35. Bölüm: "Veda Sanrısı"

9.5K 1K 1.8K
                                    

19.04.2024
Bölüm Şarkısı: Manga - Dünyanın Sonuna Doğmuşum

Selamlar yeni bölümle geldim ama çok kısa bir şey demek istiyorum...

Hayatımda ilk kez bir kitabımda oy sınırı koyacağım çünkü hem okunma ve oy oranı arasında çok absürt miktarda fark var hem de oy sınırı koymak ve sınır dolunca yeni bölüm gelmesi vaadi beni düzenli yazmaya itecektir diye umuyorum.

10 bin tıklanma alan bölüme de 500 küsur oy takdir edersiniz ki çok da adil değil hani?

O yüzden bu bölüme hiç olmazsa 700 oy sınırı koyuyorum. Sınır geçince yeni bölümü size teslim edeceğim.

Keyifli okumalar...

Dünyanın en iğrenç duygu nedir?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dünyanın en iğrenç duygu nedir?

Pişmanlık mı?

Çaresizlik mi?

Korkaklık mı?

Bence hiçbiri. Bence bunların hiçbiri tek başına dünyadaki en iğrenç duygu sayılmaz. Bana sorarsanız eğer; dünyanın en iğrenç duygu nedir, diye...

Yetersizlik derim.

Yetersizlik duygusu öyle bir duygudur ki bir insanın algılarıyla oynayıp onu kendi zihninin korkunç senaryolarına kurban edebilir. Yavaş yavaş sömürür insanı; önce öz güvenini emer sonra onu obsesif bir paranoyağa dönüştürür ve nihayetinde kişi kendini hiçbir yere, hiç kimseye ait hissedemeyip artık geriye ondan sömürülecek bir kırıntı bile kalmadığında kurbanını mutlak yalnızlığın, mutlak sevgisizliğin ve sonsuz bir mutsuzluğun içinde boğarak tamamiyle yok eder.

Yetersizlik duygusu, benim gibi bir adama bile kendini sorgulatabilir; hatta sorgulatmanın da ötesine geçip benim gibi bir adama bile kendini zayıf, güçsüz ve aciz hissettirebilir. İşte bu yüzden dünyanın en iğrenç duygusu nedir diye sorulsa hiç şüphesiz yetersizlik derim.

Karşımdaki adama bakarken gözlerinden akan tüm gerçeklere rağmen dişimi sıkıp ketumluğumdan ödün vermedim. Çünkü lanet olası karakterim gereği şartlar ne olursa olsun ben, kendimin de bu duygunun ağına düşmüş bir kurban olduğumu itiraf etmem; bırak birine söylemek, kendime bile itiraf edemem.

Yüzüme biraz yorgun, biraz alaycı ve biraz da küçümseyici bir tebessüm otururken göz temasımızı kesmedim. Dudaklarımı konuşmak için araladığımda kuruyan deri gerginliğe dayanamayarak çatladı ama bunu umursadım, acımamıştı.

"Gümüş gözlü derdi sana." Sakince eğilip karşımdaki figürün gözlerine daha dikkatli baktım. Gördüğüm manzara bu sıfatı anlamlandırmaya yetmediğinde hafifçe kaşlarımı çatıp başımı belli belirsiz omzuma doğru eğdim. "Anlamıyorum..." diye mırıldanırken elimi refleks olarak kaldırıp görüntüye uzattım.

BEYEFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin