"Ona kim olduğumu, üzerinde ne hakkım olduğunu, nereden geldiğimi ve ne olduğumu sordular.
Balım, dedi."
Baekhyun vatanı için her şeyi yapabilecek bir genç, Chanyeol ise düşman.
-Mortalsoo, savaş döneminde geçen bir hikaye.
Çok güzel okumalar..
Seslendim, kısık gözlerle kalabalığı tarayan bedene gülüp satıcının uzattığı poşeti aldım. Elimi kaldırdım ve Chanyeol'ün beni bulabilmesi için salladım. Beni gördü. Kafa karışıklığı gitti, çatık kaşları düzeldi ve uzun adımlarını atarak bu tarafa yürümeye başladı. Yürüdü, yürüdü, yürüdü... Geldiğinde gülümsedi. O kadar tatlı görünüyordu ki o an kimseyi umursamadan bu kalabalık alanda ona sarılmak istedim. Biraz sabretmeliydim. Seni bulmak zordu, dedi. Bu beni de güldürdü. Cümlesine verebileceğim bir sürü cevap olsa da bunu yapacak kadar enerjik hissetmiyordum.
Elimdeki torbayı aldı, tam gidecekken satıcının bakışları dikkatimi çekti. Duraksadım, meraklı bakışlarımı yüzüne çevirdim. Bir malzemeyi eksik aldığımı düşündüm, fakat bakışları daha başkaydı. Başka bir yerdeydi. Chanyeol'e bakıyordu. Tanıdık geldin, dedi. Chanyeol'ün kaşları çatıldı, sırtı dikleşti. "Seni görmüştüm, sen yabancısın." Adamın dediğini duyunca ben de gerildim. Yabancı derken düşman olmasını kastetmişti. Bunu nereden bildiği ve Chanyeol'ü nasıl tanıdığı hakkında bir fikrim yoktu. Onu general ile görmüş olma ihtimali yüksekti. Chanyeol'e baktığımda ifadesizce adama bakıyor olduğunu gördüm.
Artık değilim, dedi. Yabancı değilim.
Satıcı gülümsediğinde ikimiz de biraz olsun rahatladık. Selam verdikten sonra gideceğimiz yere yürümeye başladık. "Bir an korktum, o adam hiç gülmez biliyor musun?" Kafasını salladı ve güldü. "Evet biliyorum. Buradan ne zaman bir şey alsan bunu söylüyorsun."