25.12.2020
Bölüm müziği: Nato - Chor Javon (Original version)Yeni bir yola başlıyoruz, umarım hepimize güzellikler getirir.
Önemli Uyarı!!!
Kitapta sınıf ayrımından bahsederken aylar öncesinden de dediğim gibi ırkçılığa da değineceğim ama öncesinde bu konuyla ilgili bir uyarı yapmak istiyorum. Yazdığım karakterlerin birinin yaptığı kötü bir eylem tamamiyle kurgusal akış için atılmış bir adımdır.
Karakterin kötü bir eylemde bulunması o karakterin mensup olduğu dine herhangi bir kötü atıfta bulunmak demek değildir!
Hepimizin de bildiği gibi her dini inançlarda iyi ve kötü insanlar vardır ve iyilik ile kötülük dini inançla bağlantılı değildir.
Karakterler üzerinden hiçbir dine saldırı olmamakla birlikte, aşağılama ya da üstünlük durumu da tamamen kitabın kurgusu çerçevesinde gelişir.
Kendim müslüman olmakla birlikte Hristiyan ve Yahudi olan tanıdıklarım da var her ikisi de gayet kibar, merhametli ve iyi insanlardır.
Kitapta ki karakterlerden yola çıkarak herhangi bir dine mensup kişilerin üzerine alınmamasını önemle rica ediyorum.
İyi okumalar.
Zaman adım adım önümüze serilen merdivene birer birer basamak ekleyip de, darağacına tırmandığımız günlerin öncesi de vardı. Güzel zamanlardı doğrusu. Kabul etmek gerek, her şeye rağmen sıra dışı bir çocukluğum olmuştu. Her şeye rağmen şanslı olduğumu inkar etmek nankörlük olurdu hiç şüphesiz.
O günlere geri dönebilseydim eğer hiç şüphesiz bunu yapar ve o günlerden birinde büyük bir mutluluk ve de sükut içinde çıkardım o daracağına. Bu dar-ı dünyadan yine göçer giderdim belki ama vedam heybetli olurdu en nihayetinde. Böyle rezil olmuş bir şekilde ölen ruhumun içinde hapis kaldığı bedenime bekçilik ediyor olmazdım belki o vakit.
Ne var ki ben, kendi hayatını bile kontrol edemeyerek birkaç yabancının elinde yitirilmesine mani olamayan küçük bir çocuktum haddizatında. Ben hala o küçük çocuktum. Değil zamanı geri alma lütfu, günümü yaşayabilme iradesi bile verilmemişti Allah tarafından bana. Yine de, yine de güzeldi. Yaşamaya değerdi. Yaşadığımı hissettirecek cinstendi.
Onu ilk gördüğüm anı ölsem dahi unutmamam.
Ah, neydi o öyle? Duygularımı ve hissiyatımı ifade edecek kelimeyi bulamışmıştım. On bir yaşında ki küçük bir çocuğun sınırlı kelime darcığında onun gibi bir adamı tasvir edebilecek tek bir sözcük bile yoktu. On bir yaşındaydım. O zamanlar cinsel yönelimden, arzulardan, hatta aşkın adından bile bi haberdim. Yine de taa o zamandan beri ona karşı içimde büyük bir saygı ve hayranlık peyda olmuştu. Evet ilk önce saygımı kazanmıştı ve hiç sönmeyecek olan yangının ilk kibriti o zaman çakılmıştı.
Büyük bir hayranlıkla taparcasına adadım kendimi ona. Bunu yaptığımda öyle küçüktüm, öyle küçüktüm ki, yaptığım bu şeyin bilincinde dahi değildim. Belki görseydim duygularımın nasıl da mutasyona uğrayarak evrileceğini korkar kaçardım o gün oradan. Ondan.
7 yıl önce...
Ayağıma vuran eski kunduramın acısına dayanmaya çalışarak annemin elini sıkıca tutup yürümeye devam ettim. Aldığı o derin ve boğucu soluklarını duyuyor, arada bir başımı kaldırıp anneme bakıyordum. Biricik anneciğim. Ne kadar da zayıf, ne kadar da acizdi. Biricik anneciğim, benim vefalı, çilesi yalnızca ölünce bitecek olan anneciğim. Elindeki eski ve gri mendili dudaklarına götürerek öksürünce beli büküldü. Mendili hemen avucunda bir yumru haline getirdi ve bana bakarak gülümsedi. Ben de mazlum bir tebessüm sundum ona. Bu nezle ne zaman bitecekti? Keşke balımız olsaydı. Ballı ıhlamur hemen iyi ederdi ağrıyan boğazını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYEFENDİ
RomanceBüyük bir hayranlıkla taparcasına adadım kendimi ona. Bunu yaptığımda öyle küçüktüm, öyle küçüktüm ki, yaptığım bu şeyin bilincinde dahi değildim. Belki görseydim duygularımın nasıl da mutasyona uğrayarak evrileceğini, korkar kaçardım o gün oradan...