vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|

yirmi beş

"Ne?" dedi Ashton kafası karışmış bir şekilde. "Sen okulumuza giden neredeyse her erkekle yattın!"

"Hepsi yalan, onlarla hiç seks yapmadım!" Parmaklarımı saçlarıma geçirdim.

"Neden herkese hepsinin yalan olduğunu söylemiyorsun?" Ashton anlamaya çalışarak başını salladı.

"Anlamıyorsun Ash. Eğer onlara söylersem, daha önce hiçbir deneyimi olmamış aptal bakire kız olurdum ve böylece herkes beni yalnız bırakırdı. Neden bilmiyorum ama birkaçı benden korkuyor. Arkadaş edinmek istemiyorum çünkü insanlar terk eder, kimse kalmaz ve sonunda yalnız ve kırık bir kalp ile kalırsın," Kendimi sakinleştirmek için derin bir nefes aldım. "Etrafıma bu duvarları ördüm; çünkü insanların beni çözmesini, aşık etmesini, özel hissettirmesini ve sonra bırakıp gitmesini istemiyorum. Çünkü herkes terk ediyor Ashton. Ama sen duvarlarımı yıkmak zorundaydın ya Ash, hayatıma girdin; ama bırakacaksın. Çünkü ben bir sürtüğüm ve yorulacaksın. Sana göre sadece zorlu biriydim. Hayatıma bir şeyi kanıtlamak için girdin, herkesin birisine ihtiyaç duyduğunu kanıtlamak için. Ve tahmin et ne oldu Ash? Kanıtladın." 

"Ella," Ash iç çekti. Bana doğru yönelerek beni göğsüne yasladı. Ancak Ashton beni kendinden çekip göz yaşlarımı sildiğinde ağladığımı fark edebildim. "Seni bırakmayacağım."

Başımı salladım. "Sakın öyle söyleme." diye fısıldadım. "Herkes bırakır Ashton. Çoktan buna alıştım." Beni tekrar göğsüne yasladı ve kollarını belime doladı, bu beni güvende hissettiriyordu.

"Şu an buradayım, önemli olan bu canım." Bana sıkıca sarılmasıyla kalp atışlarını duyabiliyordum.

Birkaç dakika boyunca böylece durduk, kapı zili çalana kadar.

Ashton gevşedi ve ben de bir mendil kaparak göz yaşlarımı sildim. Derin bir nefes aldım.

Ön kapıya yürümemle Luke, Calum ve Michael'ı maskaralıklar yaparken gördüm.

"Selam Ella!" dedi Calum. Ash iyi olup olmadığımı sorarcasına bana bakıyordu, başımı salladım.

"Bugün açılan eğlence parkına gitmeliyiz." diye önerdi Luke. Ashton bana baktı.

"Olur." dedim başımı sallayarak.

"Gidelim o zaman, arabayı sen sür Ash." dedi Michael kapıyı açıp arabaya yönelirken.

Çocuklar evden çıktı ve Ashton ben telefonumu alırken bekledi. Ön kapıya doğru koşarken Ashton elimi kavradı ve parmaklarımızı kenetledi. "Buradayım." diye fısıldadı beni yakınına çekerken.