19. Bölüm: "Zafiyet"

25.6K 1.5K 3.7K
                                    

26.02.2022
Bölüm şarkısı: Sezen Aksu - Onursuz Olmasın Aşk

Merhaba.

Yani tarihte de bu ilk ve sondur onu söyleyeyim, bir daha bu kadar hızlı bir bölüm yazabilir miyim; sanmam.

Bu bölüm için bolca yorum istiyorum, gerçekten istiyorum. Bir sonraki bölüm için beni motive edin. (:

Neyse sizi daha fazla tutmayayım ben.
İyi okumalar...

"Oğlum ben çok heyecan yaptım şu an, neden çağırdı ki bu adam beni?" Doğrusu ben de Beyefendi'nin, Hüseyin'i neden görmek istediğini anlamamıştım ama belki de benim çok sevdiğim arkadaşım ile tanışmak istemişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Oğlum ben çok heyecan yaptım şu an, neden çağırdı ki bu adam beni?" Doğrusu ben de Beyefendi'nin, Hüseyin'i neden görmek istediğini anlamamıştım ama belki de benim çok sevdiğim arkadaşım ile tanışmak istemişti. Eğer durum buysa bu beni mutlu ederdi ama meselenin netliğinden tam anlamıyla emin olamadığım için biraz gerilmiştim. Hüseyin onun nasıl biri olduğunu bilmiyordu ve şimdi kalkıp tabiri caizse bir patavatsızlık etmemesi konusunda uyarırsam da bana gücenebilirdi, bunun olmasını asla istemezdim. "Heyecanlanacak bir şey yok, Beyefendi kötü biri değildir ama biraz ketumdur o sebeple çok konuşmadığın takdirde bir sorun olmaz." Umarım.

"Eyvahlar olsun."

"Ne oldu?" diye sordum. Hey Allahım, ben de gerilmiştim şimdi iyi mi. "Oğlum ben heyecan yapınca çeneme vuruyor ne yacağım?"

"Aman Hüseyin." Ellerimi hafifçe kaldırıp teslim olurcasına yüzüne baktım. "Vurmasın gözünü yüzünü seveyim."

"Tamam tamam." derken çoktan müştemilattan çıkmış verandaya doğru ilerliyorduk. "Hem bende şeytan tüyü var, kesin çok sever beni." Nihayet verendaya geldiğimizde kalbimde taht kuran adam hasır sandalyede hafiften yan ama heybetle oturuyordu. Bacak bacak üstüne atmıştı ve bir kolunu sandalyenin kolçağına düz bir şekilde koymuşken sol kolunu sadece dirseği kolçağa baskı yapacak şekilde sabitlemiş, parmaklarını çenesinde sabitlemişti.

Önce bana kısa bir bakış atıp ardından Hüseyin' baktı, bıçak gibi keskin bir ifadeyle onu baştan aşağı şöyle bir süzdü. Çenesinde duran parmakları orayı hafifçe okşamaya başladığında yeniden bana döndü ve dudaklarına tek taraflı bir sırıtış yayılırken yutkundum. "Demek şu meşhur Hüseyin sensin?" Aslında buraya kadar her şey iyiydi ama Hüseyin adını duyar duymaz karnında birleştirdiği kollarını ayırdı ve müthiş bir hızla öne atılarak "Öpeyim beyim." dedi.

Beyefendi böyle bir şeyi beklemediğinden olsa gerek aniden üzerine atılan çocuğun boynunu refleks diyebileceğim bir hızla yakaladı ve sertçe ittirerek kaşları çatık ama yüzünü kaplayan hayretle bana döndü, ayağı kalkmıştı. Hüseyin'in sırtı benim göğsüme çarpınca onu omuzlarından kavrayarak yanıma çektim. "Üstü arandı mı bunun?"

"Ne?" Ne alaka ya?

"Ne, ne?" dedi, celalli bir sesle. "Ben kaç kez suikaste uğradım senin haberin var mı?" Kaşlarım çatılırken Hüseyin hevesle başını salladı ve "Arandı arandı." dedi, ses tonu çoşkulu geliyordu, demek ki Beyefendi'nin onu itmesine bozulmamıştı.

BEYEFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin