49- Adımı söylemeni seviyorum

388 30 18
                                    

Hava fazlasıyla karanlıktı.
Kulaklarım duymuyordu, midem bulanıyor ve başım dönüyordu.
Nerede olduğumu biliyordum ama söyleyemiyordum.
Sadece korkuyordum.
O kadar çok korkmuştum ki yalnızlığın acısı beni yaralamıştı.
Hayatımda gördüğüm en kötü kabustu ve her saniyesini hatırladığım bu kötü kabus beni fazlasıyla korkutuyordu.
Gözlerim de kalbim de sadece bir kişiyi arıyordu.
Ama o kişi yoktu.
Ne görebiliyor ne de duyabiliyordum.
Onu istiyorum ama yoktu.
Korkunçtu.

Ölmek istemedim.

Daha yaşamam gereken bir sürü şey vardı.
Chanyeol'ü daha çok sevmem gerekiyordu.
Dostlarımı bırakamazdım.

Yaşamak istiyordum.

Bu sadece küçük bir kabustu.
Ya da ben öyle sandım.

Jeongin ile terasta otururken aklıma gelen şey beni yumuşattı.
Sert sözlerimle bir kavgaya girişecekken hatırladığım bu kabus bana engel oldu.
Jeongin kavgama kendini hazırlamış gibi yüzüme bakarken bir şey diyemedim.
Onun da bunu garip bulduğu belliydi.
Sormadı, zaten sorması gereken bir şey olsa anlardı.
Daha sonra bakışları aşağıya kaydı.
Takip ettim, iki uzun bedeni gördüğümde içim huzurla doldu.
"Geliyorlar."
Jeongin'e gülümsedim ve ayağa kalktım.
Ama sonra heyecanımı bastırıp tekrar oturdum.

"Ani değişimlerin beni korkutuyor Baek."

Kafamı iki yana salladım.
İyiyim, dedim. Korkma.

Sonra Chanyeol ve Hyunjin geldi.
Chanyeol yanıma oturup kolunu omzuma attığında rahatlamış hissettim.
Yanımda oluşunun verdiği huzuru unutmamalıydım.
Eğer bir aptala dönersem en çok hatırlamam gereken şey buydu:
O ve bana verdiği huzur.
İyice ona yaklaşarak elimi beline sardım.
Yorgunum, dedim.
Biliyorum, dedi.
Saçlarımı okşadı, biraz öptükten sonra sordu.
"Uyumak ister misin?"
Hayır, dedim.
Çünkü burada sevdiklerimleyken fazla mutluydum.

Tekrar bir kabus görmekten korkmuyordum.
Kendime bunu söyleyip durdum.
Ama korktuğum belliydi.

Gülüşünü duydum.
"Yorgunsun ama uyumak istemiyorsun."
Kafa salladım ve mırıldandım.
"Böyle iyiyim."

Biz böyle olduğumuzda Hyunjin ve Jeongin birbirlerine yakın davranmakta çekiniyorlardı.
Eminim ki bu eve bir ay falan geç gelseydik daha yakın olurlardı.
Bu düşünce güldürdü.
Ama gerçekten gülmüştüm.
Üçü de şaşkına döndü çünkü, neye güldüğümü anlamadılar.
Jeongin'e bakıp çok tatlı olduklarını söyledim.
Hyunjin'e dönüp güldüğünde ben de güldüm.

Üçümüz biraz konuştuk, Chanyeol sadece dinledi.

Belli ki o da yorgundu.

Jeongin ve Hyunjin kendi aralarında sohbete daldıklarında Chanyeol'ün göğsünü okşayıp ona baktım.
"Babamla görüşebildin mi?"
Yüzü bana döndü, biraz yüzümü inceledi.
Hayır, dedi. Gittiğimde orada değildi.
Peki baban, diye sordum.
Başını çevirdi.

Anlatmayacak mıydı?
Hayır, anlattı.

"Yeterince kötüydü balım.
Ama garip olan ne söyleyeyim mi?
İyi olduğunu söyleyip dururdu.
Her zaman iyi olduğunu söylerdi.
Şimdi bu halde olması..."

Uzanıp yanağını öptüm.
"İyi olduğunu düşünmeni istiyordu.
Sana hasta yanını göstermek istemedi."
Varsayımım onu güldürdü.
"Hayır Baek.
Benim için değil.
Başkaları ve işi için.
Ben hariç herkese karşı güçlü görünmek isterdi.
Eğer hasta yanını göstermek istemese gelmem için yalvarmazdı."
Kafamı iki yana salladım.
Belki de yanlış düşünüyordu.
"Asıl sana hayır Chan.
Sadece seni görmek istedi.
Çok kötü olana kadar sana hep güçlü yanını gösterdi.
Şu an yeterince kötü. Belki de seni bir daha göremeyeceğinin farkında.
Seni o yüzden çağırdığına eminim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tha Méli | ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin