twelve

26K 1.6K 524
                                    

Akşın

Aşağıdan gelen sesleri umursamamaya çalışıp komodinin üzerinde duran kulaklığımı telefona taktım ve önüme çıkan ilk şarkıyı açıp kendimi bu kötü yaşantıdan soyutladım. Tek yapabildiğim şey şarkılara sığınmaktı, kulaklarımı tıkayabildiğim tek yoldu aslında. Bir aralar kitaplarada sığınmayı seçsemde gelen gürülteden okuduğum kitaba odaklanamıyordum...

Aslında bakacak olursam hayatımdaki kısır döngüden kendimi ne kadar soyutlamaya çalışsamda bundan kaçamıyordum, kaçmama izin vermiyorlardı. Her an tetikte bekliyordum acaba ne zaman evimiz seslerle süslenecek diye. Evimiz, evimiz demiştim öyle değil mi? Yazık, hala burayı evim olarak görmem beni yaralasada başka gidecek bir yerim veya evet o'na sığınacağım biri yoktu maalesef ki... beceremiyordum kaçıp gitmeyi ya da bilmiyorum beni burada hala tutan şeyin ne olduğunu.

Her geçen gün kendimi daha fazla kandırmaktan başka bir şey geçmiyordu elime, ne taraftan bakarsam bakayım haklı göremiyordum bir türlü yaşanan olayları. Önceleri ben mi abartıyorum her evde yaşanılır diyordum ama yine kendimi inanmak istediğim ama gerçek olmayan birtakım şeylere inandırmak beni gerçekten huzursuz ediyordu.

Sesler gittikçe daha fazla yükselmeye başlamıştı ve artık son ses dinlememe rağmen seslerden kaçamıyordum. Babamın sesini iyice yükselttiğini duyduğumda kulaklıklarımı çıkarıp komodinin üstüne bıraktım ve uzandığım yerden doğruldum sanırım gidip bakmam en doğrusuydu. Bunun bana iyi hissettirmeyeceğini bilsemde onları durdurmanın başka yolu yoktu ne yazıkki... kaderin oyunuydu işte, bir taraf mutluluktan deliriyorken ben ise seslerden delirecektim sanırım. Maalesef ki ailemizi biz seçemiyorduk ve neler yaşayacağımızıda.

"Bıktım ulan sizden, senden de bıktım o kızından da. İkinizde bir işe yaramıyorsunuz. Her gün aynı terhane!"

Kimisi aile konusunda şanslıyken benim açımdan pekte öyle olmamıştı, içte yaşıyordum çoğunlukla her şeyi ve de ne bileyim hiç dışarıya yansıtmak gelmemişti içimden. Bilmem, belkide acıyarak bakılan bir kız olmak istemediğimdendir. Belkide şu ana kadar beni ben olduğum için sevecek biri olmadığındandır...

"Zırvalamayı kes Harun çok istiyorsan bu evide benide terk edebilirsin ama nafaka belini bağlıyor tabii. Boşanamıyoruz da senin şu paragözlülüğün yüzünden!"

Merdivenlerden hızlıca inerken ayağımın dibine fırlatılıp parçalara ayrılan ödülüme baktım, bu ödülü ortaokulda katıldığım yarışmada kazanmıştım. Yarışmaya katılırken o kadar heyecanlıydım ki elim ayağım titriyordu, buz gibi olmuştum heyecandan ve stresten. Gerçekten benim için önemliydi çünkü eğitim hayatımda da önemli bir adım atmama vesile olmuştu. Ödülü kazandığımda mutluluktan havalara uçmuştum aslında kesin kazanırım gibi bir düşüncem olmamada beklediğim gibi olmayıp ödül bana kendisi gelmişti.

Hak etmiştim, hak ettiğimi düşünüyordum en azından. Ödülü bana verirlerken gözlerim okulun bahçesini taramıştı milim milim ama ne gelen vardı ailemden ne de eve geldiğimde tebrik eden, işte o zaman anlamıştım onların gözünde bir eşya kadar değerli olmadığımı.

Hoş, birbirlerinide değer vermiyorlardı ya, beynimin içinde sürekli dönüp duran sorular vardı. Madem birbirlerini sevmiyorlardı neden hayatlarını birleştirmişlerdi ya da neden beni dünyaya getirmişlerdi? Gibi tonlarca soru vardı kafamın içinde ama cevaplarını bir türlü bulamıyordum, kendime açıklayamıyordum. Kendimi 'şu' diye adlandırdığım bir cevaba da inandıramıyordum. Çünkü yoktu! Zaten birbirlerini sevip saymazken kızlarınıda sevip sayacaklarını düşünmüyordum, onlar için sadece mecburiyettim. Bakmaları gereken bir mecburiyet...

"Ben seni uyarmıştım, korun demiştim sana! Gittin hamile kaldın ben sanada kızınada bakmak zorunda mıyım lan!"

Cebime para koyup okula göndermekten ya da karnımı doyurmaktan başka bir şey yapmamışlardı bu yaşıma kadar. Babam elimden tutup lunaparka götürmemişti, pamuk şeker almamıştı. Annem benimle oyunlar oynamamıştı, hastalandığımda benim başımda saatlerce beklememişti aksine gider uyurdu. Doğum günümü hiçbir zaman kutlamamışlardı, arkadaşlarımla buluşmama izin vermezlerdi, arkadaş edindiğim zaman öfkelenirlerdi onlara göre kurduğum arkadaşlıklar benim kafamı karıştırıp ailemle aramı bozan varlıklardı. Halbuki haberleri yoktu bizim hiçbir zaman bir aile olamadığımızdan, hiçbir zaman sevgiyle büyümediğimden haberleri yoktu. Varsa yoksa kendi rahatlarıydı onlar mutluysa evde şenlik olurdu.

Vamos Nos Encontrar & TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin