yirmi dokuz

565 32 14
                                    

bu bölümde biracık müsait olmayan yerler var, ıhm. bu yüzden dikkatli olun. 

-

"Ashton hele bir yap!" diye çığırdım, o bir kova su ile bahçede belirirken.

Kıyafetlerim zaten yapış yapıştı ve bu beni bir hayli rahatsız ediyordu. Tamamen ıslaktım, saçım yüzüme yapışıyordu. Ashton da aynı benim gibiydi. Mutfağında konuşurken üzerime su dökmesiyle bir su savaşı ilan etmişti. Her şey buradan başladı.

"Oh Ella, benimle bir su savaşı başlatmamalısın." Pis pis güldü ve yakınlaşmaya devam etti.

"İlk sen başlattın Ashton!" Geri çekilirken güldüm.

"Senin üzerine su dökmem bir su savaşını başlattığım anlamına gelmiyor." Ashton kıkırdadı ve ben bir ağaca çarpana dek üzerime yürümeye devam etti. "Benim yüzümden çok ıslaksın Ella." Alt kısmıma bakarken kıkırdamaya devam etti. Yorumuna yutkundum ve düşünmeden koluna vurdum. "Bunu inkar etme!" dedi şakayla karışık ve yükünü bana verdi.

Dudaklarımız birleştiğinde Ashton elindeki kovayı alan elimi fark etmek için fazla meşguldu. Başına suyu döktüm.

"Oh kaçsan iyi olur Ella!" Ashton ciddileşmeyi denedi, ama ben peşimden beni takip eden Ashton ile beraber  koşmaya başladığımda cümlenin sonunda güldü.

"Teslim oluyorum." dedim etrafta birkaç dakika boyunca koşturmanın ardından çimlere uzanarak. Ashton gülerek yanıma uzandı. Ben açık mavi renkteki bulutsuz havaya bakarken elimi kavrayıp kendi eliyle kenetledi.

"Seni ilk kez öpmeye çalıştığım anı hatırlıyor musun?" dedi Ashton. Onu görebilmek için başımı döndürdüm.

"Sana karşı çok kabaydım, üzgünüm." Dudaklarımı büzmemle Ashton gülümsedi. "Sadece birisinin bana yapışmasını istemedim." Ashton beni göğsüne çekti, böylece onun üzerindeydim. "Planımı mahvettin." diye fısıldadım. Burnunu benim burnuma değdirdi.

"Üzgün değilim." Gülümsedi.

Kıkırdadım. "Ben de." diye fısıldadım ve başımı boynuna gömdüm. 

"Hele bir uyuyakal Ella! Hep uyuyakalıyorsun." Ashton ile resmi olarak çıkmamızdan itibaren beş gün geçmişti. Bu isimlendirmeden nefret ediyordum. İnsanların birbirlerini sevdiklerini göstermesi için resmi olmalarına gerek yoktu.

"Sadece iki kez uyuyakaldım Ash." Sesim Ashton'ın boynuna gömülü olduğumdan boğuk çıkmıştı.

"Akşam yemeğine kalmak ister misin? Sanırım annem spagetti yapacak." Ashton gülümsedi, başımı salladım. Ashton'ın ebeveynleri çoktan resmi olarak çıktığımızı biliyorlardı. Ne iğrenç sorular ne de onun gibi şeyler sordular. Aslında bu konu hakkında oldukça hoşlardı. "Hadi üstümüzü değiştirelim, yapış yapış kıyafetler pek rahat değil." Ashton garip bir yüz ifadesi takındı. Gülerek yerimden kalktım ve yardım için ona elimi uzattım.

Eve ve Ashton'ın odasına el ele çıktık. 

"Havlum burada, bu eşofmanı ve tişörtü alabilirsin." dedi Ashton kıyafetleri bana uzatarak ve üstümü değiştirmek için lavaboya girdim.

Saçımı kuruladıktan sonra lavabodan çıktım ve Ashton'ı yatağında yarı çıplak bir şekilde telefonuyla ilgilenirken buldum. Ashton gerçekten beni deli ediyordu, evde hep yarı çıplak dolaşıyordu. Şikayet ettiğimden değil, yok artık, onun gibi çocuklar üzerlerine tişört hatta hiçbir şey giymemeliler.

Telefonundan başını kaldırdı ve bana gülümseyerek baktı. Ashton yatağın yanındaki yeri okşadı. Oturunca başımı omzuna yasladım.

"Bilirsin Ella, benim kıyafetlerimin içinde aşırı derecede ateşli gözüküyorsun." diye fısıldadı Ashton telefonunu yanına bırakarak. Yorumuna tepki olarak kızardım.

Ashton beni kucağına çekti, bacaklarımı ayırarak beline sardım ve dudaklarını bir saniye sonra tepki veren ve onun tutkusuyla hareket etmeye başlayan dudaklarımla buluşturdu.

Birkaç dakika süren tutkulu öpüşmeden sonra Ashton geri çekildi ve gözlerime baktı. Dudakları kırmızıydı ve tüm öpüşmelerden dolayı şişmişti. Daha sonra moraracak olan ısırıklar bırakmaya başladı.

Kalçamı ona bastırdım ve gözlerini açıp kapatarken inledi. Dudakları tekrar benimkileri buldu. Eli sırtımda sanki havaya karışacakmışım gibi beni göğsüne doğru itiyordu. 

Elim yavaşça göğsünden eşofmanının ucuna doğru aşağı kaydı ve birkaç saniyeliğine nefesi kesildi.

"Tanrı aşkına Ella! Al senin olsun ya da beni kızdırmayı kes." dedi Ashton sinirle. Birazcık kızararak sırıttım.

Ashton ile seks yapmayacaktım, hayır. Ona güveniyordum ama o kadar değil.

Eşofmanını dizlerine indirdim ve onu bokserlerinden avuçlamaya başladım. Bir şişlik çoktan ortadaydı.

"Ne yapmayı planlıyorsun Bayan Ella?" Ashton dudaklarını yaladı.

"Mastürbasyon..." diye mırıldandım bunu sesli söylemekten utanç duyarak.

"Daha önce yaptın mı?" dedi Ashton pasaklı bir şekilde yeniden dudaklarını dudaklarıma bastırırken.

"Evet." diye fısıldadım, beni duymamış olmasını umarak.

"İyi- bekle, ne?" Gözleri irileşmişti. Dudaklarını geri çekti. "Kime?"

"Eski erkek arkadaşıma." Gözlerine bakmaya kaçınarak göğsüne baktım. Yüzüne baktığımda kaşlarını kaldırarak bir isim beklediğini anladım. "J-Jonah." dedim aklıma görüntüsünün gelmesiyle iki büklüm olarak. "Anı bozuyorsun Ash!" dedim gülerek. Ashton başını sallayarak kıkırdadı. "Sana sonra anlatırım." Şüphelerini gidermek için onu bokserinin ucuyla oynayarak öptüm.

"Beni kızdırmanı sevmiyorum Ella! Sadece çıkar şunu!" Ash burnundan soludu ve gülümseyerek ona işkence etmek için bokserını yavaşça çıkardım.

Çok geçmeden küçük dostu bokserlerinden çıktığında Ashton'ın inlemesini sağlayarak yavaşça ellemeye başladım. 

"Ash sessiz olman lazım. Michael alt katta ve annen ve baban her an işten eve dönebilirler." diye fısıldadım Ashton'ın duymasına yetecek kadar ve daha hızlı ellemeye başladım.

Ashton dudağını ısırdı, gözlerini kırpıştırdı. Ashton'ın gözlerime bakmak için elinden gelenin en iyisini yaptığını görüyordum. Öbür ellerimle hayalarına masaj yapmaya başladım. Ashton seslice inleyince ellemeyi bıraktım.

"Üzgünüm bebeğim!" diye inledi. Savunmasız görünmesine gülümsedim ve hayalarını ovmadan önceki ellememden daha hızlı ellemeye başladım. "D-Daha hızlı." demeye çalıştı Ashton. İsteği üzerine daha da hızlandım. "Aman- Lanet." dedi Ashton gevşeyerek. Gülümsedim. Ellerimi aletinden çekmeden önce birkaç saniye daha devam ettirdim, ardından ellerimi lavabodan aldığım havluyla sildim.

"Bunu ikinci kez yaptığından emin misin?" dedi Ashton dudaklarımı öperek ve yatağına yaslandı. Parmaklarımı saçlarına doladım.

"Bunu ilk kez yapışımın asla olmamasını dilerdim Ashton." diye fısıldadım.

-

öncelikle şunu söylemek istemiyorum: bu bölümü çevirirken ne kadar zorlandığımı tahmin bile edemezsiniz. hatta dün acaba kitabı yarıda mı bıraksam diye düşünmeye bile başlamıştım. hayatımda daha önce bu tarz şeyler yazmadığım için nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. 

emin olun, bu yazıyı okurken bile yanaklarımın ne kadar kızardığını hissedebilirsiniz.

halen acaba silsem mi silmesem diye tereddütlerim devam ediyor. -_-

vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin