fifty - nine

8.4K 574 61
                                    

Gece bölümü yüklüyorum yine çünkü deli dürttü ve şu an yazdım...

&

Sergen

"Ya ne gerizekalı bir adamsın sen ya!" Tuğrul koltukta ki battaniyeyi yüzüme doğru fırlatırken dışından da sövmeye devam ediyordu. "Yemin ediyorum onca yolu boşa geldik. Çükünü biplediğimin Sergen'i seni." Koralp alttan alttan Tuğrul'un söylenmelerine sırıtırken telefonum titremeye başlamasıyla hepimiz oraya döndük.

Sorun şu ki telefonum neredeydi?

"Telefonum bipleniyor hanginiz müsait bir yerinize aldınız acaba?" Tuğrul'un derin derin nefesler aldığını gördüğümde Kavin'in yanına sokuldum. Beni ancak o koruyabilirdi. Tuğrul'un telefonumu kucağıma doğru fırlatmasıyla aramayı cevaplandırdım. O da sandalye çekip oturmuştu.

"İyi misin ne oldu çok merak ettim ya. Kimse de arayıp haber vermiyor sağolun cidden." Tuğrul ya sabır çekerek arkasına yaslanırken Koralp hızlı davranıp Akşın'a cevap verdi. "İyi iyi bir şeyi yok sadece paranormal şeyler okuyup yatamamış. Onca yolu boşuna geldik anlayacağın." Akşın rahatça nefes alırken Kavin alttan gülüyordu çünkü Tuğrul'un şu anki surat ifadesi benim ağzıma sıçacağına dair güzelce mesaj veriyordu.

"Onunla da sınırlı kalmamış beyefendi. Pardon küçük çocuk mu demeliydim pek bilemedim ne denir bu durumda. Korkudan altına sıçmış tabii o detayı lütfen atlamayalım Koralpciğim!" Kavin kendini tutamayıp kahkaha attığında Koralp'in göz devirmesiyle şirin şirin baktım. Belki beni Tuğrul'un eline vermezdi...

"Ay yok artık şaka herhalde bu?" Akşın'ın verdiği tepkiler üzerine Koralp eliyle başını sıvazladı. Bunların arası da kötüydü vardı bir şeyler ama daha çözememiştim. Yakında çıkardı kokusu. "Altını bezle bir daha tuvalete gidemiyorsun madem korkudan. Bari sıçıp batırma parkelere."

Tuğrul'un göz devirdiğimde yanımda duran yastığı suratına attım. "Eşoğuleşek ne dalga geçiyorsun. Korktuk herhalde ne var?" Suratına çarpıp yere düşen yastığı bana fırlattığında ani manevarayla Koralp'in yanına uçtum. Yastık Kavin'in tam suratına gelirken anırmaya başladım. "Sergen seni gebertmemem için tek bir sebep söyle!"

Tuğrul'un çığırmasıyla koşarak içeri kaçtım. Bu manyak bu gece bana her şeyi yapabilirdi. O potansiyel onda vardı hissediyordum. Koralp içeriden kalkıp yanıma gelirken elinde tuttuğu telefonumu aldım. Sanırım Akşın kapatmıştı saatte epey geç olmuştu zaten, boşuna herkesi uykusundan etmiştim ama korkmuştum ve gerçekten de altıma yapmıştım.

"Ben gidiyorum bir şey olursa diye Tuğrul yanında kalacakmış artık ne olur bilinmez ha. Kavin iş başı yapacakmış yarın onu bırakıp oradan da eve geçeceğim." Koralp'in koluna yapışıp kapıyı da kilitledim. Onu yatağa doğru sürüklerken içeriden Kavin'le Tuğrul'un birbirini yediklerini işitmek çok da zor değildi. Sesleri buraya kadar geliyordu.

Sahi bu iki çifte de ne olmuştu anlam veremiyordum...

"Anlat bakalım sen onu bunu boşver de şimdi. Akşın'la sana ne oldu? Ne güzel ilişkiye başlamıştınız, ayrıca Kavin'le Tuğrul'u anlıyorum diyelim onlar didişmeden sürdüremez zaten de size ne oluyor?" Koralp sıkkınca nefes verirken gözlerini ovuşturdu. Cümlelerini mi seçmeye çalışıyordu bilmiyordum ama sanırım verecek bir cevabı yoktu.

"Ben de bilmiyorum Sergen. Anlamlandıramıyorum çok karışık her şey ve üst üste geliyor. Akşın'la bunu konuşsak iyi olacak ama o cesareti de kendim de bulamıyorum yavrum. Sanki her an inceldiği yerden kopacakmış gibi geliyor." Koralp'e sıkıca sarıldığımda omuzlarında ki yüklerin birazını bana vermesini diledim içimden. Çok şeyi kafaya takıyordu aslında bir sürü şey düşünüyordu kendini çok yoruyordu.

"Siz benim için çok değerlisiniz. 5'inizi de çok seviyorum inan. Konu Nisan mı bilmiyorum ama aranızda olan her neyse konuşmadan düzelmez zaten çiçeğim. Bu yüzden Akşın'la konuşman gereken konular var." Hiçbir şey söylemeden kafa salladığında usulca kalktı oturduğu yerden. Ben de beraberinde kalktığımda kıvırcık olan saçlarımı karıştırıp omzuma vurdu.

"İyi ki varsın grubun neşesi sen de olmasan yüzümüz gülmeyecek." Koralp'e tebessüm ettiğimde tekrar sarıldım ona benim için bir abiden farksızdı. Hepsine çok değer veriyordum ama onu çoğu zaman daha olgun biri olduğundan mıdır nedir abim olarak hissediyordum ve onunla konuştukça içimde bir şeyler öylesine rahatlıyordu ki bu hissi seviyordum.

"Çekmesine lan şu yorganı." Tuğrul'un ayağına tekme attığımda yattığı yerden doğrulup yorganı üzerimden çekti. "Aa terbiyesize bak ben nasıl yatacağım o zaman ayol." Üzerime atıldığında çığlık attım. Tam da özel yerime denk gelmişti dizi. "Tuğrul ölüyorum ben tut beni." Tekmeyi savurduğumda aşağı düşmesi bir olmuştu. serçe parmağını masanın kenarına çarptığında inledi.

Bu gece gazicilik oynuyorduk sanırım ve ikimizden biri kesin can verecekti...

"Çüküm çok acıyor Tuğrul." Ağlamaklı çıkan sesimle kendimi döndürdüğümde Tuğrul zıplaya zıplaya koltuğa oturmayı başarmıştı. Serçe parmağını eliyle tutarak kendinden geçmişti. Acısını çok iyi bilirdim çünkü sürekli vururdum. "Çükün kopsun Sergen parmağım yarıldı burada altını bezlediğimin çocuğu."

Çalan telefonla beraber birbirimize bakıp arayanı hiç siklemeyerek yuvarlanmaya başladık. O baştan bu başa ikimiz de mal mal yuvarlanıyorduk acıdan. "Seninle kalan aklımı sikeyim. Seni de sikeyim. Yapacağın işi de sikeyim. Okuduğun şeye de sokayım." Telefon hiç susmayarak ısrarla çalmaya devam ederken en sonunda yuvarlandığım yerden zor da olsa doğrulup arayanın kim olduğuna baktım.

Nisan arıyor...

"Nisan arıyor." Tuğrul'da yattığı zeminden kalkıp yanıma geldiğinde dönüp birbirimize baktık. Sanki bir şey olmuş gibi elim varmadı telefonu açmaya. Tuğrul'la bakışırken neden sabaha doğru karşı beni aradığını ikimiz de bilmiyorduk ve bana kalırsa çok garip bir durumdu. "Kesin bir şey olmuştur Tuğrul ben hiç iyi enerji almadım şu anda bak."

Tuğrul göz devirirken beni ittirip telefonu eline aldı. "En fazla ne olabilir ki gruba geri al diye arıyordur." Ona ciddi misin der gibi baktığımda burnunu kırıştırarak baktı bana. "Senin geri zekalılığın bana da geçmiş anlaşılan. Ne dediğimi de bilmiyorum."

Telefon ısrarla çalmaya devam ederken en sonunda Tuğrul dayanamayıp aramaya yanıt verdi. Hoparlöre aldığında önce hışırtı şeklinde yaprak sesleri geldi ardından da çalı çırpı sesleri kesik kesik nefes alış-verişleri de eklenince Tuğrul'la tuhaf tuhaf bakmaya başladık ekrana.

Nisan bir şeyden mi kaçıyordu, koşuyor muydu hiçbir şey anlamamıştım.

"Ç-çok kötü b-bir şey old-" Tuğrul'la pür dikkat Nisan'a odaklanırken masanın üstünde telefonumu aldı ve bana bakarak konuşmaya başladı Tuğrul. "Nisan, sen iyi misin?" Geri geri adımlayarak koltuğa düştüğümde Tuğrul bana ne oldu dercesine bakıyordu.

Tek bildiğim yolunda gitmeyen bir şeyler olduğuydu dediğim gibi hiç iyi enerji alamıyordum. Tuğrul sorsunu yineleyerek tekrar sorduğunda karşı taraftan cızırtı hariç hiçbir ses gelmemişti. "Nisan nefes nefesesin şu an koşmayı bırakman gerek önce soluklan, sonra neler olduğunu anlat bana."

Tekrardan çalı çırpı ve yaprak sesleri geldikten sonra Nisan'ın sesini duymuştuk. "Çok kötü bir şey oldu, çok kötü çok kötü. Durdurmak istedim ama yapamadım, kurtarın beni." Arkadan gelen siren seslerini duymamızla Tuğrul'la şok içinde telefona baktık.

Felaketler peşimizi mi bırakmıyordu anlamış değildim ama bundan sonrası pek iyi gitmeyecekti orası belliydi. Nisan hiç iyi değildi ve neler olup bittiğini bilmiyorduk bile. Tam konuşacaktım ki telefonun kapanmasıyla olduğum gibi kaldım. Tuğrul vakit kaybetmeden yeniden numarayı aradığında etrafı tek bir ses kapladı.

"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor..."

&

Yine bir kaos yine bir ben

Sizce ne olmuş olabilir, teorilerinizi buraya yazabilirsiniz..

Vamos Nos Encontrar & TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin