Etrafına baktığında jandarma ekipleri avlunun tam ortasına dolmuş, üstlerin den bir tanesi de Behrama doğru yaklaşıyordu.
"Havin Miroğlu'nu kaçırmaktan tutuklusunuz. Bizimle karakola kadar geliyorsunuz." Dedi.
Tek kelime etmesine dahi izin vermeden komutan ellerine kelepçeyi takıp apar topar Behram’ı arabaya bindirirken, babasına baktı o an.
Gözlerin de hayal kırıklığı ile....
Haşim ağa ise oğlunun jandarma aracıyla gözden kayboluşunu izledikten sonra elinde ki bastonunu öfkeyle havada yakalayıp avucunun içine aldıktan sonra hızlı adımlarla
Hüseyin ağanın üzerine yürüdü.
" Bu işte neyin nesiydi şimdi Hüseyin ağa? Siz bizimle dalgamı geçiyor sunuz? Yine bir oyun mu oynuyor sunuz?" Diye bağırdı Haşim ağa.
Hüseyin ağa bilmediği soru karşısında abisi Ağıt ağaya baktığın da oda aynı ifadeyle kardeşine bakıyordu. Ne cevap vereceklerini bilmiyordu ikisi de. Karşısında ki adama tekrar döndü Hüseyin Ağa.
" Oğlunu kim ihbar etti biz de bilmiyoruz Haşim ağa. Biz her şeye razı geldik be adam görmüyor musun?"
" Toplantıda da her şey kabülünüzdü. Sonra bir anda caydınız. Siz de huy olmuş demek ki söz verip arkadan kalleşçe iş çevirmek!"
" Lafını bilde konuş Haşim!"" Ben lafımı bilirim de sizin bu kaypaklığınız ne olcak?"
Ağıt ağa topallayarak Haşim ağanın üstüne gidecekken Hüseyin ağa eliyle abisinin göğsünden itip araya girdi.
" Artık bir durun ağalar."
" Eğer ki Miroğullarından biri çıkarsa bu işin altından, bu işin yakasını kolay kolay bırakmam!"Haşim ağa onu kaşlarını çatarak izleyen Ağıt ağa ve kardeşi Hüseyin ağaya işaret parmağını salladı bu defa..
" Sözümü sizin aksinize tutarım bunu da böyle bilesiniz!"
" Henüz hiç bir şey belli değilken senin bizi zan altında bırakman yakışıyor mu hiç sana Haşim ağa?"
" Tahmin etmeye gerek yok yapan kendini biliyor zaten!
Yüzünü buruşturup gözlerini kıstı yaşlı ağa.
" Sizden her şey beklenir!"
" Asıl sizden her şey beklenir. Konuşturma şimdi beni!"
" Konuşursan ne olur ha beni tehdit mi ediyorsun Ağıt!"
" Lafımı direk ortaya atıyorum ne anladıysan Şanlıoğlu!"
Haşim ağa kendini düzeltip tekrar bağırdı...
" Bu işin yakasını bırakmayacağım!"
Hemen karısı Filiz hanımın bileğinden tutup peşi sıra arabalara binip arkasından korumalar eşliğin de Behram'ın peşinden gitti. Ağıt ağa oğluna baktığın da, Ömer hemen kendini savunmaya geçip ellerini kendini savunmak istercesine havaya kaldırdı.
" Bana hiç öyle bakma baba. Bir an olsun ayrılmadı adamlarım Sıraç'ın yanından. "
"O zaman kim yaptı oğlum? Bu evde ondan başka kimin itirazı var?"
" Hepimizin baba!"
Bu cevabı vereceğini kendi bile bilmezken, bir çırpıda ağzından çıkmıştı. Halil hep böyleydi. Yüreğindekini diline vurmaktan çekinmezdi. Şimdi merdivenlerde oturmuş babasından yiyeceği fırçayı bekliyordu.
Ağıt ağa ilk kez kızmayıp bıyık altından güldü oğluna..
"Ee doğru söze ne denir. Haklı söylersin oğul hiç birimiz razı değiliz bu evliliğe. Lakin kabul ettik el mahkum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVİN 1. KISIM " KATRAN GECESİ" [ TAMAMLANDI ]
Ficção GeralTuttuğu direksiyonu o kadar çok sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu adamın. Gözleri sadace önündeki yola bakıyor ona yalvaran genç kıza bakmıyordu bile bir kez olsun. Ağlamaktan yorulmuştu artık. Sesi karşısında ki adama gitmiyor, söyledi...