Yazar tavsiyesi: Şarkı ile beraber okuyun. #Ronan by Taylor Swift#
Hatalarım varsa affola.
Hastanenin tuğla duvarına sırtımı dayayarak gözlerimi kapattım. Nefesimdeki eski sigara kokusu, birkaç haftadır sigara içmediğimden dolayı özlediğim his, eski sonum ayaklarımın altındaydı. Çantamdan bir paket aldım. Aptal Marlborolar. Diğer sigara yakılmış bir halde, dişlerimin arasında dudaklarımdan sarkıyordu. Gazlar ve soğuk havayla elimden geldiği kadar derin bir nefes aldım.
İnsanlar kaldırımda yürüyordu, bazıları el ele tutuşuyordu, bazıları öpüşüyordu, bazıları telefondaydı, bazıları yalnızdı. Hepsi benim geçirdiğimden daha iyi bir gün geçiriyordu. Biliyordum, çok uzun zamandır onlara bakıyordum. Ama ben daha kötü hissedemez bir durumdayken, günlerim tehlikeli bir şekilde deliliğin köşesindeyken gökyüzünün nasıl bu kadar parlak olduğunu, güneşin hala nasıl parlayabildiğini anlayamıyordum.
Sigara dumanım soğukta yavaşça uçup gitti. Parmaklarımın arasında neredeyse bir hiçlik kalmıştı. Eğer daha iyi bir gün geçirseydim, yapardım. Tüm sigara paketlerimi, bir paket iyi şans için takas ederdim. Daha mutlu bir gün için içime çektiğim her sigara dumanından vazgeçerdim. Ama dünyanın verdiği bu iki bok beni hiçbir şeyimi takas edemez hale düşürüyordu.
Dünyalar kadar (to the moon and back)
Bir keresinde okuduğum bir makalede, insanların "Dünyalar kadar" demesinin nedeninin aya gidip geri dönecek kadar yeterli enerji ürettiğimizin olduğu yazıyordu. Yani diyordu ki, hayatlarımızın sonuna dek birisini seveceğiz. Sevgili kız kardeşim kardeşim dışında kimseye sevgi beslemiyordum.
Eleanor, tahmin edildiği gibi, iyileşmiyordu. Aynı kahrolasıca oda, aynı yıkanmış battaniye ve yastık. Pencere eşiğinde birikmiş çiçekler aileden gelmişti. Arkadaş edinebileceği bir süre boyunca okulda kalmamıştı hiç. Bazen Ash, Michael ve Emilie geliyordu. Ashton halen ben etrafta yokmuşum gibi davranıyordu. Bir oyuncak ayıyla beraber aranjman göndermişlerdi. Uçan balon sol köşedeki derme çatma masaya bağlıydı.
Ancak odadaki tüm renkler sadece kardeşimin ne kadar gri olduğunu gösteriyordu. Gülümsediğinde, dudakları görünmez oluyordu. Gözleri artık güzel bir ela renginde değildi. Hiçbir şey aynı değildi. Sikeyim, uzattığı kısa saçı rengini kaybetmişti. Sadece griydi. Espri yapmak istiyordum, bunun onun elli tonu olacağını söylemek istiyordum. Ama yapamıyordum. Çünkü ilk erkek arkadaşı olmayacaktı. İlk öpücüğü. Seksi. On altısına giremeyecekti.
Yere battığımı hissediyordum, dizlerim göğsüme doğru bükülmüştü, kafam ellerimdeydi. Neden? Klişe hikayelerde insanlar 'sevenim öldüğünde Tanrı'n neredeydi' diye bıktıracak kadar çok konuşurdu, bilirsiniz. Bu hikayeleri hep gülerdim. Çünkü hiçbir zaman Tanrı'ya inanmadım. İnsanların zamanları dolduğunda, Tanrı'nın insanların canlarını aldığını söylerlerdi ve ben bunun güzel olduğunu düşünüyordum. Ama bu bir hikayeydi. İnsanları geceleyin uyutan bir çocuğun masalıydı. Hayatta çelişen birçok şey vardı. Mesela din ve bu. Bir şeyin olabileceğine inanmıyordum.
Bu hikayelere hep gülmeme rağmen, hâlen önceki duruma gelip aklımda çığlıklar atıyordum. Başkasını suçlama insanın yaratılışında vardı. 'Tanrı'yı suçlamak istiyordum. Çünkü birileri kız kardeşime bu hastalığı vermek zorundaydı, değil mi?! Bedeninin başarısız olup göçebileceği gerçeğini anlayamıyordum. Bizi hasta, ölümcül, ölümlü gibi hissettiren, hayattaki bu /şeyleri/ -ne boklarsa işte- bizi yaratan birisi varsa bunlar olmamalıydı.
Yere doğru çığlık attım ve dünya sesimi içeri çekti. Yanımdaki sürgülü kapının açıldığını ve duran ayak seslerini duydum, ama ayak sesleri yeniden içeri girdi ve beni tek bıraktı. Acılı bir şekilde gülümsedim. Yalnızlık. Her zaman bunu sevdiğimi söylüyordum, ama sevmiyordum. Nefret ediyordum. Birisinin bana yardım etmeyi denemesini istiyordum ve deneyen birisini de uzağa itmiştim. Ona, bunun benim için olduğunu söyleyemezdim; bu, onun içindi. İyileri yaralıyordum ve yalnızca, onun sonu olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|
Fanfictionbahişe (isim) bir bakirenin fahişe gibi davranması. - This story belongs to @acidgrvnge. Thanks for your permission hun!