22. Bölüm: "Yüreklerdeki Mezarlar"

19K 1.2K 3K
                                    

23.09.2022
Bölüm şarkıları: Bendeniz - Müjdeler Ver
Rihanna - Russian Roulette

Herkese merhaba.

Uzun bir aradan sonra ben geldim. Evet uzun bir araydı ama şahsen, kişisel olarak söylüyorum ki bu bölüm en sevdiğim bölüm oldu. Umuyorum ki okuduktan sonra aranızdan benimle aynı görüşü paylaşanlar da olur.

Açıkçası yazdıklarımı paylaştığımda beni en çok mutlu eden şey yorumlar oluyor. O yüzden yorumlarınızı esirgemez ve bir saniyenizi ayırıp oy verirseniz mutlu olurum.

Süre yetişmediği için son okumayı yapamıyorum eğer yazım hataları çok gözünüze çarparsa kusura bakmayın.

İyi okumalar...

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşk. Bana kalırsa lügattaki anlamı çok sığ olan bir kelime.

Beyefendi gibi düşündüm...

Belki de sahiden beni değiştirebilirdi; tabii yeterince güçlü olup hayatta kalabilseydim.

Işıkları açmamıştı ve masa lambasını da yakın geçmişte kırdığı için çalışma odasını aydınlatan tek ışık açık olan pencereden içeri sızan Dolunay ışığından ibaretti. Oturduğu sandalyesine ışık vurmuyordu ve haliyle yüzü gözükmüyordu ama masanın üzerine vuran ışık sayesinde elleri öylesine hoş bir renge bürünmüştü ki bu manzara bana bir süreliğine ortamın gerginliğini bile unutturdu.

Viski bardağını kaldırıp dudaklarına uzatırken bardak sanki bir sis bulutunun içinde kayboldu ve birkaç saniye sonra içindeki sıvı biraz daha azalmış olarak o sis bulutunun içinden çıkıp yeniden masaya dönüp tok bir ses çıkararak oraya kondu. Ne kadar süredir burada oturuyorduk bilmiyorum ama çalışma odasında konuşmamız gerektiğini söyleyerek herkesi ardımızda bırakıp beni buraya getirmiş ve içeriye başka kimseyi kabul etmeden kapıyı kilitlemişti; ardından söylediğinin aksine tek bir kelime bile etmeden bir şişe alkol ve bir bardak çıkarıp sessizce içmeye başlamıştı.

Saat ikiye geliyordu. Sessizliğin ağırlığını atmak istercesine derin bir nefes aldım ama nefesim titremişti. Gözünden kaçmadı. "Üşüdüysen camı kapat."

"Yok." Ben onun yüzünü görmesemde belki o benim yüzümü görüyordur diye başımı iki yanıma salladım. "Üşümedim Beyefendi." Temiz hava iyi geliyordu. Yeniden sessizliğe bürüneceğini düşündüm ama konuşmaya başladı, bu iyi miydi yoksa kötü müydü bilemedim.

"Sorunlarımız var." Sertçe yutkundum. Ses tonu... tasvir edecek bir kelime bulamamıştım ama huzursuz ediciydi. Halbuki kanımca alkolün etkisiyle uysal bir tınısı vardı ama bilemiyorum. Sessiz kaldım, kafasında bir konuşma olduğunu biliyordum ve bunu bölmek istemedim zaten söyleyecek bir şey de bulamazdım. Uzun bir sessizlik daha oldu.

"Bazen bana uygun olmadığını düşünürdüm ama hayır; ben sana uymuyorum." Parmaklarımı diz kapaklarıma sıkıca bastırdım. Barışmıştık, barışmıştık değil mi, o an sadece beni teselli etmek için sarılmamıştı bana?

BEYEFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin