Loki ileri doğru atılıp boğazımı tuttu ve beni geriye doğru çekip sürücü koltuğuna yasladı. Ellerimle boğazıma sarılmış olan parmaklarını tutup biraz gevşetmeye çalıştım. Tutuşu sıkıydı ama nefes almamı engelleyecek kadar değildi. ''Sen kimsin?''
''Hayatını kurtaran kişi desem bırakır mısın?'' Dikiz aynasından yansımasına baktım. Kaşları çatık yüzü gergindi. Ben markete gitmeden hemen önceki yüz ifadesine benziyordu. Belki de o zaman da uyanıktı.
''Bu kulağa kötü bir şaka gibi geliyor.'' Boğazımdaki elini çekip arkasına yaslandı. ''Şimdi bana gerçekte kim olduğunu söyle Midgardlı.'' Parmaklarım biraz önce elinin olduğu yere gitti. Boğazımda ağrıyan yerleri hafifçe ovalarken bir yandan da dikiz aynasından onun yüz ifadelerini izliyordum ve her geçen saniye sanki kaşları daha fazla çatılıyormuş gibi geliyordu. ''İsmim Kasey.'' Kaşlarının çatıklığı yavaşça yok olurken yüzünde muzip bir ifade belirdi. ''Bunun benim için bir anlam mı ifade etmesini bekliyorsun Midgardlı.''
''En azından ismimle hitap etmeni bekliyorum. Küçük bir teşekkür için çoktan umudumu kestim.'' Birkaç saniye sessizliğin ardından tam bir şey söylemek için ağzını açtığında arkadan başka bir arabadan gelen korna sesi duyuldu. Benzin istasyonunun orta yerinde dakikalardır bekliyorduk ve arkamızda sıra olmuş araçların sahiplerinin sabrı tükenmişti.
Aracı çalıştırıp yola koyulduğumuzda aramızda bir anlaşma yapmışız gibi ikimizde sessizdik. Ancak bir saniye olsun gözlerini üzerimden ayırmamıştı. Delici bakışlarının altında arabayı sürmeye odaklanmakta zorluk çekiyordum. Yaklaşık on beş dakikalık bir sürüşün ardından yol kenarında uygun bir yer bulup arabayı park ettim. Tüm bu süre içinde eğer bana onu nasıl bulduğumu sorarsa nasıl cevap vereceğime dair yalanlar düşünmüştüm.
Arabanın kapısını açıp dışarı çıktığımda o da beni takip ederek arabadan çıkmıştı. Aracın dışında karşılıklı duruyorduk. Pek rahatsız oluyormuş gibi durmuyordu ve bu kısa bir süreliğine aldığım tüm pansuman malzemelerinin varlığını unutmama neden olmuştu. Ancak bana doğru bir adım attığında yüzünde çok kısa sürede belirip yok olan ifade bana unutmamam gereken birkaç şeyi hatırlatmıştı. Öncelikle karşımdaki adam normal birisi değildi ve hiçbir zaman bana tamamen ne hissettiğini söylemeyecek veya göstermeyecekti. Hep bir maskesi olacaktı ve yalan söyleyecekti. Bu durum her ne kadar karşımda duran adama hayran olsam da bunu görmezden gelmem gerekecekti. Loki güvenilmez birisiydi ve kendi çıkarları için beni kolayca feda edebilirdi. İçimdeki onun için seve seve kendimi veda edebileceğimi söyleyen sesi bastırmaya çalıştım.
''Pek konuşacak gibi durmuyorsun Kasey. Oysaki benim sormama gerek kalmadan bana neler olduğunu anlatırsın diye düşünmüştüm.'' Söze nasıl başlamam gerektiğini düşünürken arabanın bagajına doğru ilerlemeye başladım. Karşımdaki adamın usta bir yalancı olduğunu göz önünde bulundurarak yalanlarımı o anlamadan söylemem gerekiyordu. ''Seni dün gece buldum.'' Gözleri beni takip ediyor ve her adımımı izliyordu. Yutkundum ve daha sonra bunu yaptığım için kendime kızdım. ''Bir çöp konteynırının dibinde öylece yatıyordun.'' Bagajın kulpundan tutup içini açtım. ''Ölü gibi görünüyordun. Tenin bembeyaz olmuştu ve kendi kanın etrafında göl oluşturmuştu.'' Bir süreden sonra olayı bir hikaye gibi gördüğümü ve öyle anlattığımı fark ettim. Tüm o okuduğum çizgi romanlar bana yalan söylemem için yardım ediyordu. ''Orada kanamanı durdurdum ve seni sürükleye sürükleye evime götürdüm.'' Bagajın içinden içi pansuman malzemeleriyle dolu olan poşeti çıkarttım. ''Yaralarını temizleyip kapattım.'' Bagajın kapağını kapatıp geri Loki'nin yanına döndüm. Elimdeki poşeti ona gösterdim. ''Ve şimdi de pansumanını değiştirmemiz gerekiyor. Yoksa enfeksiyon kapabilir.''
''Anlatacakların bitti mi?'' Başımı olumsuz anlamda salladım. ''Hayır, henüz değil. Sana pansuman yaparken anlatmaya devam edeceğim.'' Arabaya yönelip arka tarafta biraz öncesine kadar Loki'nin oturduğu yerin kapısını açtım. ''Buraya otur. Daha rahat olur.''
''Önce anlatacaklarını bitir.'' Sol elimin başparmağı ve işaret parmağını kullanarak burnumun kökünü tuttum. Başım hafif öne eğikti ve şuan sabır diliyormuş gibi görüyor olmak için dua ediyordum. Başımı kaldırıp ona baktığımda hala aynı yerden beni izliyordu. ''Bak, sana neler olduğunu oturup uzun uzun anlatmak isterdim ama acelemiz var.''
Kollarını göğsünde bağlayıp aynı şekilde durmaya devam etti. Geri adım atmayacağı belliydi. Daha fazla inatlaşmamaya karar verip derince bir nefes aldım ve yalanlarımın geri kalan kısmını anlatmaya devam ettim. ''Her şey sabaha kadar iyiydi. Sen iyi görünüyordun ve endişe etmemi gerektirecek bir şey yoktu.'' Az önce Loki'ye oturması için işaret ettiğim yere kendim oturdum. Omuzlarımı öne düşürüp bu sefer de yorgunmuşum gibi bir görünüm elde etmeye çalıştım. Belki de editör olmak yerine oyuncu olmalıydım. Eğer bir oyuncu olsaydım bunların hiçbirini şuan yaşıyor olmazdım. ''Sabah evimin dışarısında bekleyen birisini gördüm.'' Tepkisini izlemek için yüzüne baktım. ''Bir kadın ama insan değil.'' Kaşları havaya kalktı. Yerinde kıpırdandı ve gergince durmaya devam etti. ''Boynuzları vardı ve teni maviydi.'' Yutkundum ve konuşmaya devam ettim. ''Bize okulda iki ayaklarının üzerinde dik bir şekilde durup düşünebilen tek canlılarının insanlar olduğu ve uzaylı diye bir şeyin var olmadığı öğretildi ve öyle bir kadını görmüş olmak...''Ellerimi havada sallayıp uygun bir kelime bulmaya çalıştım ama söyleyecek bir şey bulamadım. ''Biraz inançlarım sarsıldı anlıyor musun?'' Bu sözleri söyledikten sonra yanlış şeyler söylediğimin farkına varmıştım. Sonuçta bu evrende yıllar önce Loki dünyaya saldırmıştı ve tüm dünya uzaylıların varlığını görmüştü. Aradan yıllar geçmişti ve ben sanki ilk kez uzaylı diye bir şey duymuş gibi konuşuyordum. ''New York'da olanlardan sonra artık tüm bunları aşmam gerekirdi belki de ama anlaşılan insan böyle şeyleri kendi gözleriyle görmedikçe her şey yalan gibi geliyor.''
Oturduğum yerden kalkıp pansuman malzemelerini arabanın koltuğuna boşalttım. ''Sonra da aceleyle toparlanıp seni sürükleyerek arabaya bindirdim ve evden kaçtım işte. Ne yaptığımı anlayacak diye ne kadar korktuğumu tahmin bile edemezsin. Artık pansumanı yapabilir miyiz? Bir an önce yola koyulmak istiyorum. Kesin peşimize düşmüştür.'' Ona arkamı dönüp arabanın arka koltuğuna boşalttığım malzemelerle uğraşmaya başladım. Loki'yi kandırabildiğim için kendimle saçma bir şekilde gurur duyuyordum ve bu yüzden yüzümde engel olamadığım bir gülümseme vardı. Yüzümden o gülümsemeyi silmeye çalışırken arka koltukta malzemelerle olabildiğince oyalanıp kendime zaman oluşturmaya çalıştım.
''Belki de o uzaylı senin peşinde değildi. Neden kaçma gereği duydun ya da neden peşimizde olduğunu düşünüyorsun? Bunlar için bir neden mi var?'' Yüzümdeki gülümseme anında silindi ve malzemelerle uğraşmaya son verip hareketsizleştim. Hikâyemde açık vardı ve Loki bunu fark etmişti. Proxima Midnight'ın neden benim peşimde olduğunu düşündüğüme dair mantıklı bir açıklama bulmam gerekiyordu hemen.
Doğrulup tüm bedenimle ona döndüm. Gözlerimle yüzündeki her bir noktayı incelerken uygun bir yalan bulmaya çalışıyordum. Üstelik yüzünde oluşmuş o şüpheci ifadesiyle karışık alay ettiğini gösteren tebessümü beni ezmeye başlamıştı. Bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettim. Bir şeyler söylemediğim her saniye yalanlarım çıplak kalıyormuş da kendimle ilgili sakladığım her gerçek öylece ortaya dökülüyormuş gibi hissettim. Ona aslında gerçekleri anlatsam ne olurdu bilmiyordum ama olabilecek her şeyden korkuyordum. En çok da gerçeklerin onda oluşturabileceği öfkeyle yüzleşmekten korkuyordum.
O an aklıma gelen en mantıklı kelimeleri öylece söyleyiverdim. ''O kadın benim peşimde değildi. Benim peşime düşmesini gerektirecek kadar önemli olmadığımın farkındayım. O kadın senin peşindeydi Loki ve ben çaresizce seni ondan korumak istedim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CafunéㅣLoki
Fanfiction♦️the wattys 2022 Kazananı♦️ Her şey kendi evrenimde iki yıl önce dünyanın en çok çizgi roman satan şirketlerden birine yardımcı editör olarak girmemle başlamıştı. Sevdiğim işi hayranı olduğum çizgi roman evreni üzerinde yapacaktım ve bu ilk başta b...