18. Bölüm: "Sessiz Fedalar"

20.7K 1.5K 3.4K
                                    

20.02.2022
Bölüm şarkısı: Can't get you out of my head (cover) - Annenmaykantereit x parcels

Üzgünüm Avram ama bunu da dinlediğini biliyorum. (:

Merhabalar.
Çok tutmayacağım. Sadece oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız çok mutlu edersiniz. Evet mutlu olmam için bunlar yeterli.

Sizi seviyorum.

İyi okumalar...

İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tık tık tık.
Kapı tıklatıldı ama açılmadı.
Zaten o hep böyle yapardı, kapıyı tıklatırdı ama asla açmazdı.

Ellerimi masaya yaslayarak zordan da olsa yerimden kalktım ve hafifçe kapıyı araladım. Gözlerini ilk defa bir baruta benzettim; ışığını kaybetmiş ama yanmaya hazır. İlk defa bir kibrit çakarak gözlerindeki o yangını ben başlatmak istedim; bu defa yanmak için değil, o da yansın diye.

"Daha ne kadar o odada duracaksın?" dedi, içeri girmeye meyletmeden. Cevap vermedim ama çok uzun süre durmaya niyetim yoktu. "Gizlenmene gerek yok Utku, mahkeme kararı ile aklandın sen."

"Aklandım mı?" diye sorarken sesimde ne bir alay vardı ne de bir kinaye. Sahiden ne düşündüğünü bilmek adına sorulmuş bir soruydu bu ama gerçek şu ki aslında ne düşündüğü artık umrumda bile değildi.

Bir saniye durdu. "Senin bir kabahatin yok." İkna edici bir baskı vardı sesinde. "Sadece masumiyetinin kanıtlanması gerekiyordu ve o da kanıtlandı. Üzülmek istiyorsan üzül ama kendini suçlama."

İşte şimdi yüzüme iradem dışında bir tebessüm yayılırken gözlerimi ağırca kapatıp araladım, aldığım ilaçların etkisiydi bu. "Suçladığım kişi ben değilim." Başını hafifçe omzuna yatırarak hafifçe gözlerini kıstı ve "O halde kim?" diye sordu, biliyordu cevabını. Zaten her zaman her şeyi bilirdi ama hep itiraf ettirmek olmuştu gayesi. Severdi çünkü insanı terletmeyi.

Kapıyı kapatacağım sırada eliyle durdurunca ona bıkkın bir bakış attım. "Utku şu ilaçları bana verir misin? Seni iyice uyuşturdular, günde kaç tane içiyorsun?" Kalan son gücümle kapıyı kapatarak anahtarı çevirdim ve yeniden masaya ilerledim.

Nerede kalmıştık... evet, evet hatırladım.

Biri öpmüştü beni, bir kız mıydı bu? Öyle olmalıydı evet, bir kızdı.

Karşımda dikilen tumturaklı beden bir elini cebinden çekmeden yavaş adımlarla yanıma geldi ve başını hafifçe eğip çenemi kavrayarak dudaklarıma baktı, hemen akabinde içinde hoş duygular barındırmadığına emin olduğum bir şekilde dudaklarını büzdü; iğrenti miydi bu yüzündeki ifade?

İğrendiği şeyin benim dudaklarım dolayısıyla ben olduğumu idrak ettiğim an kaburgamı deşerek kalbime kadar ulaşan ve oraya saplanan bir acı hissettim. Kramp gibiydi bu ancak midemde hissettiğimde dayanılabilir seviyede olan bu sancı kalbimde olduğunda dayanması çok daha güçtü.

BEYEFENDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin