9. Bölüm: "Baykanlar"

22.6K 2K 2K
                                    

05.04.2021
Bölüm şarkısı: Sting - Desert Rose

2021Bölüm şarkısı: Sting - Desert Rose

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba.
Sizi çok özledim.
Yorumlarınız ve oylarınızla destek olursanız çok sevinirim.

İyi okumalar.

Çok empati kurmakta iyi değildir aslında, fazlası insanı yorar. Ve anladım ki şartlar ne olursa olsun bir noktadan sonra her şeyin sebebi insanın kendisiymiş. İnsanlar çoğu vakit ikiye ayrılırlar. Zaman kimini bir şarap eder kimini de bir sirke. Ateş kimini bir patates gibi yumuşatır kimini ise yumurta gibi sertleştirir.

Hayatım boyunca hep uslu bir çocuk, başarılı bir öğrenci, itaatkar bir hizmetler ve iyi bir insan olmaya çalıştım.

Ne uğruna?
Cevabı tartışılır lakin birazdan cesetimin çıkacağı bu odada içsel bir hesaplaşmanın pençesinde kıvranmak uğruna olmadığı kesin.

Araba okulun önünde durduğunda kapıyı açıpta o bahçeye girecek cesareti bulamadım içimde. Karnelerimiz alınmayacak olsa eminim ki bir gün daha gitmeyi ertelerdim okula gelmeyi, ona veda etmeyi. Kerim ağabey başını yavaşça eğerek bana bakınca kapıyı açarak kendimi dışarı bıraktım, bir an düşeceğimi sandım ama ayaklarım henüz beni taşıyamayacak kadar yitirmemişti takatini.

Okulun bahçesine girdiğim an bahçenin bir köşesinde duran çardakların birinde tek başına oturan bedeni gördüm. Onunla çoğu sabahlar bu çardakta buluşur öyle geçerdik sınıfa. Gözleri gözlerimle buluşunca dudakları bir gülümseme ile aydınlandı. Onu ilk gördüğüm an geldi aklıma. Hüseyin'i hatırlatmıştı bana. Onca vakit sonra kalbim ilk kez birinin yanında korkuyla atmamıştı çünkü.

Neredeyse zoraki adımlarla çardağa yaklaştım ve hiçbir şey demeden onun oturduğu yerin karşısına oturdum. Gülümsemesi biraz tutuklaştı, anlamıştı bir sorun olduğunu. "Neden telefonlarımı hiç açmadın, yoksa o kadar mı kötüydü durumun?"

"Şimdi iyiyim." dedim sadece. Kendimi sonu her şekilde hüsran ile bitecek olan bir konuşmamak hazırlıyordum ve inatla sanki kelimeler beni kurtacakmışcasına en doğrusunu bulmak için oyalanıyordum. "Niye yüzüme bakmıyorsun Utku?" Kalbimin kırılmasına alışıktım da kalp kırmaya hiç alışık değildim. Kalbim kırılsa bile devam edebilmeyi öğrenmiştim ama bir kalp kırdıktan nasıl arkama bile bakmadan yürümeye devam edeceğimi hiç bilmiyordum, öğrenecek kadar tecrübe etmeyi de katiyen tercih etmezdim.

"Bana neden söylemedin?"

"Neyi?"

Başımı kaldırarak yüzüne baktım ve "Ailen ile Martino ailesi arasında bir husumet olduğunu." dedim. "Bana neden söylemedin Ufuk, beni nasıl bir çıkmaza soktuğunu biliyor musun?" Yüzündeki mahcubiyeti, ellerinin telaş ile titreyerek bir yere yerleşme çabasını kalbimde bayat bir sızıyla izledim. Birkaç kez dudaklarını araladı ama her seferinde sonu içine çektiği sessiz bir nefese dönüştü.

BEYEFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin