Unspoken Things

2.8K 349 73
                                    

Strange'in odasından bana verilen odaya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Düşüncülerle o kadar dolmuştu ki beynim kendimi her şeyden soyutlamıştım. Saatleri odada, bu olanlara mantıklı bir açıklama bulmaya ve odadaki sehpanın üzerindeki bibloyu zihin gücüyle hareket ettirmeye çalışarak geçirmiştim. Ama anlaşılan ne bir Wanda Maximoff'dum ne de Jean Grey. Çünkü hiçbir şey olmamıştı.

Güneş batıp her yere karanlık çökünce bir şeyler yiyebilmek için odadan çıktım ama bu dalgın halimle gidip de toplu alanda yemek istemedim. Farkında olmadan yanlış şeyler söyleyebilirdim. Bu yüzden Shuri'nin laboratuvarına gittim ancak sadece iki günde arkadaşlığına alıştığım Wanda laboratuvarda değildi. Shuri çoktan zihin taşı ile olan işini bitirmiş ve Vision'un vibranyum bedenini onarmıştı. Dolayısıyla Wanda ve Vision dinlenmek için bir odaya geçmişlerdi.

Shuri ile tuhaf bir sessizlik içinde yemek yerken toplu alanda yemek yemeyi buradaki bu garip havaya yeğleyeceğimi fark ettim. Birkaç kez sohbet konusu açmaya çalışmıştık her ikimizde ama bu konuda başarısız olmuştuk.

Shuri'nin laboratuvarından ayrılıp kendi odama doğru ilerlerken toplu yemek yenilen alandan sohbet ederek ayrılan Natasha ve Clint'i ve hemen arkalarında onları sessizce takip eden Loki'yi gördüm ama hala düşüncelerle dolu olan zihnim yüzünden onlara pek odaklanamadım. Birkaç adımın ardından yanıma geldiğini fark etmediğim Natasha'nın sesini duydum.

"Teorik olarak Corvus Glavie'nin orağı Hulk'ın derisini bile kolayca parçalayabilir." Laboratuvarda söylediklerimi tekrar eden Natasha'nın yüzüne şaşkınlıkla baktım. "Teorik olarak bunu nasıl bilebilirsin?" Natasha anlaşılan her şeyi duymuştu ve şuan karşımda sorusuna bir cevap bekliyordu. Karman çorman olan zihnimin içinde ona bir cevap bulmak ise zordu. Bu yüzden saçmalamamak adına soruyu görmezden geldim.

"Beni duydun mu?" Natasha gözlerini devirdi ve derin bir nefes aldım. "Strange dışında kimsenin duyamayacağı şekilde kısık sesle konuşuyordun." Sanki bu açıklama yeterliymiş gibi susmuştu ama nasıl olurda bu söylediğimi bilebilirdi onu anlamamıştım. Strange ona söylemiş olamazdı değil mi? Natasha bıkkın bir sesle konuşmaya devam etti. "Dudaklarını okudum."

Natasha'nın söylediklerine karşı sessiz kalırken tırnaklarımın etrafındaki deriyi yolmaya başlamıştım. Ona bir şeyler söylemem gerekiyordu ama bu kafayla daha ne yaptığımın farkına varamazken mantıklı bir cevap vermem imkânsızdı. O da bir süre uygun bir cevap bulmaya çalıştığımı anlamıştı ki sessiz kalmıştı ama giderek uzayan sessizliğin ardından sabırsızlıkla konuştu. "Sana bunu nasıl bildiğini sordum."

Uygun bir cevap bulamamanın verdiği giderek artan endişe ve bana yardımcı olabilecek birisini bulma umuduyla gözlerimi Natasha'dan kaçırıp etrafta gezdirmeye başladım. Birkaç metre ileride Clint'in hiç değişmeyen öfkesiyle izlediği Loki'nin gözleri benim üzerimdeydi. O ikisi dışında başka kimse yoktu.

"Doktor ve sen bir işler mi karıştırıyorsunuz?" Aynı sabırsızlıkla soran Natasha'ya aceleyle cevap verdim. "Hayır! Strange'in kötü bir niyeti yok. Benim de öyle."

"O halde aranızda nasıl bir iletişim var?" Strange'in bu durumdan zarar görmemesi ve yanlış anlaşılmaması için soruya olabildiğince dürüst bir şekilde cevap verdim. Ajan olan oydu. Yalan söyleyip söyleyemediğimi anlayabilirdi. "Ondan bana yardımcı olmasını ve bana yol göstermesini istedim."

Natasha başka bir soru sordu. "Ne hakkında?" Bir yanım ona tüm gerçekleri anlatıp bunu savaş bitene kadar sır olarak tutmasını rica etmeyi istiyordu. Diğer yanım ise benim bu ricamın yıllardır yanında olduğu Yenilmezlerden sır tutması için yeterli olmayacağını söylüyordu. İkilemde kaldığımı fark eden Natasha sorusunu yineledi. "Ne hakkında ondan yardım istedin?" Strange'in de dediğine uyarak ona anlatmamaya karar verdiğimde Natasha hareketlerimden konuşmayacağımı anladı. Yeniden ısrarla aynı soruyu soracağı sırada onu susturdum.

CafunéㅣLokiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin