15.01.2023
Bölüm şarkısı: Yasir Miy - Gidiyor musun?Selamlar. Bu aralar biraz modum düşük, üzerimde de bir halsizlik var. Umarım şu final haftasını atlatınca daha iyi olacağım. İnşallah sizler de iyisinizdir.
Bu bölümde biraz siyasi olaylar var o yüzden burada olanların tamamen kurgu olduğunu hatırlatmak istedim ve benim gerçeğin ne olduğunu umursamadan yalnızca kurgum için yazmam gerekeni yazdım.
Güzel yorumlarınıza çok ihtiyacım var o yüzden buraya beni sevdiğinizi -eğer seviyorsanız- söyleyerek bu güzel yorumlara başlayabilirsiniz. (:
Bu arada ufak bir not: Hala karıştıranlar ya da anlayamamış planlar var; kalın puntolu yazılar Utku'nun bakış açısından ve ince puntolu yazılar ise günümüzden birkaç ay sonrasından, Avram'ın düşüncelerine ait.
Keyifli okumalar...
Annemin ölümünden sonra Meryem'e çok bağlandım. Sebebi muhtaç hissetmem değildi. Küçüktüm ama o kadar da küçük değildim. Altı yaşındaki birçok çocuk üzerini değiştirip kendi başına yemeğini yiyebilir ve ihtiyaçlarını pekala dile getirebilir. Üstelik etrafımda dört dönüp her an her ihtiyacımı karşılamak için hazırda bekleyen birçok çalışan vardı.Meryem'e çok bağlanmıştım çünkü o zamanlar benim için devasa büyüklükte olan dünyada güvenebileceğim ve yanında güvende hissettiğim tek kişi o kalmıştı. Beni yıkamasını, birlikte yemek yemeyi ve hiç olmazsa ben uykuya dalana kadar benim yanımda durmasını isterdim. Bilemiyorum, bana kalırsa o kadar da ağır bir yük değildi ama ona ağır gelmişti. Belki beni yıkamak zor geliyordu ama onun dışında gerçekten de zor bir şey istemiyordum ondan.
Annemin ölümünden sonraki ilk anneler gününde Fırat'ın yanına gitmiştim ve ondan güzel bir buket hazırlamasını istemiştim. Elbette ki isteğimi derhal yerine getirdi. Meryem içindi elbette. Kızlar çiçekleri sever diye duymuştum ve o da sevinsin istedim.
Odasına gittiğimde ise buketi ona veremedim çünkü babayla konuşuyordu. Ona "Ben onun annesi değilim, bakamam." demişti. "Yatılı bir okula gönderebilirsin." Çiçeği ona vermedim elbette. Onun yerine arka bahçedeki iskelenin üzerine oturdum ve çiçeklerin yapraklarını tek tek koparıp suya attım.
O gün, ben Meryem'in ne annem ne de ablam olduğunu anlamıştım; çiçekler ise boş yere ziyan olduğuyla kalmışlardı.
Beni yatılı okula gönderirlerken bana sıkıca sarılıp ağlamıştı. Neden ağladığını hiç anlamam, mutlu olması gerekmez miydi? "Sürekli görüşeceğiz, her hafta sonu eve gelirsin birlikte gezeriz." demişti ama hiçte öyle olmamıştı. Üç ay tatillerde bile çoğunlukla yaz okulu adı altında okulda kalmıştım. Çok nadir köşke geldiğim zamanlarda ise benimle dışarı çıkmamıştı.
Sorun değil.
Yine de aileden bu kadar soyutlanmış olmam o zamanlar kendimi kötü hissettirmedi desem yalan olur. Alisa'nın doğum yaptığını eve geldiğimde görmek büyük bir şok etkisi yaratmıştı. Hamile olduğundan bile haberim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYEFENDİ
RomanceBüyük bir hayranlıkla taparcasına adadım kendimi ona. Bunu yaptığımda öyle küçüktüm, öyle küçüktüm ki, yaptığım bu şeyin bilincinde dahi değildim. Belki görseydim duygularımın nasıl da mutasyona uğrayarak evrileceğini, korkar kaçardım o gün oradan...