Şirin'in adı sayıklamalarının arasında çıkarken, doğrulup nefes nefese kaldığında eli refleksle yaralı karnına gitti. Omzu da karnı da beyaz bezden sarılmıştı yine. Parmaklarıyla yavaşça yaranın içindeki keskin kokunun ne olduğuna bakmak için açmaya çalıştığında,
Arkadan gelen ses, ile kime ait olduğunu öğrenmek için karşıya baktı. Orta boylu, saçlarıyla sakallarına zamanın bıraktığı beyazlar düşerken, elinde çorba tepsisini küçük ahşaptan yapılma masaya bırakıp genç adamın ayak ucuna oturdu yaşlı adam.
" Aman dokunma yarana evlat. Daha etkisini göstermedi ısırgan otu. "
Elini yarasından çekip etrafına baktı Behram. Elli metre kare bir göz oda eski divanlardan döşenmişken, kış için hazırlanan soba da baş köşede kuruluydu. Dışarı ise içeriye nazaran kulübeden farksız değildi.
Etrafına bakmayı kesip, şursuzca yastığın altına, uzandığı minderlerin altına bakarken, ona bakan ev sahibine kaşlarını çattı..
"Kimsin sen dayı? Silahım nerede? "
İhtiyar adam hiç istifini bozmadan Behram'ın omzundan tutup yatağa tekrar uzattı.
" Daha iyileşmeden ayağa kalkma evlat. Gözüyle eşikliği gösterdi.
" O kanlı silahı haneme sokmam ben. Daha da dış kapının orada seni bekliyor, giderken alırsın"
Yatağın ayak ucuna oturup elini yamalı olan dizlerine attı.
" Atımla şifalı otlar toplamaya gittiğim de o sırada köpeğim kanının kokusunu alıp avlayınca peşine gittim. Seni öylece kan revan içinde görünce, hemen kucaklayıp atıma attım. Omzunda ki yaradan kurşunu çıkarmak zor olmadı ama midende ki kurşunu bir hayli zor çıkardım."
Duraksayıp derin bir nefes aldı.
" Bu kurşunlarla yine iyi yaşamışsın be evladım. Biraz daha geç kalsaydım her şey için geç olabilirdi. Neyse ki Allah'ın sevgili kuluymuşsun. "
Behram'ın konuşmasına fırsat vermeden kolunu uzatıp çorba tepsisini yanına bıraktı. Genç adam bedenini doğrulttu....
" Allahın sevgili kulumuyum değil miyim bilmiyorum ama, her şey için saol. Allah razı olsun senden"
" Ne demek evladım. Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı"
Çorbayı gözleriyle işaret edip gülümsedi..
" Hadi biraz iç şu tarhanadan. Kendine gelirsin. "
Başıyla onaylayıp kaşığı yavaşca daldırıp ağzına götürdüğü sırada, yaşlı adam bir kaç saniye karşısında ki kazazedeyi inceledi. Kıyafetlerinden, cebindeki mermi kovanlarından sıradan bir insan olmadığını anlaması uzun sürmedi. Yabancıydı bu suret buraya.
Bu kasaba da canlı cansız her kesi bilirdi Arif dede. Ama bu gördüğü genç adam buraya ait değildi. Behram bir kaç kaşık daha içtikten sonra daha fazla içemeyeceğini anladığından tepsiyi kendinden uzaklaştırıp güçlükle ayağa kalktı. Elini midesine atıp derin derin nefes alırken, onu izleyen yaşlı adam ise ortamdaki sessizliği bozdu.
" Şirin kim delikanlı?"
Bir hızla arkasını döndü. İhtiyar kendini düzeltip açıklama gereksinimin de bulundu tekrar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVİN 1. KISIM " KATRAN GECESİ" [ TAMAMLANDI ]
General FictionTuttuğu direksiyonu o kadar çok sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu adamın. Gözleri sadace önündeki yola bakıyor ona yalvaran genç kıza bakmıyordu bile bir kez olsun. Ağlamaktan yorulmuştu artık. Sesi karşısında ki adama gitmiyor, söyledi...