Parmaklarının arasında bitecek olan sigarayı mermerden yapılma kültablasına bastırıp söndürdü. Ayağa kalkıp üstünü çıkarırken bir anda gömleğine düşen kan damlasıyla ile başını kaldırıp aynadan burnundan akan kanı görmesiyle hemen reflex olarak elini burnuna götürüp başını havaya kaldırdı. Masada duran peçeteye ilerlerken, bir yandan da arkasından zemine yuvarlak daireler çizen kan izleri oluşuyordu.
Peçeteyi burnuna bastırıp ceketinin cebinden ilaçlarını aramaya başladı. Bu kadar tedirgin davranışlara bürünmesinin tek sebebi Havin'in onu bu hâlde görecek olmasıydı. Eline gelen ilaç kutusunun içinde bulunan büyük kapsülü ağzına atıp arkasından bardak da duran suyu kafasına dikti. Bu aniden gelen kanamalar genç adamı zor durumda bırakırken bir yandan halsizlik başlıyordu.
Bir kaç dakika hareketsiz bekledikten sonra ayağa kalkıp dolapta hazır olan blazer model siyah takım elbisesini giymeye başladı. Yatağın ayak ucuna oturup ayakkabılarını giyerken, arkasından topuklu seslerinin gelmesiyle bir hızla ayağa kalkıp burnuna tuttuğu peçeyi pencerenin önüne attı.
Havin, içi tamamen altın sarısı, dış tarafında ise omuzlarında ve önünde aynı renkte çiçek motifleri olurken, kol detayları sonradan çıkma siyah boydan bir geleneksel bindallı tercih etmişti. Usulca aynanın karşısına geçip dolapta duran kasadan altın kemerini takıp daha sonra altın bileziklerini ve halhallarını ince narin bileklerine geçirdi. Genç adam usulca karısının arkasına geçip kollarını beline sardıktan sonra başını boyun girintisine soktu.
" Çok güzelsin Havin. " dedi.
Gülümsedi kadın.... Aynanın yansımasından genç kadının suretinde ki mutluluk arkasında duran adama işlerken, Havin bu manzaraya derin iç çekip izlemeye başladı. Düne kadar isminin yanına başka bir ismi düşünemezken şimdi bırak isimleri esaretten evli olan adamla ölümüne bağlıydı. Aralarında olan bir aşkın esiri değildi belki ama birbirlerini artık anlayan iki insanın bağlılığı olacaktı... Elleri belini şevkatle saran kollara dokunurken,
Karşısında duran manzara şuan sonsuza dek izlemek istediği bir düş gibiydi adamın. Behram elini karısının belinden çekip elbisesini kapatan saçları usulca kenara çekti. Yarıya kadar açık olan fermuarı fark ettiğin de aynada siması yansıyan karısı görmese de çarpık bir gülüş sergileyip tekrar ciddi tavra büründü.
" Fermuarın açık kalmış jınamın "
Havin, eli fermuara yetişemese de sırtına atıp bir yandan boy aynasından bedenini yan çevirip mümkünmüş gibi görmeye çalışıyordu.
" Ya tam kapatamadım sanırım. Rica etsem sen kapatır mısın?
" O iş bende merak etme "
Karısının omuzlarından tutup sabitledikten sonra ortada kalan fermuarı yavaşça tersine indirince, genç kadın bunu fark edip panikle uzun eteğinin ucundan tutup kocasına döndü.
" Yaramazlık yapmanın sırası değil Behram ağa. Şimdi çabuk çekiyorsun o fermuarı!"
Eli Havin'in sırtına giderken, bir eliyle de karısının yüzünü kavrayıp boynuna doğru yol yapmaya başladı.
" Çok özledim Havin. Bırak hazır açık kalmışken hakkını verelim"
" Şimdi olmaz. Gitmemiz lazım biliyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVİN 1. KISIM " KATRAN GECESİ" [ TAMAMLANDI ]
General FictionTuttuğu direksiyonu o kadar çok sıkıyordu ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu adamın. Gözleri sadace önündeki yola bakıyor ona yalvaran genç kıza bakmıyordu bile bir kez olsun. Ağlamaktan yorulmuştu artık. Sesi karşısında ki adama gitmiyor, söyledi...