2- Sen de değiştin, balım

1.5K 195 37
                                    

Herkes duysun mu, dedi. Herkes duysun mu bizi? Sevdiğimizi? Evlendiğimizi?
Asla, dedim. Düşmanla evlendiğim duyulursa-
Asılmana izin vereceğimi mi sandın?
derken elleri çıplak kolumu okşamayı bıraktı. "General Yeolhan ve Chanyeol istemediği sürece asla asılmazsın."
Dediklerine kafa salladım, iki yana, olmaz dedim. Kolumu okşayan elleri çekilince korktum. Geri aldım ellerini ellerime, kalbime koydum.

"Seni seviyorum Chanyeol."

"Ben de balım. Ben de."

Kaşlarım çatıldı. Ellerimi çekip yüzüne dokundum. "Neyimi seviyorsun?" Yüzüne dokununca; onu tıraş etme isteğiyle doldum. Elime batan sakalları bile canımı acıtmak istemez gibiydi, tıpkı Chanyeol gibi.
O sır küpüydü; ama ben de o sır küpünü en iyi bilen, içindeki her sırrı ondan duyan kişiydim. Chanyeol'e kıyamazdım, o bana kimseye anlatmadığı şeyleri anlatırdı.

Ancak bunlara rağmen hala benim bile bilemediğim şeyler vardı.

"Nedeni mi olurmuş sevginin balım?"

Bana öyle güzel balım diyordu ki bal gibi akıyordum. Gülümsedim ve yüzlerimizi aynı hizaya getirerek dudaklarına yaklaştım. "Öpebilir miyim?" İzin aldım, gözlerime baktı, baktı, baktı, kafasını iki yana salladı. Gözlerim doldu hemen. Dudaklarım büzüldü, yavaşça aşağı inerek ona sırtımı döndüm. En azından sırtımı göğüsüne yasladım; ve çıplak belimi sarışını hissettim.

"Öpme balım, çok pis dudaklarım."

"Eskiyle ilgim yok Chanyeol, ben seni dilediğimce öpebilmek istiyorum. Seni dudaklarımla temizlememe bile izin vermiyorsun." Titreyen sesimin konuşmama engel olmasına izin vermedim. Sinirle doğruldum.

"Eğer beni öpmezsen biter tamam mı?"

"Nasıl bu kadar anlayışsız olabilirsin Baekhyun?"

Balım dememişti.

"Ben mi anlayışsızım? Elalemin adamıyla elalemin kızıyla bir geçmişin var ve sen bundan hoşlanmıyorsun diye niye seni öpemiyorum? Yoksa seni kirletecek olan ben miyim?"

Ben açıklamaya çalışırken doğruldu ve koluma dokundu. Kendimi çektim, uzaklaştım, gözlerimi kapadım. Kabul etmek de söylemek de istemiyordum. Yine de emin olamadan söyledim.

"Benden sıkıldığın belli Chanyeol. İlk zamanlarımızda benden rica ettiğinde ben kabul ettim, pişmanım. Ama şimdi bile seni öpemeyeceğimi söylüyorsun. Seni sevip öpmek istememin nesi yanlış?"

Gözyaşlarımı sildim ve kızgın yüzüne baktım. Yumuşamıyordu, korkuyordum.

"Bana dokunuyorsun Chanyeol. Kendimi o kadar güzel hissediyorum ki anlatamam." Gözlerimi yüzüne çevirdim. "Ama seni öpmeme izin vermeyince sen, tıpkı değersiz bir çöp parçası gibi hissediyorum."

"Ve ben böyle hissedersem, bu ilişki daha fazla sürmez."

Dudağının yanı kıvrıldı, sanki hayallerinden kırılmış gibi yüzüme baktı.

"Sen de değiştin Baekhyun."

Yine susuyordu. Kendini savunmuyordu. İkinci planda değilsin balım, demiyordu. Chanyeol susma. Bu hayatta insanın kendine yapacağı en büyük kötülük susmaktır. Sen susarsan kendini nasıl savunacaksın?

Ben beni çok sevdiğini bilmiyor olsaydım, beni sevmediğini düşünebilirdim.

Şu sıralar fazla kızgındı.

"Konuşmayacağım, konuşursam şayet çıkıp gidersin balım bu odadan. Ve gidersen biter bu oyun. Daha fazla sürmez. Saklamak zorunda kalmayız."

Yataktan ağlayarak kalktım ve kıyafetlerimi üzerime geçirirken ağlamaya son veremedim. Gitmememi bekliyordu. Ama sustuğu sürece giderdim.

Giyinince derin nefesler aldım. "Gitmemem için bir şeyler yap."

Derin nefeslerim başımı döndürmeye başladı, yatak başlığına tutunarak ona baktım. "Hadi Chanyeol, susma!" Gözlerimden akıp giden gözyaşlarım yüzünden bana nasıl baktığını seçemedim.
Durdum, durdum, durdum, baktı, baktı, güldü.

Gidebilirsin, dedi.

Ben uğraşmam. Kalmak istiyorsan kal, gitmek istiyorsan git.

Sinirlendim. "Pislik!" Yastığı alıp kafasına geçirdim ve yere çökerken sadece deli gibi ağlıyordum. "Niye git diyorsun? Beni sevmiyor musun?"

Yanıma geldi, pantolonu üstünde, yanıma çöktü. "Kim sevmiyor?" Gözyaşlarımı sildi, saçlarımı okşadı, göğüsüne yatırdı beni. "Seviyorum ben balım. Sen mi sevmiyorsun yoksa?"

Sinirden, sevmiyorum, diyecektim.

Diyemedim, öptü.

Şaşkınlığın enini yaşarken ben, dudaklarımı emdi.
Öptü, öptü öptü.
Bal dudaklım, seviyorum, dedi.
Bal tadını biliyorum ki sana balım diyorum.
Şaşırdım, ellerimi tuttu. Dudaklarıma götürdü ve balım, dedi. "Bal tanem, balım." Ağlamaya devam ettim. Koynunda ağladım, öptü. Ben öptüm, yine öptü. Ağlamak istemedim, göremiyordum çünkü yüzünü tamamıyla.

Gözyaşlarımı sildiğinde ağlamam durdu.

"Özür dilerim, hassas olduğunu bilsem de, bazen seni sevmediğimi düşündüğünü sanıyorum. Ama biliyorsun değil mi? Baldan çok sevdiğimi seni.."

Dediklerine dayanamayarak tekrar ağlarken sinirden çatlayacaktım. Trip atamaz mıydım? Kıyamazdım trip atmaya, bu soğuk adamı böyle duygulu hale getirmişken trip atamazdım.

O soğuk adam, ilk başlarda benimle konuşmak için fazla çabalıyordu.
Balkonda ettiğimiz sohbetlerin sebebi oydu.
Beni tanımak istiyor, elinden geldiği kadar şeyi soruyordu.
O zamanlarda da onu tanımaya başlamıştım.
Fazla konuşkan birisi olmadığını biliyordum ama benimle her şeyi konuştuğunu sanmıştım.
Aslında öyle değilmiş.
Benimle bile her şeyi açıkça konuşmuyormuş.

Ona sırtımı dönmek istemesem de böyle davranmaya devam etmesine dayanamazdım.

Tüm bunlara rağmen son kez öptüm onu, ve odadan çıktım.

O da bana kıyamazdı bir daha.

Tha Méli | ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin