Time To Talk

2.3K 276 144
                                    

Duygularımı kelimelerle anlatmam imkansızdı. Öyle bir duygu seline kapılmıştım ki göz yaşlarıma hakim olamıyordum. İçimden saatlerce ağlamak geliyordu. Ellerimle yanaklarımdaki göz yaşlarını silip burnumu çektim. Loki'ye baktığımda onun da yanaklarının ıslandığını gördüm. Gidip ona sarılmak istiyordum, sarılmak ve bir daha bırakmamak.

"Gözüm ikinizin üzerinde olacak." Strange'in konuşmasıyla onun ve diğerlerinin buradaki varlığını hatırladım. Hepsinin yüzlerindeki ifade Loki'nin konuşmasını en az benim kadar beklemediklerini gösteriyordu. Herkes bu konuşulanları sindirene kadar bir süre sessizlik oldu.

"Bu çizgi roman olayı hakkında..." Steve konuştuğunda bakışlarım ona döndü. İçimdeki tüm duygu karmaşasına gerginlik ve korku tekrar katıldı. "Diğerlerine de söylemeliyiz. Bilmeye hakları var."

"Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum." Strange konuştuğunda Steve ona döndü. "Bu sadece savaş öncesinde diğerlerinin dikkatini dağıtır."

"Bilmeye hakları var." Steve tekrar aynı şeyi söyledi. "Bu bilgiyi onlardan saklayamayız."

"Strange haklı olabilir." Tony konuşunca Steve kaşlarını çatarak ona döndü. "Savaş bitince onlara söyleriz."

"Wanda'nın, kardeşinin yaşadığını bilmeye hakkı var." Steve'in sinirle söylediği şeye Pietro alayla gülüp cevap verdi. "Biliyor." Tony ve Steve şaşkınlıkla Pietro'ya dönünce ben konuştum. "Senin de dediğin gibi Steve, bilmeye hakkı vardı bu yüzden ona söyledik."

"Aynı şey diğerleri için de geçerli." Steve herkesin üzerinde gözlerini gezdirerek kelimelerin üzerine bastıra bastıra konuştu. "Katılıyorum." Konuşmam ile gözler üzerime döndü. Strange, Steve'i desteklememe şaşırarak sordu. "Diğerlerine açıklamak mı istiyorsun?"

"Daha fazla bu yükü taşımak istemiyorum." Strange bir süre sessiz kalıp beni izledi. Ne düşündüğünden tam olarak emin değildim ama benim düşüncelerime değer verdiğini biliyordum. Kafasını yavaşça aşağı yukarı sallarken konuştu. "Eğer sen böyle istiyorsan..." Cümlesini tamamlamadı.

Bakışlarımı Strange'in üzerinden çekip diğerlerine tek tek baktım. En son Loki'ye baktığımda hafifçe gülümseyerek bana destek olduğunu belli etti. Ben de ona hafifçe gülümsedim. Onun desteğini hissetmek iyi gelmişti.

"Wakanda'ya dönelim. Yarın herkesi toplantı odasına çağırırız ve sen de..." Strange portalı açarken konuşmaya devam etti. "her şeyi açıklarsın."

***

Sabah gözlerimi belimdeki kolun ağırlığı ve yüzüme çarpan sıcak nefes ile açtım. Uzun süredir bu kadar huzurlu bir uyku çekmemiştim. Belimdeki kolu tutup üstümden atıp yatağın içinde doğruldum. Yatağın içinde oturur pozisyona geldiğimde camın önündeki sandalyede oturan Loki ile göz göze geldik. Hafifçe gülümsedim. "Günaydın." Yüzüne sahte olduğu her halinden belli olan bir gülümseme oluştu. "Günaydın."

Durumun tuhaflığı çok komik geldiği için gülmemeye çalışarak sordum. "Ne zaman uyandın?" Yüzündeki sahte gülümseme yerini memnuniyetsiz bir ifadeye bıraktı. "Bir saat oluyor."

"Bir saattir orada oturmuş bizi mi izliyordun?" Yanımda yatan Pietro'ya dönüp gri saçlarını karıştırdım. Bu hareketime karşılık mırıldanıp arkasını döndü ve uyumaya devam etti.

Dün gece buraya geldiğimizde nerede kalacağımızı hesaba katmadığımızı fark etmiştik. Pietro'yu kız kardeşinin yanına gönderebilirdik ama çoktan uyumuşlardı bu yüzden onları rahatsız etmek istemedik. Loki burada olduğumuz süreçte kardeşiyle aynı odayı kullanmıştı ve geldiğimizi öğrenmemesi için Loki de o odaya gitmemişti. Üçümüz benim burada kalırken kullandığım odada kalmaya karar verdiğimizde bir sonraki sorun baş göstermişti. Nerede uyuyacaktık? Odada sadece çift kişilik bir yatak ve bir de koltuk vardı. Pietro hala tam anlamıyla toparlanamadığı için yatakta yatan iki kişiden birinin Pietro olacağı kesindi. Loki ise hayatta onunla beraber uyumayacağını söylediğinde yatakta uyuyacak olan diğer şanslı kişi de ben oldum. Şu anda Loki'nin yüz ifadesinden gece verdiği karardan pişmanlık duyduğunu söyleyebilirdim.

CafunéㅣLokiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin