26.04.2024
Bölüm Şarkısı: Eylem Aktaş - DalgakıranMerhabalar, söz verdiğim gibi yeni bölümle geldim ama oy sınırı tahminimden çok önce dolduğu için çok zorlandım.
Bu bölüm için sınır olarak 850 oy diyelim.
850 oy gelince bölümü size teslim edeceğim.O zaman iyi okumalar...
Hazır bisküvi ve kekleri tabaklara pay ederken her boş anımda beni yakalayan hüzün yeniden üzerime çöküp göğsüme oturdu. Acıyı görmezden gelmeye çalışıp kendime zamanla bunun azalacağına yahut hiç olmazsa alışacağıma dair telkinler vermeye çalışıyordum ama ne yazık ki hayatın devam ediyor oluşu beni üzerimdeki sorumlulukları erteleme isteğimden menediyordu. Hal böyleyken evde oturup en azından bir süre için de olsa yasımı tutmak yerine ödevimizi tamamlayabilmek için evime gelen misafirlerime ikram hazırlamak zorundaydım.Tepsiyi alıp dikkatli bir şekilde salona girdiğimde masanın başından kalkamayan Selen sadece başını çevirip yüzüme bakarken Evren de tepsiyi koyabilmem için yer açtı. "Yardım talebimi kırk saat mutfakta kalıp ödevden yırtmak için mi kabul etmedin acaba?" Selen'in sahte asabiyetine karşılık ben de neşeden yoksun bir tebessüm kondurdum dudaklarıma. "Mutfakta duracağım fazladan beş dakikayla yapmaktan kurtulacağım kadar basit bir ödev olsaydı kendim tek başıma da hazırlardım." Mutfaktan salona taşıdığım masanın etrafında dolanıp kendi yerime oturdum. "Nerde kalmıştık?"
"Ben görsel arıyorum, Selen bilgileri ayıklıyor. Sana da İspanyolca ve Rusça makale attım, onları çevirebilirsin." Evren'in sözü bitince başımı sallayarak laptopu önüme çektim. Bir süre sessizlik oldu ama sonra Selen'in hafif mırıltısıyla başımı ekrandan kaldırdım. "Bu kadar dili nasıl öğrendin?" Soru anında genzimde bir taşa dönüşüp nefesimi kesti. Basit bir soruydu ama bana neredeyse diğer her şey gibi onu hatırlatıyordu ve bu da sürekli olarak nefesimin kesilmesi anlamına geliyordu.
"Yetiştiğim yerdeki insanlar bana çok fazla imkân sundular." Sessizce yutkunarak ufak bir ekleme yapma ihtiyacı daha hissettim. "Sağ olsunlar, emekleri çok." Selan suratıma kısa bir bakış attı ancak her nedense hiçbir şey demeden sessizce önüne döndü. Sanırım halimden canımı sıkan bir noktaya parmak bastığını fark edip sessizce o parmağını çekmişti. İnce düşünceli olması çok hoştu ama gel gör ki her noktam hassastı benim, daha bol bol parmak basacaktı insanlar.
"Siz ikiniz de hazırlık okumamıştınız değil mi?" Evren'in sorusuna karşılık başımı iki yanıma salladım ama başını kaldırmadan sorduğunu fark edince "Hayır." diyerek sözlü olarak da ilave ettim. "Ben de okumadım." Kısaca başını sallayan Evren daha fazla bir şey demedi. Onun da pek keyifli olduğu söylenemezdi. Sanırım yakın zamanda abisini kaybetmesi hala daha üzerindeki etkisini koruyordu.
"Evren." Dudaklarımı açar açmaz pişman oldum ancak yüzüme bakında yutkunarak devam etmek zorunda kaldım. "Ben geçtiğimiz mezuniyet törenine katılma imkânı bulmuştum ve okul birincisi olarak abini de görmüştüm. Demek istediğim başın sağ olsun, acın taze olmalı ve eğer herhangi bir konuda yapabileceğim bir şey olursa kendi adıma yardımcı olmaktan mutluluk duyarım." Dilimi ısırarak kendime lanetler ettim. Sözde destek olacağım derken belki de çocuğun yarasını yeniden deşmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYEFENDİ
RomanceBüyük bir hayranlıkla taparcasına adadım kendimi ona. Bunu yaptığımda öyle küçüktüm, öyle küçüktüm ki, yaptığım bu şeyin bilincinde dahi değildim. Belki görseydim duygularımın nasıl da mutasyona uğrayarak evrileceğini, korkar kaçardım o gün oradan...