Süratle sürdüğü yolları arkasında bırakırken, doktorun söyledikleri hala kulağında çınlıyordu genç adamın. Gözlerini açıp kapattı birkaç saniye. Demek geçmişte bayılması, ateşlenmesinin sebebi hastalığıydı.Halbu ki içindeki ateşten, bedeninin isyanlarını bunca zaman hiç duymamıştı. Ölüm ensesin de değildi. Karşısında durmuş, yolun sonu geldi diyordu. Bir hızla boşta ki eliyle vitesi değiştirip, mümkünmüş gibi dahada gaza bastı.
Bu hız belki kafasında ki derin düşünceleri de arkasında bıraktığı yollar gibi geride bırakırdı. Kısa süren yolculuktan sonra fakültenin önüne gelip arabayı çekti. Dışarı çıkıp ağır ağır bedenini arabasına yaslayıp ellerini cebine koydu.
Çok geçmeden göğsün de taşıdığı kitaplarıyla karşıdan gelen Havin'le birlikte yerde ki bakışlarını alıp ona baktı.
Genç kadın şoförün aksine karşıda onu bekleyen kocasını görünce şaşırmıştı. Hızlı bir şekilde yürüyüp Behram'ın karşısına geçip, kendini savunma gereksinimde bulundu o an.
" Çok bekletmedim dimi?"
Kolunda ki saate bakıp tekrar konuşmaya başladı.
" Bir dersim daha vardı. Malum bir kaç hafta yoktum diye baya birikmişler, kusura bakma."
Hala tedirgin bakışları üstünde taşıyordu. Ama karşısında ki adamın sadace arkasını dönüp
" Bin!"
Dedikten sonra sürücü koltuğuna sakince geçtiğini gördüğün de yüzünde ki gerginliğin yerine şaşkın ifade aldı. Duraksayıp bir şey söylemeden oda arabaya bindiğinde Behram çoktan arabayı çalıştırıp ana yola geçmişti. Onunla geçen yolculukların en sakinini yaşıyordu şuan.
Yanında ki adama baktı kadın. Haftalardır yüzünü görmüyordu. Aslında ne yalan söylesin onun konağa gelmemesi işine geliyordu. Böylece biraz olsun rahat ediyordu.
Her zaman ki soğuk yüz ifadesin de bir şey daha vardı ams. Hiç olmadığı kadar sakinlik seziyordu. Onu kızdıracak tek bir kelime dahi etmeyi bırak, en önemlisi o olayın konusu dahi açmıyor genç kadının alışkın olduğu tehtid dolu sözlerini bile dile getirmiyordu.
Bu korkutucu sessizlik Havini korkutuyordu yine....
Daha fazla ona baktığını anlamaması için izlemeyi kesip dizlerinin üstünde ki kitaplarını incelerken o sırada, arkadan gelen gri renkli pasat model arabanın arkadan sıkıştırmasıyla sarsılıp öne doğru savruldular aynı anda.
Behrama baktı o an. Genç adamın dikiz aynasından bakmasıyla telefonunun çalması bir oldu. Kapının iç panelinde ki telefonu alıp kulağına götürdüğün de, karşıda ki kişinin sesini duymasıyla ağzından sesli bir küfür çıktı.
Elini direksiyona vurdu...
" Seni geberteceğim lan! Anam avradım olsun beni tehdit etmek neymiş göstereceğim size!"
Bir yandan da genç adam ayağını gazdan çekmeden, boşta ki eli de direksiyonu tutmuş zikzak çekerek sürüyordu.
Havin'in huzurlu yolculuk demesinin üzerinden daha bir kaç dakika geçmeden tekrar kabusa dönmesi artık alışkanlık hale gelmişti. Eliyle sıkı sıkı emniyetinin kemerine sarılıp arkasına yaslanırken, Behram da arkadan gelen iki üç arabanın önüne geçmesine engel olmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVİN 1. KISIM " KATRAN GECESİ" [ TAMAMLANDI ]
General FictionTuttuğu direksiyonu o kadar çok sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu adamın. Gözleri sadace önündeki yola bakıyor ona yalvaran genç kıza bakmıyordu bile bir kez olsun. Ağlamaktan yorulmuştu artık. Sesi karşısında ki adama gitmiyor, söyledi...