Kapı zili çaldığında gülümsedim, çünkü Ashton bana uğrayacağı hakkında mesaj atmıştı. Kapıya koştum ve açtım. Kollarımı boynuna dolamak için hazırdım. Ancak karşımdaki, Jonah'tı.
"Bana sarılmaya heveslisin, değil mi?" Kıkırdaması ile kapıyı kapatmaya çalışarak gözlerimi devirdim. Ama ayağı kapı ile duvarın arasına girdi. "Bu ne hız Ella." dedi kapıyı eliyle açarak. "Sanıyorum ki konuşmamız gereken bir mesele var."
Jonah kapıyı tam açtı ve evime girdi. Şükürler olsun ki annem hastanede kız kardeşim ile birlikteydi.
"Tam da hatırladığım gibi." Derin bir nefes alarak gülümsedi.
"Lütfen çık." dedim yeniden kapıyı açarak.
"Ben öyle düşünmüyorum." Gülümseyip kafasını salladı. "Küçük anlaşmamızı hatırlıyor musun?" diye sordu Jonah parmak uçlarını duvara sürtüp oturma odasına girerken.
"Nasıl unutabilirim?" diye mırıldandım.
Gülümsedi. "Pekala, sanırım çoktan bir karar verdin o zaman?" diye sordu. Koltuğa oturdu.
"Sana çoktan söyledim, onun kalbini kırmayacağım."
"Peki, o zaman bunu benim yolumla yapmak zorunda kalacağız." Jonah iç çekti ve sırıtıp etrafına bakındı. Tam olarak ne yaptığını biliyordum, minik manyak oyunlarından bir tanesiydi bu da. Ama ben de oynayabilirdim.
"Bir şey yapmayacaksın." Jonah koltuktan kalktı ve bana doğru yürüdü. Kolumu sıkıca kavradı.
"Emin misin, prenses? Beni durdurmak için ne yapacaksın?" diye sordu bana doğru eğilerek.
"Ben de senin hakkında bazı sırlar biliyorum." Gülümsedim ve geri çekildim. Çünkü yüzü bana fazla yakındı.
"Ah, biliyor musun? Söyle o zaman?" Jonah kolumu daha da sıkı kavradı. Kolumda bir yara oluşacağından emindim.
"Tüm şehre eşcinsel olduğunu söyleyebilirim." Sırıttım. Birkaç saniyeliğine dondu, yüzü solmaya başladı. "Bu doğru Jonah, biliyorum."
Jonah beni itti. Koluma baktım, morarmıştı, düşündüğüm gibi.
"Bu doğru değil." dedi bakışlarımdan kaçınarak.
"Emin misin, prenses?" Sesini taklit etmemle bana yeniden baktı.
"Sana durmanı öneriyorum, Ella. Bu sende hoş görünmüyor."
"Benim sadece senin bir örtün olmadığımdan emin misin? İnsanlar seni benimle görürdü, onlara ne kadar iyi seks yaptığımı söylerdin. Beni hiç becermedin ki, Jonah!" Ona tiksindiğimi belirten bir bakış attım. "İnsanlar senin asla eşcinsel olduğunu düşünemezdi, çünkü bir kız arkadaşın vardı. Doğru değil mi? Ama senin sayende gördüm, beni öptüğünde tüm hissedebildiğim sadece bunu istemiyor olmandı." diye devam ettim. Jonah hala gözlerime bakmıyordu. "Ama ben bir şey demedim, ben aslında senin için üzülüyordum Jonah." Küçük bir kahkaha patlattım.
"Çeneni kapayacaksın, beni duyuyor musun?" diye tehdit etti ve bana yaklaşarak kolumu yine tuttu. Evet, eskiden Jonah en çok korktuğum insandı, ama artık değildi. Oyununu biliyordum; eğer beni incitmesi gerekirse incitirdi, ben ona bir sebep vermediğim sürece.
"Gerçi neden bundan utandığını da bilmiyorum. Aynı cinsiyetteki insanlardan hoşlanmakta bir ayıp yok. Artık bunu herkes kabulleniyor, pekala, herkes değil. Ama kendin olmalısın." Sırıttım. Yüzünün kırmızının koyu bir tonuna büründüğünü görebiliyordum. Jonah bile kendisini kabul edemiyordu. "Ama eğer sen kendini kabullenemezsen kimse seni kabullenemez."
"Kapa çeneni, Ella." dedi dişlerini sıkarak. Kıkırdadım. "Ağzını kapalı tutman için ne yapmalıyım?"
"Pekala, benden, Ashton'dan, annemden ve kız kardeşimden uzak dur." Gözlerine baktım.
"İyi." Kolumu bıraktı. Koluma baktım, daha da morarmıştı.
Kapı zilinin çalmasıyla gülümsedim.
"Oh, bu erkek arkadaşım olmalı. Eşcinsel olmayan." dedim. Jonah bana yumruklarını sıkarak bakıyordu.
Ona dediklerim belki biraz sert olabilirdi. Eşcinsellere karşı bir sorunum olduğundan değildi. Eşcinsel bir arkadaşım vardı, ama taşınması ile iletişimi kestik. Ancak Jonah hayatımı cehenneme çevirmişti ve intikamı tatmak iyi hissettiriyordu.
Kapıyı açmam ile Ashton'ı orada dururken gördüm. Kollarımı boynuna doladım ve dudaklarımı onunkilere yerleştirdim. Jonah'ın arkamızda tüm manzarayı izliyor olabileceğinin farkındaydım. Ashton da karşılık verdi.
Birbirimizden çekildiğimizde sonunda Jonah'a, ardından bana baktı.
"Ashton bu Jonah." dedim ona gözlerimi irileştirip.
"Selam ahbap." dedi Ashton arkadaş canlısı gibi ses çıkarmaya çalıştı. Ama aslında Jonah'ı sevmediğini görebiliyordum. Bu bizi iki kişi yapardı. (Jonah'tan nefret edenler olarak)
Ashton belimi kavradı ve beni yakınına çekti. Arkam, önüne değiyordu. 'Endişelenme bebeğim, o penisleri seviyor.' diyesim geldi. Ama ağzımı kapalı tutacağıma söz vermiştim. Bu yüzden Ashton'ın hareketine sadece gülümsedim.
"Selam." dedi Jonah rahatsız olmuş bir şekilde. Artık o kadar da özgüvenli değildi. "Ben de tam gidiyordum" diye mırıldandı yeniden kapıyı göstererek.
Jonah evden çıkarken bir şey demeden kapıyı kapattı. Adamıma karşı bir şeyler hissediyormuş gibi hissediyordum. Kendi düşünceme kıkırdadım ve hiç mutlu gözükmeyen Ashton'a döndüm.
"Burada ne yapıyordu?" Bana baktı, ardından gözleri koluma gitti. "Kolundaki ne? Bunu sana o mu yaptı? O herifin peşinden gidiyorum." dedi hızlıca ama kolunu kavradım.
"Dur, Ash. Sadece birkaç meseleyi hallediyorduk, sanırım." Kollarımı boynuma doladım. Kolumdaki morlukları öptü.
"Seni incitti, ben de onu incitmeliyim, ağır bir şekilde." Ashton bana baktı. Kendimi gözlerinde kayboluyormuşum gibi hissettim.
"Bir daha geri gelmeyecek, söz veriyorum." diye fısıldadım onu hafifçe öpmeden önce.
-
bakınız ashton'a gayler bile tutulabiliyor. ehehe. tabi multiyi gördükten sonra tutulmayacak olan yoktur herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|
Fanfictionbahişe (isim) bir bakirenin fahişe gibi davranması. - This story belongs to @acidgrvnge. Thanks for your permission hun!