Söylediklerimi büyük bir özenle dinlemişti. Normalde tanıdığım Loki olsaydı bu söylediklerimle dalga geçerdi. Ama karşımda duran bu Loki hiçbir yorumda bulunmamıştı.
Ellerimi üzerinden çekip ondan biraz uzaklaştığımda yine sessizliğe gömülmüştük. Gece daha da ilerlerken gün içerisinde aklımı meşgul eden her bir düşüncenin yerini Loki'nin söyledikleri almıştı. Söylediği her bir kelime ve o kelimelerin altına sakladığı anlamı düşündüm. Ama düşündükçe başa, bunun benim suçum olmadığına, dönüyordum.
Güneş yavaş yavaş doğarken uyku üzerime bastırmıştı. Gözlerimi açık tutmak için çaba sarf ediyordum ama sanki göz kapaklarıma ağırlık bağlanmış gibiydi. Ellerimle gözlerimi ovup uykumu biraz dağıtmaya çalıştıktan sonra yeni yeni doğan güneşin ışıklarının gölün üzerine düşmesiyle oluşan manzaraya çevirdim bakışlarımı.
"Çok karmaşık bir insansın." Yanımda oturan adama bakışlarımı çevirdiğimde beni izlediğini fark ettim. Bir süredir kendimle verdiğim savaşı düşününce rezil olmuş olmam büyük bir ihtimaldi. Yanaklarım ısınırken uykum tamamen dağılmıştı. "Neden böyle düşünüyorsun?"
"Buraya peşimden gelirken hiç tereddüt etmedin veya sorgulamadın. Bu yüzden bana güvendiğini düşündüm. Ama kendin ile ilgili gerçekleri açıklamaya gelince bana kesinlikle güveninin olmadığını söyleyebilirim." Yüzünde alaylı bir ifade oluştu. "Seni anlamak için biraz hileye başvurmam gerekti."
Konuşmasının ardından kaşlarım çatılırken bunun ne anlama geldiğini sormak üzereyken ayaklandı. "Geri döndüler." Beni bırakıp saraya doğru ilerlemeye başladığında aceleyle kalkıp onu takip etmeye başladım. Yolun yarısında görünüşünü değiştirdi.
Kargaşanın hakim olduğu toplantı odasına geldiğimizde klonunun ortalıkta olmadığını fark ettim. Bir kenara geçip oturdu ve kimsenin dikkatinin üzerinde olmadığı bir anda geri kendi görünüşüne büründü. Ondan biraz uzakta bir yere oturup odanın içerisinde olan olayları takip etmeye başladım.
Uzaydan Galaksinin Koruyucuları ile dönen Yenilmezler ve burada kalmış diğer herkes arasında hararetli şekilde konuşmalar devam ediyordu ve tam olarak ne olduğunu anlamak zordu. Tüm sesler ve kelimeler birbirine giriyordu. Bir süre sonra Steve bu karmaşaya son vermek için öne çıktı ve herkesi susturdu.
"Her şeyin anlaşıldığından emin olmak için olanları en baştan anlatacağım. İlk önce Strange'in açtığı portaldan geçerek Xandar adlı bir gezegene güç taşını almak için gittik. Tabi sonrasında gittiğimiz yerin aslında Xandar olmadığını, oraya en yakın yaşam bulunan başka bir gezegen olduğunu öğrendik. Oradaki halkın dilinde Çılgın Titan'ın Xandar'ı nasıl yok ettiğine dair bir sürü hikaye vardı. Ama hepsinin ana konusu aynıydı. Thanos Xandar'a gitmiş, güç taşını ele geçirmiş ve güç taşını kullanarak o gezegeni yok etmiş."
Drax birkaç küfür savurunca diğerlerinin bakışları kısa bir süreliğine ona döndü ve Steve birkaç saniye sessiz kalarak herkesin bu anlattıklarını hazmetmesini bekledi. O sırada aklımda çizgi roman ekranında bir gezegeni uzay gemisinden izleyen Thanos'un görüntüsü hızlıca belirdi. O gezegenin Xandar olduğunun yeni farkına varıyordum.
Steve konuşmaya devam etti. "Güç taşı için geç kaldığımızı anladığımızda Gamora'yı bulmak için yine Strange'in açtığı bir portaldan geçtik. Artık geriye sadece ruh taşı kalmıştı ve Thanos birkaç adım önümüzdeydi. Bu yüzden acele etmemiz gerekiyordu. Ancak portaldan geçer geçmez kendimizi bir savaşın içinde bulacağımızı bilmiyorduk. Thanos çoktan onları bulmuştu ve onlar da karşı koymaya çalışıyordu. Thanos'a ve emrinde olan Kara Tarikata karşı bir savaş verdik. Tony yaralandı ve onlar Gamora'yı aldılar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CafunéㅣLoki
Fanfiction♦️the wattys 2022 Kazananı♦️ Her şey kendi evrenimde iki yıl önce dünyanın en çok çizgi roman satan şirketlerden birine yardımcı editör olarak girmemle başlamıştı. Sevdiğim işi hayranı olduğum çizgi roman evreni üzerinde yapacaktım ve bu ilk başta b...