Better Man

2.6K 358 96
                                    

Pietro'nun konudan kaçınarak başka şeylerden bahsetmesinin ardından ne düşünmem gerektiğini bilememiştim. Pietro ne hissettiği veya ne düşündüğü hakkında hiçbir ipucu vermemişti.

Uykuya daldığında onu yalnız bıraktım ve Strange gittikten sonra ben de biraz uyumak için başka bir odaya geçtim. Ancak huzursuzluğum uykuma yansıyıp bana kabuslar göstermeye başladığından fazla uyuyamamıştım.

Bir süre Sanctum'um içinde dolaşıp arada Pietro'yu kontrol ettim. Havanın kararmasına yakın yine onu kontrol etmeye gittiğimde uyandığını gördüm. Su istediğinde bardağa su doldurup ona verdim. Elleri artık titremiyordu ve öncekine oranla daha iyi görünüyordu. Pietro hızlı toparlanıyordu.

Yanına geçip oturduğumda derin bir nefes aldı. "Anlattıkların..." Bakışlarımı ilgiyle ona çevirdim. Sonunda bu konu hakkında konuşacak olduğumuz için mutluydum. Bu konu hakkında konuşursak daha rahat hissedeceğimi biliyordum. "Sana teşekkür etmem gerek." Yutkundu ve gözlerini kucağındaki yer yer morarmış ellerine çevirdi. "Orada, savaştayken kendimi ölüme sürükleyen o şeyi yapmam hakkında düşünüyorum da... bunu yaptığım için hiç pişman değilim. Sadece yıllarımı intikam arzusuyla harcadığım ve Wanda'yı hiç düşünmeden hareket ettiğim için kendime kızgınım. O benim sahip olduğum tek kişiydi ve ben de aynı şekilde onun sahip olduğu tek aileydim. Onu yalnız bıraktım." Kafasını kaldırıp bana baktığında gözleri dolu doluydu. "Bana bunları telafi etme şansı verdiğin için teşekkür ederim." Aynı onun gibi benim de gözlerim doldu. İkimizde göz yaşlarımızı tutamayıp ağlamaya başladığımızda birbirimize sarıldık.

Göz yaşlarımız son bulduğunda yattığı yatakta biraz yana kayarak bana yer açtı. Yanına oturup ona kaçırdığı her şeyi sırayla anlatmaya başladım. Wanda'nın bir Yenilmez oluşu içini rahatlatmıştı. Wanda düşündüğü kadar yalnız değildi. Clint'in doğan bebeğine 'Pietro' ismini vermiş olması ise onu çok mutlu etmişti. Onunla tanışmak için sabırsızlanıyordu. Wanda'nın Vision ile olan ilişkisi ise bir süre donup kalmasına neden olmuştu. Kız kardeşinin bir androidle çıktığına inanamıyordu. Üstelik teknik olarak kız kardeşi artık ondan üç yaş büyüktü. Ona artık 'senden oniki dakika büyüğüm' diyemeyeceği için biraz üzülmüş gibiydi. Ama ona bunu söyleyecek olsa bile Wanda'nın buna hiç itiraz etmeyeceğine emindim.

Wong odaya geldiğinde sohbetimiz son buldu. "Strange geldi." Daha ben Pietro'nun yanından kalkamadan Wanda odanın girişinde belirmişti. Ben Pietro'nun yanından kalkıp kapıya doğru ilerlerken Wanda çoktan kardeşinin yanına ulaşmış ve ona sımsıkı sarılmıştı. İkisini odada yalnız bırakıp Wong ile Strange'in yanına gittiğimizde onun yalnız olmadığını fark ettim. Vision ve Loki de buradaydı. Vision her daim Wanda ile beraber olduğundan buraya gelmiş olabileceğini tahmin etmiştim zaten ama Loki'nin burada ne aradığına dair bir fikrim yoktu.

Soru soran bakışlarım Strange'i bulduğunda yorgunlukla nefesini verip elindeki bilgisayarı bana uzattı. "Sana açıklayacağım ama ondan önce Gamora'ya bakmamız lazım."

Bilgisayarı alıp başka bir odaya geçmek için yöneldiğimde Strange beni durdurdu. "Burada bakabiliriz." Bir süre durup bunu düşündüm. Strange'in Loki buradayken bilgisayarını açmamı istemesi garipti. Strange'in bu rahat tavrıyla Loki'nin burada olması üzerine düşününce aklımda kabul etmek istemediğim bir fikir oluşmuştu. Üstelik Loki'nin bir süre önce bahsettiği 'hile' bu fikri destekliyordu.

Sıkıntıyla nefesimi verip Loki'nin bakışları altında bir yere geçip oturdum ve bilgisayarın ekranını o görmeyecek şekilde konumlandırdım. Her ne kadar artık onun gerçekleri bildiğini düşünsem de tedbiri elden bırakmak istemiyordum.

Strange yanıma oturduğunda çoktan belleği boynumdan çıkarıp bilgisayara takmış ve sistemi açmıştım. Loki'yi kontrol etmek için bakışlarımı ona çıkardığımda gözlerinin belleğin üzerinde olduğunu fark ettim. İçimde belleği alıp koşarak uzaklaşmamı söyleyen endişeli bir ses vardı.

Çizgi roman ekranında sonunda Gamora ile ilgili bir kısım bulduğumuzda hızla olayları incelemeye başladık. Thanos, Gamora'ya ruh taşının nerede olduğunu sormuştu ama Gamora bilmediğini söylemişti. Bu ana kadar olanlar tahmin ettiğim şekilde gerçekleşmişti. Ancak Thanos'un Gamora'yı Nebula ile tehdit edebileceğini düşünmemiştim. Uzun bir süredir çizgi roman ekranına yansımayan Nebula bir şekilde Thanos'un eline düşmüştü. Gamora sonunda bu işkenceye dayanamayıp Thanos'a ruh taşının yerini söylemişti. Bu sayede biz de ruh taşının yerini öğrenmiştik. Bu olayların olması yeni oluşan çizimlere yakın olduğu için geç kalmadığımızı düşünüyordum. Hala bir şansımız vardı.

Strange, Wakanda'ya gitmek için aceleyle yerinden kalktığında onu durdurup Loki'nin neden burada olduğunu sormak istemiştim. Ama zaman aleyhimize işliyorken bunu yapmak anlamsız olurdu. Strange gözden kaybolduğunda belleği çıkarıp yeniden boynuma taktım.

Wong, Strange'in gitmesinin ardından odadan ayrıldı. Loki, Vision ve ben odanın farklı noktalarında sessizce oturuyorduk. Bir süre sonra Vision hareketlendi ve Sanctum'un içinde gezmeye başladı. Gözden kaybolduğunda ayağa kalkıp Loki'nin yanına gittim. İçimdeki şüpheyi ya yok etmem ya da doğrulamam gerekiyordu.

"Biliyor musun?" Loki oturduğu yerden kalkıp karşımda dikildi. Boyu benden uzun olduğu için kafasını hafifçe eğmişti. Ellerini giydiği pantolonun ceplerine soktu. "Daha spesifik olmalısın." Neyden bahsettiğimi anladığına emindim. Yine de sabırlı davranarak onu cevapladım. "Benim hakkımdaki gerçekleri biliyor musun?" Sessiz kalıp beni kafasıyla onayladı. "Ne zamandır biliyorsun?"

"Birkaç gündür." Sakin kalmaya çalışarak başka bir soru sordum. "Nasıl öğrendin?"

"Bunu açıklamama gerek kalmaz diye düşünmüştüm. Sonuçta beni herkesten daha iyi tanıyorsun." Ne demek istediğini düşünürken son cümlesindeki ayrıntıyı fark ettim. Loki'yi herkesten daha iyi tanıdığımı sadece bir kez dile getirmiştim. Strange ile tartıştığımız gece...

O gece tartıştığım kişinin Loki olduğunu anladığımda şaşkınlıkla 'hah' demiştim. Giderek sinirlenirken yine sakin kalmaya çalışarak başka bir soru sordum. "Bahsettiğin hile Strange'in kılığına girmen miydi?"

Kaşlarını bu çok bariz bir şeymiş gibi kaldırıp indirdiğinde alaycı tavrı sinirimi daha çok körüklemişti. Ona bir tokat attım. Düşünmeden yapmıştım ve daha sonra bu yaptığıma da şaşırmıştım ama Loki daha fazla keyiflenmiş gibi görünüyordu. Yana hafifçe düşmüş başını kaldırdığında dişlerini göstererek sırıtmaya başlamıştı. Benim sinirime karşı onun bu duruma kayıtsızlığı beni şok ediyordu. "İnanılmazsın." Kollarını göğsünde bağladı ve aynı sırıtmasıyla karşılık verdi. "Sen de öyle."

Onun bu sinir bozucu tavrından uzaklaşmak için arkamı döndüğümde bileğimi yakaladı. Önüme geçip boynumdaki belleği gösterdi. "Onun içini görmek istiyorum." Bileğimi elinden kurtarıp hızla cevap verdim. "Hayır." Birkaç adım ondan uzaklaştığımda konuştu.

"Senin hakkındaki gerçeği bilmemek beni çok rahatsız ediyordu. Ama senin hakkındaki gerçekleri bilmenin daha rahatsız edici olduğunu bilseydim hileye hayatta başvurmazdım. Gerçekler sadece hayatımı anlamsızlaştırdı." Söyledikleriyle durup ona döndüm. Bana o kadar şaşkınlığı ve siniri hissettirdikten sonra üstüne bir de böylesine suçlu hissetmeme neden oluyordu. "Hayatım boyunca sadece kaybettim ve senin de dediğin gibi gölgede kaldım. Ama şimdi olduğum yer gölge bile değil. Tamamen karanlığa gömüldüm."

Söylediklerinin üzerinde düşünerek ona cevap verdim. "Sana söz verdim Loki." Ona dönerek konuşmaya devam ettim. "Geleceğin için çabalayacağım dedim." Az önceki yaşananlardan sonra bunları konuşuyor olmak çok tuhaftı. "Hayatına ışık tutacağım. Ama söz vermelisin. Sen de çabalayacaksın."

Yüzünde alaylı bir ifade oluştu. "Bir kahraman olmak için mi?" O gece konuştuklarımıza gönderme yapıyordu. O zaman konuştuklarımızı hatırlayarak cevap verdim. "Hiçbir zaman kahraman olabileceğini söylemedim. Boş hayallerin peşinden koşmam ben. Ama beni şaşırtmak istersen... bu beni mutlu ederdi." Aklımdakileri söylediğimde bir anlığına kaba olduğumu düşündüm ama bunun üzerinde durmayarak vereceği cevabı merakla bekledim. Bir süre sessiz kaldı. Sanırım o gece ve burada konuştuklarımızı düşünüyordu.

Sırtını dikleştirdi ve kendinden emin bakışlarını bana çevirdi. "Sana söz veriyorum Leydim. Daha iyi bir adam olmak için çabalayacağım."

CafunéㅣLokiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin