Akşın
Tuğrul'la beraber tatlılarımızı yiyip hastaneye geçmiştik. Koralp'in babası Vural amca Tuğrul ve Sergenler için evi temizlettirmeye gitmişti. Onlar Koralpler de kalacaktı. Ben de eve gidecektim, çatısı olan bir eve işte. Aslında ne kadar gitmek istemesemde başka gidecek bir yerim olmadığı için maalesef kürkçü dükkanına tıpış tıpış geri dönmek zorunda kalıyordum.
Koralp'in odasının önüne geldiğimizde Tuğrul içeri girerken ben bekledim. "Hadi girmiyor musun?" Kafamı salladığımda koridorlardaki oturma yerlerinden birine geçip oturdum. Tuğrul'da açtığı kapıyı geri kapatırken Tuana onu durdurdu. "Sen içeri geç istersen biz kız kıza konuşuruz Akşın'la." Tuğrul benden onay almak için bana baktığında kafamı salladım. O içeri girerken Tuana benim yanıma gelip oturdu.
"Neyin var Akşın? İstersen benimle paylaşabilirsin ama konuşmak istemiyorsanda anlarım." Dudağımı ısırmaya başladığımda Tuana'nın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Ne cevap verecektim? Annem ve babam birbirleriyle sürekli kavga ediyorlar, biricik kızlarınıda evde istemiyorlar mı diyecektim?
Telefonun titremesiyle cebimden çıkarıp ekrana baktım. Babamdan mesaj gelmişti. Tekrar ediyorum, babamdan...
Baba: Neredesin?
Baba: Pasta aldık annenle beraber seni bekliyoruz.
Baba: Gelmeyecek misin?
Hiçbir şey olmamış gibi pişkin pişkin bana mesaj atması beni delirtiyordu. Parmaklarımı hızla klavyede gezdirip yazmaya başladım.
Akşın: 1 saat sonra gelirim.
Akşın: Bir şey mi oldu?
Baba yazıyor...
Baba: Doğum gününü kutlayacağız.
Baba: Unuttun sanırım.
Uygulamadan çıkıp ekrana baktığımda doğum günüm olduğunu görmüştüm. İyi de nereden hatırlıyorlardı ki? Daha önce hiç kutlamamıştık.
Akşın: Nereden biliyorsunuz benim bugün doğum günüm olduğunu?
Baba: Biliyoruz işte.
Baba: Senin gelmeni bekliyoruz.
Akşın: Tamam.
Akşın: Geliyorum.
Telefonu cebime koyup oturduğum yerden kalktım. Meraklı bakışlarla beni izleyen Tuana'ya tebessüm ettim. İyi bir kızdı, onu sevmiştim. "Bir yere mi gidiyorsun?" Dediğinde kafa sallamıştım. "Ağzın yok mu senin? Neden sürekli kafa sallıyorsun kızım." Gelip dudağımı kontrol ettiğinde güldüm. Kafa kızdı Tuana.
Karşıdan gelen Uraz ve Alper'i görmemle olduğum yerde kaldım ve Tuana'ya baktım. Uraz'a bakıyordu, onu dürtüp göz kırptığımda gülmüştü. "Ne var ya?" Söylediğine ben de güldüğümde ikimizde gülerken Urazlar anlamaz gözlerle bize bakarlarken Tuana onları geçiştirmişti. "Koralp uyuyor mu?" Uraz'ın sorduğu soruya Tuana hayır demişti.
Uraz'la Alper Koralp'in yanına geçerken biz de peşlerinden ilerledik. Koralp Tuana'nın açtığı Bahar Candan'ı izlerken gülmüştüm. Tam bir abiydi gerçekten. Tuğrul getirdiği tatlıyı Koralp'e yedirmeye çalışıyordu.
Fotoğraflarını çektim.
Her anı ölümsüzleştirmeyi seviyordum.
"Akşın elin dursa gözün durmuyor be yavrum." Tuğrul'un söylediklerine göz devirirken onları çektiğimi kastettiğini anlamıştım. "Sergen aşkım geliyor mu?" Alper'in Sergen'i sorması üzerine hepimiz gülmüştük. Sanırım Sergen'e kısmet çıkmıştı. "Evet, geliyor." Dediğimde Alper elini göğsüne koyup sırıtmıştı. "Geliyor iki gözümün çiçeği." Hepimiz söylediğine kahkahalarla gülerken tekrar telefonum titredi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vamos Nos Encontrar & Texting
Teen FictionSıkıntıdan patlayıp beş numara birden sallayıp, salladığı numaraları bir gruba toplayan kızımızın macera dolu yolculuğunda onu ve yeni tanıştığı arkadaşlarını bu yolculukta nelerin bekleyeceğini okumak istiyorsan, gel hadi. Sen de gruba davetlisin...