Biraz üzgündüm.
Hava kapalıydı, yağmur yapıyordu ve hasta hissediyordum.
Jeongin ve Hyunjin tatlı kavgalarından ederken yorgun olduğumu düşündüm.
Kütüphanedeki yangından sonra taşındığımız için yeni ev dağınıktı ve ikisi evi düzenlerken fazlasıyla kavga ediyorlardı.
Odaya girip koltuğa oturdum.
İkisini izlerken sakince düşünüyordum.
Gidip yatmak istedim, ne yapacağıma karar vermeliydim.Hyunjin'e baktım, seslendim, masadaki kağıtları gösterdim.
"Jongdae kağıtları almaya gelecek."
Hyunjin kafa salladı.
Başka bir imza kullansak da hala benim yazığımı biliyorlardır, dedim. Dikkatli olalım.
Yeniden onayladığında koltuktan kalktım.
Tam gidiyordum ki Jeongin seslendi."Baek, konuşuyorduk!"
Jeongin'e dönüp dudaklarımı büzdüğümde sırıttı, yanına gitmemi istedi.
Önce tereddüt ettim, sonra sorulara hazır bir şekilde yanına gittim.Henüz yataktan kalkmıştım, hala biraz hasta hissediyordum ama iyiydim.
Ölümden dönmüştüm.
Sevdiğim adam neredeyse beni öldürüyordu, son anda engel olmuştu. Son anda kurtulmuştum.Düşündüm.
O yabancı(?) dolu evde uyandığımda Chanyeol yoktu.
Zehirlenmemişsin, dedi doktor.
Chanyeol'ü sordum ama yoktu.Gitmiş.
Gittiğini duyduğumda çok sinirlendim.
Onu bir daha affetmemem gerektiğini söyledim kendime.
Onu affetmeyip üzmem, üzülmem gerektiğini düşündüm.
Ondan nefret etmek istedim, bu şekilde bırakılmak koydu.Sonuçta kararını vermişti.
Beni seçmemişti.
Bitti Baekhyun, dedim.
Sen kaybettin, seni seçmedi.
O kaybetti, seni unutmak zorunda.Gözlerim dolacaktı ki Hyunjin'in konuşmaya başlamasıyla kendime geldim.
Chanyeol ile konuştunuz mu, diye sordu.
Kafamı iki yana salladım. Hayır, dedim.
Hyunjin Jeongin'e baktı.
Anlatmasını söyledi ve lafı ona bıraktı.
Neyi anlatacağını bilemedim.
Ama Jeongin konuşmaya başlayınca olayı kavradım."Baek,
Biz notunu görünce yanına gelmek için yola çıktık.
Geldiğimizde kütüphane çoktan yanıyordu.
Çok büyüktü, çok korktuk.
Sonra Chanyeol'ü görünce Hyunjin onun seni öldürmek istediğini düşündü.
Sinirlenip üstüne atladı.Ama Chanyeol senin içeride olduğunu bilmiyormuş.
Öğrendiği gibi içeri koştu.Biz bile gidemedik.
O kadar çoktu ki ateş, girsek öleceğimizi düşünmüştük.
Chanyeol içeri girdiğinde dönemeyecek sandık.
Seninle dönmesini beklemiyorduk.
Kimse beklemiyordu.
O kadar hızlıydı ki hepimiz şok olduk."Durdu, kollarını göğsünde birleştirdikten sonra güldü.
Sen haklıymışsın, dedi. Senin için gerçekten canını verirmiş.İstemeden güldüm, kafam karışmıştı.
Babası daha önemliydi.
O kararını vermişti, beni kurtarmış olması bir şey değiştirmezdi.
Sonuçta yüzüme bakmayıp gitmesinin nedeni belliydi.Karşıma bir düşman olarak çıkmazsa onu affedecektim,
Karşıma çıktı ama hala düşmanımdı.
Yüzüme bakamayışı da kararını vermiş olduğundandı.
Aslında karşıma çıkmak istemiyordu.Kütüphane yanarken neredeyse uykuya dalacakken onu gördüğüm an aklıma geldi.
Neredeyse uyuyacaktım, görmesem.
Birkaç saniye gecikse belki...
Onu gördüğüm an, öyle mutlu oldum ki mutluluktan ağladım.
Beni gerçekten her an koruduğu için şaşırmıştım.
Bunu onun yaptığını bilmiyordum.
Yapsa da asıl amacı bu değildi, biliyordum bunu.
Şu an üzgün olsam da o an onu görmek çok güzeldi.Beni kucağına alıp koşarak dışarı çıkarması, çimlere bırakırkenki nazikliğine karar her şey çok güzeldi.
Ben ona sarılıp ağlamak isterken
O arkasına bile bakmadan gitmişti.Yani bir karar vermişti.
Ben de kararına saygı duyardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tha Méli | ChanBaek
Fanfiction"Ona kim olduğumu, üzerinde ne hakkım olduğunu, nereden geldiğimi ve ne olduğumu sordular. Balım, dedi." Baekhyun vatanı için her şeyi yapabilecek bir genç, Chanyeol ise düşman. -Mortalsoo, savaş döneminde geçen bir hikaye. Çok güzel okumalar..