vne - special section

3K 140 36
                                    

Özel Bölüm.

Özel bölüm için çok beklettim biliyorum ama yeniden geldim, bu arada lgs ve yks'ye girmiş olanlar umarım en iyi yerleri kazanmışsınızdır.

Final bölümünde çok eleştiri ve linç yemişim aslında farklı sonla bitirmek hep kafamda vardı ben mutlu sonları sevmem ama sizler için özel bölüm yayımlayacağım final bölümünü beğenmeyenler bu bölümü final olarak kabul edebilirler.

Hoşgeldiniz yeniden 😙

&

6 Ay Sonra

Akşın.

"Tabaklar kimde ya, bulamıyorum resmen şaka gibi!" Söylene söylene oturduğum çimlerin üstünden kalktım ve masanın olduğu yere ilerledim. Kavin ile Tuğrul etleri pişiriyordu mangal başında, onlara gülümseyip önüme döndüm. İkisi ayrı eve çıkmışlardı, Tuğrul okuluna devam edip bir yandan da çalışırken Kavin'de dondurduğu okuluna yeniden başlamıştı, o da bir yandan açılıp bir yandan okuyordu. Kavin'in kardeşi Ayraz'da onlarla beraber kalıyordu daha bu sene yeni ilkokula başlamıştı. O kadar heyecanlıydı ki okulunun ilk günü hepimizin yanında olmasını istemişti bizden.

Biz de seve seve kabul etmiştik.

O kara geceden sonra hepimizin hayatı değişmişti, Turna Koralp'i bıçakladığı için kasten adam yaralama suçundan yargılanıp hapsi boylamıştı. Nisan ise yıllar sonra babasına kavuşmuş olmanın sevinciyle annesi ve babasıyla İzmir'de yaşamaya devam ediyordu. Ben babamla görüşmüyordum aylardır Nisan aradığında bahsediyordu ufak ufak ama ne yaptığı zerre kadar umrumda değildi benim. Alışmıştı ben sonuçta artık üzülüp ağlamıyordum.

Ya da kulaklarımı takıp masanın altına gitmek zorunda kalmıyordum.

Annem ise yeniden evlenmemişti, kendine bir ev almıştı orada yaşıyordu, homeoffice çalışıyordu arada bir yanına uğruyordum ama onunla yaşamıyordum. Sergen ise denizin başında oturmuş balık tutmayı bekliyordu gözüme o kadar tatlı gelmişti ki gülmeden edemedim, okulu bırakmış bu sene yeniden sözelden hazırlanıp gastronomi kazanmıştı. Yaz mevsimi bittikten sonra birlikte üniversiteye başlamış olacaktık onunla, ben ise ingiliz dili ve edebiyatı kazanmıştım. Sergen'le farklı kampüste olsakta en azından aynı okuldaydık bunun için seviniyorduk. İstanbul yazmıştık, Sergen İzmir'i ben ise Ankara'yı gerimde bırakmıştım.

Şu an olduğum kadar mutlu ve huzurlu hissetmemiştim kendimi hiç, evimde gibi hissediyordum bu çocukların yanında. Ailem dediğim insanlar beni istemezlerken sanal ortamda numara sallayıp kurduğum gruptaki insanlar beni kolları arasına almışlar, kol kanat germişlerdi.

Bazen en yakınından değil de yedi kat yabancıdan uzatılan el daha hayırlı oluyormuş, bunu öğrendim ben.

Düşüncelerimi bir kenara vuralım Tuğrul ile Kavin'i ardımda bırakıp Sergen'in yanına doğru ilerledim. Balık tutma bahanesiyle kendisini denize bırakmıştı, geldiğimizden beri saatlerce denizi izliyordu. Kovaya kısa bir bakış attığımda içinin boş olduğumu gördüm. Ben de Sergen gibi yapıp balıklarımı ileriye sabitledim. "Şefim, sanırım aç kaldık gibi görünüyor." Dedikten sonra Sergen omuz silkti, "Tuğrul et pişiriyordu en son ondan ne haber acaba Akşın kankam?" Gülerek sardım kollarımı iyice zayıflamış bedenine.

Koralp'ten sonra iyice çökmüştü.

"Pişmek üzerelerdir etler, hadi biz de kalkalım. Hem üşümedin mi sen hava serinledi." Ben ayağa kalkarken Sergen'de kalkmıştı, önden ilerleyecektim ki boş kovasına baktığını görmemle kovayı elime alıp Sergen'in koluna girdim. Kolunu sıvazlayıp onu teselli etmeye çalıştım. "Belki balık tutamamış olabilirsin ama en azından ölmediler öyle düşün." Diyip göz kırptığımda beraber güldük. Sergen kolumdan çıkıp eşyalarını topladı ve birlikte masaya doğru yürüdük. Tuğrul ile Kavin etleri pişirmişti, hızlıca sofra bezini masaya serdikten sonra yaptığım salatayı masanın üzerine koyduktan sonra marketten aldığımız karpuzu da Sergen'in önüne koydum.

Vamos Nos Encontrar & TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin