37. Bölüm: "Gurbet ve Vuslat"

11.6K 968 1.3K
                                    

24.05.2024
Bölüm şarkısı: Göksel İpekçi - Ben Gibi

Merhabalar. Bu bölüm aslında çok uzun bir bölümdü ama baktım bitmiyor dedim bazı şeyleri diğer bölüme bırakayım.

Oy sınırı hakkında şunu demek istiyorum: Bölümler oy sınırının geçildiği haftanın cumasında geliyor. Yani perşembe de geçilse cuma geliyor, salı günü geçilse de cuma geçiyor.

Sınır için yine 850 diyeceğim çünkü şu ara biraz zamana ihtiyacım var 850 geçen bölümde hemen dolmamıştı. O halde sizi bölümle bırakıyorum. Yorum yapmayı unutmayın lütfen.

İyi okumalar...

Her şey rızıktır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Her şey rızıktır. Aşk da rızıktır tıpkı sıcak bir tabak aş gibi.

Rızık değişmez, azalmaz ya da çoğalmaz. Çaba şarttır elbette, zira emek her şeyi güzelleştirir ancak insan rızkı olmayan için çabaladıysa eğer uğruna verdiği savaşlar kişinin imtihanı olur, hatta belki de cezası. Meryem, Cihan'ın rızkıydı; Avram ise benim imtihanım oldu. Ve ona sorsanız ben de muhtemelen onun için bir cezaydım.

"Açmıyor mu?" Telesekreterin sesini duymamla gözlerimi karşımda duran Meryem Hanım'dan çekmeden başımı iki yanıma salladım, oflayarak bir ileri bir geri yürümeye başladı. "Evde değil, kendi evinde değil, nerede bu adam?" Köşkten ayrıldığımızdan beridir yaklaşık üç saattir Cihan abiyi arıyorduk ama nereye baktıysak da hala bulamamıştık.

"Bu saatte içer mi?"

"Yok, öyle üzülünce kendini alkole vuran tiplerden değildir Cihan."

Sessizce düşündüm ama aklıma hiçbir şey gelmedi. Başımı sessizce yan koltuğa çevirip neşesine gölge düşen kadına bakınca buruk bir şekilde gülümseyip "Üzülmeyin." dedim. "Cihan Bey nerde bilmiyorum ama illaki bulacağız ve o zaman bir bebeğiniz olacağını öğrendiğinde eminim ki havalara uçacaktır." Asılan yüzü yeniden bir gülümseme ile aydınlanırken bana umut dolu gözlerle baktı.

"Sevinir değil mi Utku, affeder beni?"

"Affetmez mi?" derken kelimelerin kalbimde yarattığı sızı sesimin pürüzlü çıkmasına sebep olmuştu ama üzerinde durmadım. "Yılların ardından sevdiğine kavuşan bir insan için çektiği acılar ancak o aşkı daha da değerli kılar." Söylediklerim umut vericiydi ama ses tonumu duyunca onun da ifadesine hüzün bulaştı.

"Avram ile olan durumunu-"

"Gerek yok Meryem Hanım." derken ses tonumda herhangi bir agresiflik yoktu ama bu konuları konuşmak istemiyordum. "Gerçekten hiç gerek yok." Yüzüme bakarken ifadesinde bir çekince ve mahcubiyet görünce elimi eline uzattım. "Sizin ne benim ne de kardeşinizin kötülüğünü bir an olsun istemediğinizden şüphem yok. Size kızdığım yahut kırıldığım anlar oldu evet ama içten içe hiçbir zaman bile isteye kötülüğümü arzu etmediğinizi biliyordum."

BEYEFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin