Tuttuğu direksiyonu o kadar çok
sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu adamın. Gözleri sadace önünde ki yola bakıyor ona yalvaran genç kıza bakmıyordu bile bir kez olsun.
Ağlamaktan yorulmuştu artık. Sesi karşısında ki adama gitmiyor, söylediği sözcükler kifayetsiz kalıyordu. İçini çeke çeke baktı ona, sessizce.
Şakaklarına düşen siyah saçları, aynı koyu renkte olan kalın kavizli
kaşları ve kahverengi gözleri yüzüyle bir uyum içindeyken uzaktan çok masum duruyordu böyle Behram. Ama hiç bir his yoktu suretin de. İçi dışı kadar güzel değildi. Bunu hissediyordu Havin.
Başını tekrar önüne çevirdi. Karanlıktan göz gözü görmezken birde ona eşlik eden yağmur Havini korkutuyordu. Ne olduğunu anlamadan araba durdu. Kapısı bir hızla açıldı. Hiç zaman kaybetmeden bileğinden tutup sürüklemeye başladı onu adam.
Balçıkların için de Behram'ın arkasından yürümekte zorlanırken, bir yandan da mümkünmüşmüş gibi ellerinden kurtulmak istiyordu. Onun bu hareketlerine karşılık Havin'in bileklerini canını acıtırcasına daha sıkı tutarken sonunda,Gidecekleri yere gelmişti. Tahta kapıya ayağıyla vurup içeriye genç kızı savurarak attı. Hemen arkasından kendi de girip kapıyı kitledi Behram. Göz göze geldiler ikinci kez. Behram, siyahını masum kıza bulaştırmak için ona doğru her adım attığın da genç kız anlamıştı. Bundan sonra bu kapıdan dışarıya eski Havin olarak çıkmayacağını.
Behram bir adım atarken, Havin geri adım atıyordu her seferin de. Bir nefeslik mesafe kalmışken aralarında bu adımları durduran Havin oldu.
Titreyerek elini Behrama doğrulttu." Bir adım daha atma ne olur!" Dedi.
Sahte gülümsemesini karşısında ki kadına sundu genç adam.
" Niye? Seni bana vermediler mi? İstediğimi yaparım!
Kaşlarını kaldırıp keskin bakışlarını sergiledi adam." Yemin olsun ki yapacağım da! "
Üstünde ince bir gecelik, emanet giydiği spor ayakkabılarıyla titremeye devam ediyordu hala genç kız. İç çekerek zar zor konuşmaya başladı.
" Ailem de en az sizin kadar üzgün ve şaşkın. Bak haklısın yaşadığın şey çok ağır, ama oda çok pişman. Lütfen abimin yaptığını sen bana yaşat..."
" Sus! Bana mabal okuma. Senin o soysuz ailen kabahatiyle oturup berdeli kabul edeceği yerde, yaptıkları şerefsizlik yetmiyormuş gibi birde kahpelik yapıp, arkamızdan iş çevirdiler. Kaçıracaklardı seni, bilmiyor muyum sanıyorsun? Sen daha kime anlatıyorsun lan bunları?"Dişlerinin arasından tısladı genç adam. Yüzü sinirden ince çizgiler oluşturuyordu.
" Benim kardeşim bu bedeli canıyla ödedi. Şimdi sende o soysuz abinin günahını ödeyeceksin!"
Gökyüzünde ki yıldızlar Behram'ın öfkesiyle bir bir sönmeyi yeğlerken, karanlık ise sanki rengini beğenmemiş gibi daha da siyaha bürünüyordu.Kafasını olumsuz anlamda salladı genç kız itiraz edercesine. Gözyaşları da arkasından geliyordu çaresizce Havin'in.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVİN 1. KISIM " KATRAN GECESİ" [ TAMAMLANDI ]
General FictionTuttuğu direksiyonu o kadar çok sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu adamın. Gözleri sadace önündeki yola bakıyor ona yalvaran genç kıza bakmıyordu bile bir kez olsun. Ağlamaktan yorulmuştu artık. Sesi karşısında ki adama gitmiyor, söyledi...