18.Bölüm " Senden Nefret Ediyorum"

10.9K 281 13
                                    


Evetttttt bu sefer sizi fazla bekletmeden yeniden geldim. Farkındayım bazen uzun sürüyor ama sizde beni anlayın. Her zaman elim klavyede aklım hikayede olmuyor, vakit buldukça sizler için gayretle yazmaya çalışıyorum. Ama emeğimin karşılığını alamıyorum. Okunma sayısı gayet güzelken, oy sayısı çok aşağıda, o yüzden lütfen bu kadar ısrar kıyamet bölüm isterken oylamayıda unutmayın olur mu. Haydi şimdi okumaya gidelim. Sevgili okuyucularıma şimdilik sağlıcakla veda ediyorum. Görüşmek üzere 🖐🖐🖐


" ÜÇ GÜN SONRA "

Şanlıoğlu konağında karanlık yerini aydınlığa teslim etmiş güneş ışıkları her bir odanın içine umutla doluyordu. Aylar sonra bir uykuya hasret kalsada gölgesini kaybetmiş oradan oraya savuruyordu yaralı ruhunu adam.

Alışmış olduğu kişiyi kaybedince sanki etrafında ki her kes gitmiş gibi hissediyordu Behram. Gündüzleri değil geceleri nefes alıyordu sanki. Gittiği bu karanlık yolda onu ayakta tutan tek şey Miroğlarından kazandığı zaferdi.


Yine akşam dan kalmanın verdiği sızı şakaklarında ağrı yaparken usulca doğrulup yatağın başlığına dayandı. Sağında ki telefona uzanacakken, kapının çalmasıyla bakışlarını kapıya çevirdi. Gelen Melek'ti. İçeriye girip elinde bir bardak suyla ilaç kutusunu Behrama uzattı.

Ardından yerlere kadar uzanan kapalı perdeleri açıp odayı aydınlattıktan sonra abisinin ayak ucuna oturup elinde ki boş tepsiyi kollarında tuttu genç kız.


" İç bakalım ağam. Bu ancak keser seni." Dedi.


Ona imalı konuşan kardeşine çehresini eydi genç adam.

" Ukalalık etme bana Melek."

" Yalan mı? Yüzünü gören cennetlik. Bir kapı sesiyle geldiğini birde çıktığını anlıyoruz. Nasıl çıkmak bu? oldu olacak bize bir gün ver de görüşüne çıkalım abi."

Elini midesine attı. Verdiği acıyla kaşlarını çatıp konuşacakken Melek sözünü kesti.

" O içtiklerin yüzünden böyle giderse olağanca mideni de kaybedeceksin. Bak yaran tam iyileşmiş durumda değil hala taze. Böyle giderse ölümün kendi
ellerinde olacak."

" Okulda öğrendiklerinle bana doktorculuk oynamaya kalkma. Canımı da sıkma!"

Sahte bir gülümseme takındı Melek.

" Doktor değil, hemşire adayı diyecektin herhalde abi?"

" Yokluğum da size fazla özgüven gelmiş. Dikkat et de yerle bir etmeyeyim o özgüveninizi!"

İlacını yutup yarım yamalak su içtikten sonra kendini banyoya atarken Melek'in cevap vermesini beklemedi. Genç kız bu sözlerine gözlerini devirdi. Behram'ın aksi bir cevap vermesini beklemiyordu zaten. Ayağa kalkıp seslendi.

" Babam kahvaltıya çağırıyor. Bu sefer gelsin önemli dedi."

Cümlesinin içinde Haşim ağa varsa Behram'ın geleceğinden emin olduğu için hiç tereddüt etmeden aşağı indi. Mutfakta çalışan yardımcılardan üçü ayak işlerini yaparken, kıdemli Fatma hanımda bugünün yemeğini yapmak için ihtiyaç olanları listeye ekliyordu. Köşede ki yuvarlak masaya kendini atıp onun ciddi ciddi hareketlerini izlerken..

HAVİN 1. KISIM " KATRAN GECESİ"  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin