakıp ağlarken Haşim ağa her zaman ki gibi duygularını belli etmiyordu. Ellerini masaya koyup konuşmaya başladı oda, tıpkı Behram gibi soğuk kanlılıkla.
" İçeride seninle uğraşmıyorlar dimi? Gerçi orada yanlız değilsin ama yine de dikkat et."Gözlerini kaçırdı babasına adam.. Haşim sözleri onu temkin etmiyordu aksine dalga geçermiş gibi düşünceli halleri canını sıkıyordu.
" İyim ben Haşim ağa. Merak etme."
" İyi sen bu halin ne lan ozaman?
Uyumuyor musun sen hiç?
Gözlerinin altı çökmüş."" İyim dedim. Beni merak etmeyin artık."
Haşim ağa oğlunun yüzünü kendisine çevirdi bir hızla...
" Gözlerini kaçırarak neyi saklıyorsun lan sen? Çocuk mu var karşında? Ne oluyor içerde Behram?"
Kendini biraz daha öne atıp ellerini birbirine kenetledi. Öfkeyle konuşmaya başladı genç adam bu sefer.
"Bir şey olmuyor Haşim ağa! Nedense hiç bir şey olmuyor. Ben buradan çıkamıyorum, Miroğulları hala bir bedel ödemiyor, daha nereye kadar yaptıkları iş yanlarına kalacak? Daha nereye kadar baba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVİN 1. KISIM " KATRAN GECESİ" [ TAMAMLANDI ]
General FictionTuttuğu direksiyonu o kadar çok sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu adamın. Gözleri sadace önündeki yola bakıyor ona yalvaran genç kıza bakmıyordu bile bir kez olsun. Ağlamaktan yorulmuştu artık. Sesi karşısında ki adama gitmiyor, söyledi...