Sanctum'daki o odada ne kadar vakit geçirmiştim bilmiyorum ama gözyaşlarımın dinmesinin ardından kendimle bir iç çatışmaya girmiştim. Çünkü tüm olanlardan uzak durmam, müdahale etmemem gerektiğini söyleyen tarafım mantıklı sebepler sunarken vicdanım yüzüme suçlu olduğumu haykırmaya devam ediyordu.
Kafamın içinde süren tüm bu çatışma Strange odaya girince bir son bulmuştu. "Yenilmezler binasına gideceğiz. Bizi bekliyorlar." Ayakucuma bıraktığım çantayı ve bilgisayarı alıp kapıya yöneldim. Strange'in yanına vardığımda yerinden hareket etmeyen adama bakıp kaşlarımı kaldırarak konuştum. "Gitmiyor muyuz?"
"Loki, senin ona yardım ettiğini söyledi." Sonunda harekete geçip odanın dışına birkaç adım attı. "Yaşananları bir de senden duymak isterim." Odanın dışına çıktığında durup bana baktı. Ben de odanın dışına çıkıp karşısında durdum. "Bu biraz uzun bir hikaye. Yenilmezler binasına gittiğimizde herkes öğrenmek isteyecektir muhtemelen. Orada anlatırım."
Strange hafifçe gülümseyerek başıyla onayladı. "Bu arada size kendimi tanıtmaya fırsatım olmadı. Ben Doktor Stephen Strange.'' Uzattığı elini sıkarak gülümsedim. "Kasey Copley.''
Kısa tanışmamızın ardından Strange eliyle ilerlemem gereken yönü gösterdi. Geldiğimiz tarafa doğru geri gidip merdivenlerden indiğimizde birbirinden ayrı uçlarda duran Loki ve Thor'u gördüm. Loki, bizi fark edince dik dik baktığı Thor'dan gözlerini ayırıp bize doğru baktı.
Geniş alana indiğimizde Strange elini havaya kaldırıp daire çizmeye başladı. Hemen karşımızda bir geçit oluştu. Geçidin içinden uzakta duran Steve Rogers'ı görebiliyordum. Elinde tuttuğu bir dosyayı inceliyordu ve belli ki geçidin açıldığının farkında değildi. Kısa bir süre Strange'e bakıp geçidin içine doğru adımladım.
Yenilmezler binasının geniş salonunun ortasında öylece durmuş çevreme bakıyordum. Bruce Banner ve Tony Stark bir hologramın önünde durmuş hararetli bir şekilde bir şeyler hakkında tartışıyorlardı. Büyük salonda bu üç adam ve benim dışımda kimse yoktu. Bir süre üzerimdeki rüyadaymışım gibi olan histen kurtulamadım.
"Merhaba?" Sesin geldiği yöne baktığımda Tony ve Bruce'un hologramı kapatmış bana bakıyor olduklarını gördüm. Tony'nin sesi ile Steve'de orada olduğumu fark etmiş ve elindeki dosyayı bırakıp ayağa kalkmıştı. ''Merhaba.'' Ben sessizce mırıldanırken Thor geçitten geçmiş ve yanımda durmuştu.
Tony yanımıza doğru birkaç adım atıp durdu. ''Bunu sen mi yapıyorsun?'' Soruyu bana sorduğunu fark ettiğimde neyden bahsettiğini anlamaya çalıştım. "Neyi?"
"Salonumun ortasındaki sarı yuvarlak portaldan bahsediyorum." Arkama dönüp geçide baktığımda içinden geçmekte olan Loki'yle göz göze geldik. Tony'e dönüp cevap verdim. "Hayır, bunu ben yapmıyorum."
Strange de geçidin içinden geçtikten sonra geçidi kapadı. Thor, eliyle Strange'i gösterip konuştu. "Portalı Strange açtı. O bir..." Tüm gözler Thor'un üzerindeyken Thor konuşmayı kesmiş sırayla Steve'e, yan yana duran Bruce ve Tony'e ve sonrada Strange'e baktı.
Thor yavaşça Strange'e yaklaşıp fısıldadı. "Tam olarak neydin sen?" Thor'un bu söylediğini kimsenin duymamış olmasını istediği belliydi ama hemen yanında duran ben duymuştum ve bu çok komik gelmişti. Gülmemek için uğraşırken yüzüm şekilden şekle giriyordu. Başımı yere eğip yüzümü gizlerken kolumu bir el kavrayarak beni Thor'un arkasına doğru çekti. Thor'un koca gövdesi yüzünden Loki dışında odada olan herkesle göz iletişimim kesilmişti. Beni Thor'un arkasına çeken Loki'ye baktığımda yüzüne yine o alaycı ifadenin yerleştiğini gördüm. Muhtemelen o da Thor'u duymuştu. İkimizde hemen önümüzde duran Thor ve Strange ikilisine bakışlarımızı çevirdiğimizde kimsenin görmediğinden emin olduğum için yüzümde kocaman bir gülümseme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CafunéㅣLoki
Fanfiction♦️the wattys 2022 Kazananı♦️ Her şey kendi evrenimde iki yıl önce dünyanın en çok çizgi roman satan şirketlerden birine yardımcı editör olarak girmemle başlamıştı. Sevdiğim işi hayranı olduğum çizgi roman evreni üzerinde yapacaktım ve bu ilk başta b...