Kapının çalınmasıyla gözlerimi karanlık odanın içerisine açtım. Yatağın içerisinde dönüp kısa bir süre nerede olduğumu anlamaya çalışırken kapı tekrar çaldığında hızla yataktan kalktım. Kapıyı veya ışığı bulmayı umarak ellerimi boşluğun içerisinde sola sağa doğru sallarken birkaç kez ne olduğunu bilmediğim eşyalara çaptım. Sonunda kapıyı bulup açtığımda koridordan ışık odanın içersine hücum etti ve bir anda bu kadar ışık gözlerimi kısmama neden oldu.
Strange odanın içerisine geçip ışığı açtığında arkasından kapıyı kapatıp odanın içerisine ilerledim. Gözlerim tamamen ışığa alıştığında odadaki koltuğa geçip oturmuş adama baktım. "Ne zaman geri döndünüz?"
"Neredeyse bir saat oluyor." O cevaplarken yavaş adımlarla yatağa ilerleyip oturdum ve yönümü ona döndüm. "Taşı alabildiniz mi?"
"Bu uzun bir hikaye." O konuşurken pelerinin yanında olmadığını fark ettim. Onunla pelerini bir bütün gibi kabul ettiğim için bu biraz garip geldi. "Sana yardım edeceğimi söylemiştim. Bunun için geldim."
Ne hakkında yardım edeceğini hatırlamaya çalışırken ellerimle dağılmış saçlarımı düzeltmeye çalışıyordum. Bana diğerlerine gerçekleri anlatma konusunda yardımcı olacağını söylediği aklıma gelince başımı salladım. Hemen ardından ise kaşlarımı çatarak sordum. "Şimdi mi?"
"Bu saatte kimse bizi rahatsız etmez. Konuşmak için iyi bir zaman bence." Bu mantıklı gelmişti. "Ne yapmalıyım sence? Düşününce bunu onlara anlatmanın kolay yolu yok. Ve anlattığım zaman verecekleri tepkiden korkuyorum. Ama aynı zamanda artık her şeyi anlatıp bu yükten de kurtulmak istiyorum."
Strange bir süre sessiz kalıp düşündü. Ardından ayağa kalkıp odanın ortasına doğru ilerledi. "İlk önce nasıl anlattığını bir değerlendirelim." O odanın içinde yavaş adımlarla dolaşıp benimle konuşurken gözlerimle onu takip ediyordum ama cümlesi bitince susup bana bakmaya başladığında ne beklediğini pek anlayamadım. Uzayan sessizliğin ardından Strange açıklama yapması gerektiğini fark ederek konuşmaya devam etti. "Bana anlat. Ben de nelere dikkat etmemiz gerektiğine karar vereyim."
"Ama çoktan anlattı-" Sözümü keserek konuştu. "Evet ama diğerlerine anlatırken nelere dikkat etmen gerektiğini düşünerek dinlemedim seni." Omuzlarımı yenilgiyle düşürüp tekrar anlatmaya başladığımda pür dikkat beni dinliyordu. Onun da benim kadar bu konuyu önemsediğini düşünmemiştim. Konuşmam bittiğinde yine aynı sessizlik oluştu ama bu seferki ilki kadar gerilmeme neden olmuyordu. "Eee... Nelere dikkat etmeliyim? Ya da anlatırken neleri değiştirmeliyim?" Bakışlarını bana çevirdi ama bir süre daha sessizlik oldu. "Sence buna nasıl bir tepki verirler Strange? Bu beni gerçekten çok korkutuyor."
"Neden Loki?" Sorduğu soruyla şaşırırken yine ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum. Ya Strange bilmece gibi konuşuyordu ya da ben hala uyku halini üzerimden atamamıştım. "Nasıl yani?"
"Neden Loki'yi kurtardın? Eğer amacın iyi bir şeyler yapmaksa sadece tesseractı alıp Loki'yi bırakabilirdin. Sonuçta o... kötü adam. Neden Loki'yi de kurtarma zahmetine girdin ki?"
Strange'in söylediklerini dinlerken şaşırmıştım. Onun böyle şeyler söylemesini beklemiyordum. Şaşkınlıkla sordum. "Kötü adam diye onu öylece bıraksa mıydım?" Bir süre sessizlik oldu. Birkaç gece önce Loki'ye güvenmediğini ve hapsedilmesi gerektiğini düşündüğünü söylediği zamanı hatırlayarak konuştum. "Loki'nin kurtarılmaya değer olmadığını mı düşünüyorsun?"
"Benim ne düşündüğüm önemli değil. Sadece neden Loki'yi kurtardığını merak ediyorum."
Yataktan kalkarak az önce onun yaptığı gibi odanın içerisinde turlamaya başladım. Sonunda durarak ona döndüm ve konuştum. "Onu benim tanıdığım gibi tanımıyorsun." Sinirle soluyarak konuşmaya devam ettim. "Hiçbiriniz onu benim tanıdığım gibi tanımıyorsunuz. Thor bile." Sinirle çıkışmam onu biraz şaşırtmıştı. "Ona baktığınızda gördüğünüz tek şey kötü bir adam. Ama ben bundan çok daha fazlasını görüyorum."
Sinirlerimi yatıştırmaya çalışarak bir süre sessiz kaldığımda Strange koltuğa geri dönerek oturdu. "Peki sen ne görüyorsun?"
Başımı kaldırıp ona baktım. "Çocukluğundan beri sevgiye, ilgiye muhtaç kalmış bir adam görüyorum. Sürekli gölgelerde kalmış ve daha sonra bu gölgelerden kurtulduğunda bile kendi yarattığı gölgelere hapsolmuş bir adam görüyorum. Çünkü o gölgelerde kalmaya alışmış. Çocukluğundan beri Odin ve Asgard'daki herkes onu gölgede kalmaya alıştırmış ve şimdi de aynı şeyi Yenilmezler yapıyor. Sen bile onun hapsolması gerektiğine inandığını söyledin."
Strange aynı sessizlikle beni dinlemeye devam ederken yatağa ilerleyerek kalktığım yere oturdum ve konuşmaya daha sakin bir ses tonuyla devam ettim. "Sadece bir şans ve belki biraz da sevgi... Bir şansın ve sadece Thor'un kardeşine olan sevgisinin onun daha iyi bir adam olması için yeterli olacağına inanıyorum. Belki bir kahraman olmaz ama kötü bir adam da olmak zorunda değil."
Strange sözlerimin bittiğini anladığında derin bir nefes alarak konuştu. "Loki'nin daha iyi bir adam olabileceğine inanarak kurtardıysan onu kötü bir kumar oynadığını söylemem gerek."
Derin bir nefes alıp sinirlenmemeye çalışarak konuştum. "Çünkü o kurtarmaya değmez değil mi? Belki de haklısın." Abartılı bir oyunculukla ironi yapıyordum. "Ne diye Loki gibi kötü bir adamı kurtardım ki? Onu ölüme terk etmem gerekirdi. İyi olan birisini kurtarıp övgüyü toplamak daha kolay olurdu. Ahh... Bu neden daha önce aklıma gelmedi?" Her ne kadar sinirlenmemeye çalışmış olsam da sinirlenmiştim ve bu sesimin yüksekliğine her kelimede yansıyordu. "Belki de Odin'i kurtarmalıydım ya da... ya da Pietro'yu. O kurşunları durdurmalı ve daha sonra da övgüleri toplamalıydım."
Söylediklerime dikkat etmiyordum ve her an pişman olabileceğim şeyler söyleyebilirdim.Gittikçe sinirlendiğimi ve bunun çığ gibi büyüdüğünü fark ettiğimde kendimi durdurdum ve başka şeyler hakkında düşünmeye çalıştım. Neyse ki Strange'de bu süre içersinde sessiz kalarak bana yardımcı olmuştu.
İlk önce annem ve babam hakkında düşündüm ama onları düşününce özlemim ağır basıyordu bu yüzden hemen başka bir şeyi düşünmeye çalıştım ve aklıma az önce bahsettiğim Pietro geldi. Pietro hakkında düşünüyor olmak da beni üzüyordu ama gerçekten ona yardım etme şansım olsaydı neler olurdu diye düşünmeden edemedim. O ben buraya gelmeden neredeyse bir yıl önce ölmüştü ve eğer bir şansım olsaydı onunla ilgili bunu hiç düşünmeden değerlendirirdim. Şu anda onu burada Wanda ile atışırken, Vision ile tost makinesi diye dalga geçerken, ortalığı karıştırırken görmek için nelerimi vermezdim ki. Çığ gibi büyüyen sinirim yoğun bir özleme dönüştü. Ben bile sadece dakikalar boyunca bu özlemi hissetmişken yıllardır kardeş özlemi çeken Wanda'nın ne halde olduğunu hayal edemiyordum. Keşke Wanda'nın bu özlemini dindirebilseydim. Bunu en içten bir şekilde diliyordum.
Tüm düşüncelerimden sıyrılıp tekrar Strange döndüm. Bir süre ifadesiz bir şekilde beni inceleyen adama baktıktan sonra yorganın altına girerek uzandım. Sırtımı ona dönerken konuştum. "Daha fazla konuşmak istemiyorum. Lütfen beni yalnız bırak." Birkaç saniyenin ardından hareketlendiğinde adım sesleri sanki odanın içersinde yankılanıyormuşçasına yüksek geldi. Odadan çıkmadan önce ışığı kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CafunéㅣLoki
Fanfiction♦️the wattys 2022 Kazananı♦️ Her şey kendi evrenimde iki yıl önce dünyanın en çok çizgi roman satan şirketlerden birine yardımcı editör olarak girmemle başlamıştı. Sevdiğim işi hayranı olduğum çizgi roman evreni üzerinde yapacaktım ve bu ilk başta b...