Gözlerimi ayaklarıma dikmiştim. Kafamı kaldırıp yüzlerine bakmaya cesaretim yoktu. Bazıları beni ciddiye almayıp gülmüşlerdi bu yüzden projeksiyonla çizgi roman ekranını yansıtmıştık. Daha sonra çoğunun ifadesiz kaldığını gördüm. Belki de böyle bir durum karşısında ne diyeceklerini bilememişlerdi sadece. Bazıları ise öfkeliydi. Beklediğim gibi hayatlarında yaşadıkları kötü şeylerin suçunu bana atıyorlardı. Bir süre sonra ne diyeceklerini bilemeyen o kişilerden bazıları da o öfke seline kapıldı. Salonda herkes sesini duyurmak için bağırarak hesap soruyordu.
Salonun içindeki karmaşa giderek artarken gözlerimin dolmasına engel olamadım. Artık ayakkabılarımı buğulu görüyordum. Biraz arkamda duran Steve'in destek olmak istercesine omzuma elini koyduğunu hissettim. Nedense bu daha kötü hissetmeme neden oldu ve bir göz yaşı damlayarak yere düştü.
"Yeter!" Loki'nin sesi herkesin sesini bastıracak kadar yüksek çıkmıştı. Birkaç saniye içinde salonun içindeki kargaşa azalarak kayboldu. Yavaşça başımı kaldırdım ve etrafındaki insanların üzerinde öfke saçarak gözlerini gezdiren Loki'ye baktım. Herkesin bakışları onun üzerindeydi ve bu ani çıkışı beklemiyor olmalılardı ki hepsi şaşkın görünüyordu.
"Ekrana bakın." Loki bir eliyle hemen arkamda kalan ekranı işaret etti. Bakışlar benden tarafa döndü ve arkamdaki ekrana odaklandılar. Loki öfkeli sesiyle konuşmaya devam etti. "Sürekli yeni bir şey oluşmaya devam ediyor." Bakışlar yeniden Loki'ye döndü. "Kimsenin bunu çizdiği yok." Loki insanların arasında dolaşmaya başladı. "Hepsi bizim tercihlerimiz sonucu gelişen olaylar. Yaşanan her ne varsa oraya aktarılıyor ve hepsini biz seçtik." Durdu ve bana baktı. Sesi daha yumuşak çıkıyordu. "Onun yaptığı sadece olayların akışına küçük müdahalelerdi. Hiçbir zaman olayların akışını belirleyen o olmadı." Göz yaşlarım akmaya başladığında beni böyle görmesin diye başımı yeniden eğdim. "Aradaki farkı anlayamıyorsanız hepiniz aptalsınız demektir."
Loki sustuktan sonra salonun içinde uzun bir sessizlik oldu. Kimse bir yorumda bulunmadı ve daha sonra birkaç kişi salonu terk etti. Loki bana doğru geldi ve hemen önümde durduğunda başımı kaldırıp ona baktım. Elleri yanaklarıma uzandı ve göz yaşlarımı sildi. Beni kollarının arasına çekip sıkıca sarıldığında başımı göğsüne gömüp sessizce ağlamaya başladım. Çenesini başımın üzerine yasladı ve ben ağlarken sessizce bekledi.
Salonun içinde hareketlilik oldu ve bazı fısıldaşmalar duydum. Loki'ye sarılmış halde biraz daha bekleyip kendimi geriye doğru çektim. Hala kolları belime sarılıydı. Bir süre yüzümü inceledi. Muhtemelen gözlerim ve burnum kızarmıştı. Ayrıca dudaklarımın da kuruduğunu hissedebiliyordum. Ne kadar kötü göründüğümü düşünmek bile istemiyordum şu an.
Fısıldayarak konuştum. "Teşekkür ederim." Burnumu çektim ve aynı şekilde konuşmaya devam ettim. "Yanımda olduğun için çok şanslıyım." Alnını alnıma yasladı. "Son nefesimi verene kadar yanında olmak istiyorum." Yeniden gözlerimin dolduğunu hissettim. "Ben de." Ve o an gelecek için planlarım değişti. "Ben de son nefesime kadar senin yanında olmak istiyorum."
Sonunda ayrılıp hala salonda olanlara doğru döndük. Clint birkaç kez ağzını açıp kapadı ve en sonunda seslice nefesini verip konuştu. "Yorum yapmayacağım."
Salonda kalan kişilerle masanın çevresinde oturup konuşmaya başladık. Başımdan geçen olayları dürüstçe onlara anlattım. Bir sürü soru sordular ve ben de bildiğim kadar onlara açıkladım. Özellikle Shuri cevabını benim bile bilmediğim sorular sorup beni zorlamıştı.
Söyleyecek bir şeyim kalmadığında bir süre sessiz kaldılar ve Natasha yeni bir konu açtı. "Savaşa hazırlanmamız lazım." Masanın çevresindeki kişilerden onaylayan mırıltılar yükseldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CafunéㅣLoki
Fanfiction♦️the wattys 2022 Kazananı♦️ Her şey kendi evrenimde iki yıl önce dünyanın en çok çizgi roman satan şirketlerden birine yardımcı editör olarak girmemle başlamıştı. Sevdiğim işi hayranı olduğum çizgi roman evreni üzerinde yapacaktım ve bu ilk başta b...