Strange & Thor

3.1K 356 54
                                    

Strange ve Thor tam karşımda duruyorlarken belki de düşünmem gerek ilk şey işlerin nasıl boka sarabileceği olmalıydı ama düşünebildiğim tek şey Loki hakkında düşündüğüm ilk şeyle birebir aynıydı. Lanet olası çizgi romanlar bu adamları çok basite indirgiyordu.

Herkesin mutlaka birbiriyle göz göze geldiği kısa süren bakışmanın ardından Thor, Loki'ye doğru ilerleyip ona sarıldı. Daha sonra geri çekilerek ellerini Loki'nin omuzlarına koydu. ''Senin için çok endişelendim kardeşim.''

"İyiyim." Loki kısaca cevap verirken gözleri Strange'in üzerindeydi. Eğer bir bıçağı olsaydı hiç düşünmeden Strange'in üzerine atlayıp onu öldürmeye çalışacakmış gibi görünüyordu. Bu garip gelmişti çünkü hiç tanışmadıklarını sanıyordum ama belli ki aralarında benim gözden kaçırdığım bir şeyler yaşanmıştı.

Thor da ikili arasındaki garip bakışmayı hissetmiş olmalı ki açıklama yapmaya başladı. ''Yenilmezlerden seni kurtarmak için yardım istedim ama sana pek yardım etmek istemiyorlardı. Bunun için onları suçlayamam. New York'da olanlardan sonra hala sana öfkeliler.'' Strange'in yanına gidip elini omzuna koydu. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. ''Sabah ilk iş Strange'in yanına gittim. Seni kurtarmak için bana yardım etmeyi kabul etti.''

Strange, Thor sözünü bitirir bitirmez konuştu. ''Ama kurtarılmaya pek ihtiyacın varmış gibi durmuyorsun.'' Strange'in yüzünde şüpheli bir ifade vardı. ''Nasıl kurtuldun Loki? Dünyaya nasıl geldin?'' Strange gözünü bir saniye olsun Loki'nin üzerinden ayırmadan aynı şüpheli ifadesiyle bakmaya devam ediyordu. Strange'in söylediklerinden sonra Thor da meraklanmış olmalıydı ki o da Loki'ye bakmaya başlamıştı.

Çoğunluğa uyarak ben de Loki'ye bakmaya başladığımda Loki'nin nasıl bir cevap vereceğini merak ediyordum. Loki'nin kişiliğini düşünürsek doğruyu söylemesi çok düşük bir ihtimaldi ama Loki beni şaşırtarak elini havaya kaldırdı, avucunun içinde tesseract belirdi. Şaşıran sadece ben olmamıştım ama bu şaşkınlıktan hızlıca kurtulan Thor olmuştu.

Thor öfkeyle birkaç adımda az önce sarıldığı adamın yanına vararak yakalarını kavradı ve onu kendisine çekti. "Tesseract için mi saldırdılar bize! Bunun için mi halkımız katledildi! Bunun için mi kanları yere döküldü!" Thor'un sonlara doğru iyice sesi yükselmişti, artık bağırıyordu. ''Asgard yok olurken sen tesseractın peşine mi düştün!" Loki'yi öfkeyle itip ondan biraz uzaklaştı. Loki, Thor'un uyguladığı kuvvetle birkaç adım gerileyip arabaya çarptı.

Thor sırtını Loki'ye, dolayısıyla bana da, dönüp ellerini beline koymuş, başını öne eğmiş sessizce duruyordu. Saniyeler geçti ve ardından Thor tüm hayal kırıklığı ile Loki'ye döndü. ''Çok kötüsün kardeşim.'' Thor daha sonra bir saniye bile geriye bakmadan Strange'in arkasındaki sarı dairenin içerisinden diğer tarafa geçti.

''Senden tesseractı bana vermeni isteyeceğim.'' Strange doğrudan Loki'ye bakarak konuştuğunda Loki kardeşinin içinden geçtiği geçide bakmaya bir son vererek Strange'e baktı. ''Aklından bile geçirme büyücü.'' Loki'nin elinde tuttuğu tesseract kaybolurken Loki'de kardeşinin arkasından geçide doğru ilerleyerek içinden geçti.

Strange derin bir nefes alıp verdikten sonra bana döndü. Eliyle geçidi işaret etti. ''Thor ve Loki kavgaya tutuşmadan biz de gitsek iyi olacak.'' Eğer aklım Loki'nin hiç suçluluk hissedip hissetmediğini düşünmekle meşgul olmasaydı şansımı deneyip itiraz ederdim. ''Arabadan eşyalarımı alayım.'' Strange kafasıyla beni onaylayıp beklemeye başladığında arabanın bagajından sırt çantamı ve bilgisayarı aldım. Bagajı kapatıp sürücü koltuğuna ilerdim ve anahtarı çıkarıp arabayı kilitledim. Büyük sarı daireye doğru ilerleyip içinden geçerken Strange de hemen arkamdan gelip dairenin içinden geçmişti. Görkemli Sanctum'a ayak basmamızın ardından geçit küçülerek kaybolmuştu.

Strange öne geçerek bana yol gösterdi. Merdivenleri çıkıp büyülü eşyaların cam kutular içinde saklandığı, daha çok sergileniyormuş gibi duruyordu, bir alana geldik. Tek tek cam kutuların içindeki eşyaları incelerken bir yandan da Strange'i takip ediyordum. Ne Thor ne de Loki ortalıkta gözüküyordu.

Strange beni salon olarak döşenmiş geniş bir odaya getirdi. ''Sen burada bekle. Ben gidip Thor ve Loki'ye bakacağım. Ortalığın bu kadar sessiz olması iyi bir şeymiş gibi gelmiyor.'' Strange hızla salondan çıkıp gittiğinde koltuklardan birine oturdum. Ayakucuma sırt çantamı ve bilgisayarı bırakıp geriye yaslandım.

Thor'un kardeşine ne kadar değer verdiğini biliyordum ama aynı zamanda halkına da değer veriyordu. Onları kaybetmiş olmak onu çok kırmış olmalıydı. Kara Tarikatın, Asgard'ın yok oluşundan kurtulanların içinde olduğu uzay gemisine saldırması nedeniyle öldürülenler olmuştu. O anlara bilgisayar ekranından şahit olmuştum. Thor'un Loki'ye neden bu kadar sinirlendiğini anlayabiliyordum. Kaybettiği tüm o Asgardlılar için Loki'yi suçluyordu aynı anda onları koruyamadığı için kendisini de suçluyor, kaybedilen her hayatın ağırlığını omuzlarında hissediyordu. O ölümlerin ağırlığını ben de hissetmeye başlamıştım kalbimin üzerinde.

Burada olduğum tüm bu süre boyunca bu çizgi roman evrenindeki hikâyeye dâhil olmamaya çalışmıştım. Bu evreni şuana kadar bir hikaye olarak görmenin ilerisine gidememiştim. Bunların hepsinin onlar için hayatın kendisi olduğunu, asıl gerçekliğin bu olduğunu hiç düşünmemiştim. Tüm bu zaman boyunca yaşanan her şeyi aynı anda hem görmüş hem de hiç yaşanmamış varsaymıştım. Bu yenilmezlerin yapması gereken şey, ben bunun dışında kalmalıyım diyerek düşmanların saldırıp insanlara zarar verdiği her seferde aslında fark etmeden ben de suça ortak olmuştum.

Kalbim daha da ağırlaştı. Gözlerim yandı ve yaşlar ardı ardına dökülmeye başladı. Bir elimle gözyaşlarımı silmeye çalışırken diğer elimle beni rahatlatmasını umarak boynumdaki belleği tutuyordum ama ne kalbimdeki ağırlık gitti ne de rahatladım.

Nasıl Thor korumayı başaramadığı halkının suçlusu olarak kendini görüp kendini affedemeyecekse aynı nedenden dolayı ben de kendimi affedemeyecektim.

CafunéㅣLokiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin