yirmi

518 40 3
                                    

"Ash, evlatlık edinmiş olman önemli bir şey değil." dedim yanağını okşayarak gözyaşlarını silerken.

"Evet, önemli! Ebeveynlerim için yeterince iyi değildim, bu yüzden beni bir evlat edinme merkezine bıraktılar!" 

"Sakin ol Ash. Bu doğru değil, senin için yeterince iyi olmayanlar onlardı." Ashton'ın gözlerinden daha fazla gözyaşı damlamaya başladı. Ashton'ın ebeveynlerinin neden böyle yaptığını öğrenmek istiyordum. Bahse girerim ki Ashton biliyordu, ama onu söylemek istemediği bir şey için onu zorlayamazdım.

"Sarılmak istiyorum." diye mızmızlandı Ashton. Güldüm.

"Ne?" Alnım hala Ashton'ınkine değiyordu.

"Bana sarıl Ella. Lütfen." Suratını asmasıyla kıkırdadım. Ashton'ın ricasına hayır diyemezdim. İç çektim ve Ashton bunu bir evet olarak kabul etti.

Elimi kavradı ve beni yatağa doğru çekti. Hızlı hızlı soluyarak uzandı ve yanını gösterdi. Yanına uzandım. Beni kendine doğru çekiştirdi. Kafam göğsünde ve kolları belimdeydi. Hayatım boyunca Ashton Irwin ile kucaklaşacağımı hiç düşünmezdim.

"Bu yüzden mi sana Irwin dememi sevmiyorsun?" Çenemi göğsüne yaslayarak yüzüne daha iyi bir açıyla baktım.

"Evet." demesiyle başımı salladım ve az önceki pozisyonuma geri döndüm.

Aramızda birkaç dakikalık rahatlatıcı bir sessizlik oluştu.

"El'in babası uyuşturucu bağımlısıydı." diye söyleyiverdim ve Ashton kollarında ben varken doğruldu. "Bu yüzden sen uyuşturucu almış bir şekilde karşıma çıktığında iyi bir tepki vermedim." Konuşurken dizlerime baktım. "Annem onunla çıkıyordu ve her gün karşımıza uçmuş olarak çıkardı. Annem onu kovamayacak kadar çok seviyordu." diye konuşmaya devam ettim. Ashton'ın elinin sırtımda daireler çizdiğini hissedebiliyordum. "Seni öyle görünce aklıma ilk gelen o oldu." 

"Üzgünüm Ella." dedi Ashton samimice. Başımı salladım. "Gerçekten üzgünüm." diye tekrarladı ve bana daha da sıkı sarıldı.

"Sorun yok Ash." 

"Hayır, var! Ben tam bir göt deliğiyim. Sadece bok gibi hissettiğimden dolayı sabahın 8'inde öylesine uyuşturucu alıdım. Çok üzgünüm." diye abuk subuk konuşmaya devam etti.

"Ashton, unut onu. Artık bir önemi yok." Başını salladı, ama hala gözlerindeki pişmanlığı görebiliyordum.

"O, şimdi nerede?" diye sordu gözlerime bakarak. Omuzlarımı silktim.

"Bilmiyorum." İç çektim ve parmaklarımla oynadım. "El'i görmeye gitmeliyim." Yataktan kalktım ve saçımı birazcık düzelttim.

"Seninle gelebilir miyim?" diye sordu yatağın köşesinde otururken. Başımı sallamamla sırıttı ve kalkarak parmaklarını saçlarına daldırdı.

Kendimi bu devasa evde kaybetmekten korkarak giriş kapısına kadar Ashton'ı takip ettim. Michael'in ailesi zengin olabilirdi, ama Michael zengin bir çocuk gibi durmuyordu.

Sanıyorum ki insanları çok sık yargılıyordum, sonuçta Ashton bir göt deliği falan değildi.

vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin