03.08.2021
Bölüm şarkısı: Nur Yoldaş - Sultan-ı YegahMerhaba.
Yeni bölüm geldi.
Şu zor günlerde biraz olsun kendinizi iyi hissetmenize, yüzünüzde bir tebessüm olmasına sebep olabilirsem çok mutlu olurum.Okuyanlar; lütfen emeğimin karşılığı olarak oy verip yorum yapmayı unutmayın. Bu benim için önemli.
İyi okumalar...
Köşeye sıkışan bir kimsenin artık tercih hakkı yoktur; yapacağı son şey saldırmaktır. O yüzden hayatım boyunca kimseyi köşeye sıkıştırmadım; kimsenin elinden farklı bir yola girme tercihini almadım.
En azından bilerek...
Beni Beyefendi büyütmüştü. Ben yalnızca ona aşık bir budaladan ibaret değildim. Onun gözleri olurdum gerektiğinde; elleri, kimseye açmadığı yüreği olurdum ve hissederdim.
Ve iç güdülerim çığlık çığlığa bağırıyordu; gereğinden fazla ortada olan hiçbir şey göründüğü kadar basit değildir.
Tüm güzelliği ile yerde uzanan ata baktım. Gözleri açık olan Gümüş hala çok güzeldi ama şimdi büyülemiyordu insanı. Gözlerindeki ışık sönmüştü çünkü. İşte insanı en çok büyüleyen şeyin karşısındakinin ruhundan kopup gözlerinden yansıyan ışık olduğunu da o an öğrendim. İşte bundan mütevellit ruh bedenden çıkınca bakışlar da anlamını yitirir.
Beyefendi tembel adımlarla yanımdan geçerek samanların üzerine oturdu ve ellerini belki de kimseye dokunmadığı bir şefkatle atın yelesinde gezdirerek "Kızım." dedi kırık bir sesle. Hayatım boyunca sesindeki bu kırılmaya ilk kez şahit olmuştum ve bunun son olmasını diledim. Gümüş'e çok üzülmüştüm ama Beyefendi'yi hayatım boyunca ilk kez böyle görüyordum ve bu hali beni kahretmişti.
"Güzel kızım benim; ne oldu sana?" Elleri titredi, göğsünden sanki büyük bir yükü atmak ister gibi nefesini bıraktı ama nefes alıp verdikçe yükü de artıyor gibiydi. "İyi bakamadım mı ben sana Gümüş, yalnız mı kaldın sende?"
Sende...
"Avram yapma, hadi kalk." Meryem Hanım ona doğru bir adım attı ama Beyefendi başını kaldırarak sadece babasına baktı. İshak Bey hiçbir şey demeden oğlunun bakışlarına karşılık verirken onda kendimi gördüm. O da tıpkı benim gözlerini kaçırmak istedi ama Beyefendi'nin bakışlarından kurtaramadı gözlerini.
En sonunda sertçe yutkundu ve "Ben sana aynı türden bir tane daha getirteceğim." dedi. O da biliyordu konunun atın türü ve değeri olmadığını ama bir çare kaçmaya çalıştı. Küçük bir çocuğu avutmak ister gibiydi ama oğlu küçük bir çocuk değildi; en azından artık değildi. Beyefendi'nin dudaklarına keder ve kin dolu bir tebessüm yayılırken atın yelesini yavaş yavaş okşamayı bırakmadan bakışlarını bu defa Alisa Hanım'a çevirdi ama babasına hitaben mırıldandı. "Hep öyle diyorsun ama gelen gidenin tırnağı bile etmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYEFENDİ
RomanceBüyük bir hayranlıkla taparcasına adadım kendimi ona. Bunu yaptığımda öyle küçüktüm, öyle küçüktüm ki, yaptığım bu şeyin bilincinde dahi değildim. Belki görseydim duygularımın nasıl da mutasyona uğrayarak evrileceğini, korkar kaçardım o gün oradan...