twenty - seven

21.5K 1.2K 188
                                    

Bölüm Şarkıları: Zakkum & Hatıran Yeter - Bora Duran & İnsan

Kafamın içinde bir sürü düşünceyle beraber evin yolunu tuttum, sanırım artık oraya gitmek istemiyordum. Adımlarım geri geri gitmek isterken yine de ilerlemeye devam ediyordum. İçimden gelmiyordu bazı şeyler, artık kavgalarına şahit olmak istemiyordum. Kriz geçirmemek için masanın altına saklanmak istemiyordum, yorulmuştum.

Madem birbirlerini sevmiyorlardı neden evlenmişlerdi o zaman ya da neden ben olmuştum? İstemiyorlardı ve onlara yük olan bir kızı neden yapmışlardı o zaman? Tek çocuk olmama rağmen yinede onlara fazlalık olarak geliyordum. Beni gözlerinde öyle görmek yıksa da bunu değiştiremeyeceğimi çok iyi biliyordum. Herkesin kendi ailesi çok değerliyken benim için kendi ailem değerli gelmiyordu.

Benim yaptığım bencillik miydi?

Yoksa masanın altına saklanmaktan yorulan bir kızın düşüşü müydü?

Evin önüne gelip durdum, burada geçirdiğim rezil ve kötü günler film şeridi gibi gözümün önünden geçerken yumruklarımı sıktım. Kapının önüne gelip anahtarla açtım. İçeriden gelen bağırış sesleriyle gözlerimi kapatıp bir 5 saniye verdim kendime. Hazır olduğumda ise içeri girerken yerdeki cam parçalarına basmamak için dikkatle yürümeye başladım. Annem ile babam benim geldiğimi bile fark etmeyip kaldıkları yerden kavgalarına devam ederken umursamadan çantamı yere fırlattım.

"Yazık size, gerçekten yazık. Gidin anlaşmalı olarak boşanın işte daha neyi zorluyorsunuz ki!" Sinirle onlara dönüp bağırdığımda annem elindeki çerçeveyi ayaklarımın önüne doğru fırlattı ve kollarını kenetleyip sandalyeye oturdu. Sanırım babamın bir açıklama yapmasını bekliyordu ama pek niyeti olduğunu söyleyemezdim. Elini saçlarından geçirerek arkasını döndü. Sanırım sakinleşmeye çalışıyordu. İşaret parmağını bana doğru sallayıp konuştu.

"Şımarık dünkü velete bak Nalan. Gelmiş bize ne yapacağımızı söylüyor." Söylediklerine devam ederken bir yandanda gülüyordu, sandalyenin üstünden ceketini alarak ekledi. "Annen bana nafaka almayacağını söylesin ve ben de buradan çekip gideyim. Başka türlü senin 18 olmanı beklemek zorundayız babacığım!" Kinayeli bir şekilde babacığım derken önümden öylece geçti, bir kere bile dönüp bakmamıştı bana. Kapı sesini duymamla beraber anneme baktım.

Oturduğu yerden kalkıp mutfağa ilerledi, hiçbir şeyi umursamaması beni dahada çok sinirlendiriyordu. Bir insan nasıl bu kadar umarsamaz olabilirdi anlamıyordum. Elinde tabakla mutfaktan çıkıp yanıma doğru geldi ve hazırladığı tabağı masaya bıraktı. Ona anlamaz gözlerle bakarken tabağı bana doğru ittirdi. "Yemeğini ye, sonra konuşacağız." Onun beni umursamamasına karşılık omuz silkip yemeğimi yemeye başladım. Kim bana nasıl davranıyorsa bende öyle davranacaktım artık. Çantamdan çıkardığı telefonum ve kulaklığımı bana uzattı. "Yine masanın altına girersen yanında bulunsun." Histerik bir şekilde güldüğümde kafa salladım.

"Sizin yüzünüzden olduğunu biliyorsun değil mi anne?" Bacak bacak üstüne atıp söylediklerimi duymamazlıktan gelmesiyle seslice ofladım. Bazen gerçekten bu hallerine sinir olmuyor değildim. "Seçkin'in neden böyle davrandığını merak ediyorsun değil mi?" Kafamı sallayıp konuşmasına devam etmesini söyledim. Evet, merak ediyordum. Çünkü neden benden nefret ettiğiyle alakalı bir fikrim yoktu. Ne yapmış olabilirdim ona karşı gerçekten bilmiyordum. Annem babama göre bana daha iyi davranıyordu, tamam ikisi birlikte kavga ediyorlardı ama annem bana karşı daha ılımlıydı.

"Nasıl başlamalıyım söze bilmiyorum Akşın ama sanırım artık bunu öğrenme vaktin geldi." Neyi öğrenme vaktim gelmişti? Evlatlıksın deseler sevinecek durumdaydım ve asla şaşırmazdım sanırım. Bekliyordum çünkü. "Neyi öğrenme vaktim geldi, anne?"

Vamos Nos Encontrar & TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin