"Ella, Avustralya'dan gelen arkadaşlarım birkaç gün için burada olacaklar. Okuldan sonra onlarla tanışmak için benim evime gelmelisin." dedi Ashton, beraber insanların bize garip bakışlar attığı koridordan geçerken.
"Elbette." Öğle yemeği yemek için okuldan çıkarken omuz silktim. "Öğle yemeği için nereye gidiyorsun?"
"Bilmem."
"Harika burgerleri olan minik bir restorana ne dersin?" diye sordum ve Annie'nin harika burgerlerini düşününce daha da çok acıkmaya başladım.
"Hayır." dedi Ashton sert bir şekilde. Yanıtına şaşırmaktan kendimi alamadım.
"Neden? Dünyanın en güzel burgerleri orada."
"İstemiyorum, tamam mı? O kadını sevmiyorum."
"Annie? O muhteşem bir kadın!" diye çıkıştım birazcık gücenmiş hissederek.
"Gitmek istemiyorum. Eğer gitmek istiyorsan tek başına git." diye tersledi.
"Pekala, ben kendim giderim o zaman." Aramızdaki mesafeyi açmak için adımlarımı hızlandırdım ve okulun çıkış kapısından çıkar çıkmaz restorana doğru yürüdüm.
Küçük kapıyı açtım ve üstümdeki zil çaldı.
"Ella! Buraya bayadır gelmiyorsun! Endişelenmeye başlıyordum." dedi Annie çözdüğü Sudoku'dan başını kaldırarak.
"Hamburgerleri özlemeye başlıyordum!" Kıkırdadım ve restoranın köşesindeki olağan yerime oturdum.
"Her zamanki mi?" diye sordu her zamanki gibi ve başımı salladım.
Annie restoranın küçük mutfağına girerek gözden kayboldu. Cebimdeki telefonum, bir mesaj aldığımı belirtircesine titreşti.
Kimden: Anne
Ella kız kardeşin ve ben birkaç günlüğüne Mariah Teyze'ni ziyarete gideceğiz ve üç gün kalacağız. Bizimle gelmek ister misin?
Kime: Anne
Pek değil. El'e onu her şeyden çok sevdiğimi söyle.
Hızla mesajı tuşladım ve anneme gönderdim.Geçen günkü patlamasından sonra benden uzak durmuştu, ama bunu nasıl düzeltebileceğimi bilmiyordum.
Annie hamburgeri masama yerleştirdiğine ona teşekkür ettim ve yemeye başladım. Bunu özlemiştim.
İstemeden hamburgeri hızla yedim. Çünkü tadı kahrolası derecede mükemmeldi.
"Kız kardeşin nasıl?" diye sordu Annie önüme otururken. Burası şehirdeki en iyi hamburger restoranı olabilirdi, ama kuytu bir yerdeydi. Bu yüzden, burayı daha çok sevmemi sağlayacak şekilde, buraya az insan gelirdi.
"Birkaç hafta önce zor zamanlar geçirdi, ama şimdi daha iyi. Birkaç haftalığına evde." Gülümsedim. Annie de gülümsedi.
"Bu harika Ella!" Başımı salladım ve Annie'nin derginin açık sayfasında çözmeye çalıştığı Sudoku'ya baktım.
"Sana yardım edeyim." Ellerinden dergiyi aldım ve kutucuklara numaraları yerleştirmeden önce kısa bir süreliğine oyuna baktım.
"Nasıl bu kadar hızlı çözdün?" diye sordu Annie, şaşkınlıkla.
"Sanırım Sudoku'da iyiyim."
Eskiden büyükannemin bana verdiği Sudokular ile kendimi eğlendirirdim, kendimi gerçeklerden saklamak içindi herhalde. Şimdi Sudoku'nun yerine sigaralar vardı, en sağlıklı iyileştirme yolu olmadığını söyleyebilirdim, ama çok daha iyiydi.
Tuğla duvara yerleştirilmiş saate baktım ve yerimden kalktım.
"Gitmeliyim Annie."
"Peki, görüşürüz Annie." demesiyle hoş restorandan çıktım. Bir sigara alıp yaktım.
"Kimleri görüyorum." dedi arkamdan bir ses ve donup kaldım.
"Jonah." Yavaşça arkama döndüm ve eski erkek arkadaşımla yüz yüze geldim. Korkunç görünüyordu. Jonah başka bir okula gidiyordu, bu yüzden onu hiç görmüyordum. Saçını kestirmişti ve uyuşturucu almış gibi görünüyordu dürüst olmak gerekirse.
"Diğer okulun fahişesi. Sana okulumda böyle diyorlar." Jonah bana doğru birkaç adım attı ve dudaklarımdan sigarayı çekerek kendi dudaklarına yerleştirdi. Bir geri adım attım, ama o da üzerime doğru bir adım attı. Aslında Jonah beni ölümüne korkutan tek kişiydi. "Ama ben daha iyisini biliyorum bebeğim." Sırıttı ve ağzındaki dumanı havaya boşalttı. "Bilirsin, senin küçük sırrını biliyorum." Elleri saçlarımın ucuna geldiğinde kaşlarımı çattım. "Ve düşünsene, yeni erkek arkadaşının-" Elinin alt dudağıma çıkmasıyla kusacak gibi oldum. "okulun fahişesinin, aslında bakire olduğunu öğrendiğini."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|
Fanfictionbahişe (isim) bir bakirenin fahişe gibi davranması. - This story belongs to @acidgrvnge. Thanks for your permission hun!